Soru

Kul kendi fiilinin yaratcısı olsaydı ihtiyarı kalmazdı

Evet eğer abd hâlık-ı ef'ali bulunsaydı ve icada iktidarı olsaydı, o vakit ihtiyarı ref' olurdu. Çünki ilm-i usûl ve hikmette مَا لَمْ يَجِبْ لَمْ يُوجَدْ kaidesince mukarrerdir ki: "Bir şey vâcib olmazsa, vücuda gelmez." Yani, illet-i tâmme bulunacak; sonra vücuda gelebilir. İllet-i tâmme ise; ma'lulü, bizzarure ve bilvücub iktiza ediyor. O vakit ihtiyar kalmaz. Bu pasajı detaylıca açıklar mısınız?

Tarih: 2.08.2011 01:42:20
Okunma: 5590

Cevap

Kader Risalesi'nden alınan bu paragraftaki Üstad Bediüzzaman Hazretleri'nin sözleri hulasa olarak;

“(Mutezile’nin dediği gibi) kul kendi fiilini kendi yaratıyor olsa, yani Allah’ın irade ve kudretiyle değil de, bizzat kendi irade ve kudretiyle işliyor olsaydı ihtiyarı, dileyip seçme özelliği kalkardı” anlamını ifade ediyor..

Bu hükme göre;

1-Kula ait bağımsız hakiki vücut sahibi bir iktidar var demektir.

2- Vücüd-u harici sahibi bir iktidar ise, insandaki cüzi irade ve kudretin, aynen diğer aza ve duyguları gibi mahluk olarak kendisinde bulunduğu anlamına geliyor. (Zaten bu görüşün sahipleri olan Mutezile tarafından kulun kendi fiilini yaratmaya yetecek kadar kendisine ait bir irade ve kudrete sahip olduğu iddia edilmektedir.)

2- Bu ise insandaki kudret ve iradenin itibarî değil hakiki bir vücudunun bulunduğu anlamına gelir.

3- Hâlbuki bütün hakiki vücutlar, ancak onu yaratan bir illet-i tammenin, yani gerçek sebeb olan Allah’ın irade ve kudretiyle vücut bulabilir.

4- Ehl-i usul, yani kelam âlimleri ile ehl-i hikmet yani İslam felsefecileri her vücut sahibi varlığın ancak illet-i tamme sayesinde ortaya çıkabildiğinde ve illet-i tammenin ise o şeyin varlığa çıkmasını vacib kıldığında ittifak etmişlerdir.

5- Öyleyse insanda vücud-u harici sahibi bir cüz’i irade hakiki bir vucud-u harici ile mevcut olsa, bu da diğer yaratıklar gibi bir yaratık olacaktır.

6- Bu yaratığın da ilet-i tamme olan Allah’ın kudret ve iradesi tarafından vacib kılınarak yaratılmış olması gerekecektir.

7- Yaratılmış bir cüz-i irade ise insanın irade sahibi olmadığı anlamına gelir. Çünkü cüz-i irade insanın elindeki tek şey ve tercih faaliyetinin son noktasıdır. Onu da illet-i tammeye havale ettiğimizde, insanın elinde hiçbir şey kalmamış oluyor. Dolayısıyla insanın tercihlerini yapan insan değil, haşa Allah olmuş oluyor.

8- Bu yüzden ehl-i sünnet âlimleri insanda yaratılmış bir cüz-i irade değil, emr-i itibari bir cüz-i irade bulunduğunu söylemişlerdir.

9- İnsan, mahlûk olmayan, lakin ilmi bir vücutla mevcut olan (kanunlar gibi vücud-u haricisi değil yalnız vücud-u ilmisi bulunan) bu cüz-i irade ile fillerini seçmekte, Allah ise o seçtikten sonra yaratmaktadır. Seçen ve sebeb olan kendisi olduğundan mesul de o olmaktadır.


Yorum Yap

Yorumlar