Cihazat ve a'za kelimelerinin anlamları ve birbirinden farkı nedir? Risale-i Nur'da genelde beraber kullanılıyor. Kısaca izah eder misiniz?
“Mukaddeme: Cenâb-ı Hakk celîl ulûhiyetiyle, cemîl rahmetiyle, kebîr rubûbiyetiyle, kerîm re’fetiyle, azîm kudretiyle, latîf hikmetiyle şu küçük insanın vücûdunu bu kadar havâs ve hissiyât ile, bu derece cevârih ve cihâzât ile ve muhtelif a‘zâ ve âlât ile ve mütenevvi‘ letâif ve ma‘neviyât ile techîz ve tezyîn etmiştir ki, tâ mütenevvi‘ ve pek çok âlât ile hadsiz envâ‘-ı ni‘metini, aksâm-ı ihsânâtını, tabakāt-ı rahmetini o insana ihsâs etsin, bildirsin, tattırsın, tanıttırsın.”[1]
A’zâ kelimesi lügatte, vücûdu meydana getiren parçalar, organlar, uzuvlar, ecza-yı beden, üyeler, bir cemiyete mensup manalarına gelir.
Cihâzât ise cihazlar, maddî manevî âletler, lüzumlu edevat, aygıtlar, organlar manalarına gelir.
Lügat manalarına bakıldığında, bu iki kelime birbirinin yerine kullanılabilir gibi görünüyor. Bununla birlikte, aralarında bir nüans farkı bulmak gerekirse, şöyle söyleyebiliriz: Yukarıdaki gibi insan bedeninden bahseden bir paragrafta, bu iki kelime yan yana gelirse, a’zâ için maddi organlarımız, cihâzât için ise hem maddi hem manevi organlarımız kastediliyor diyebiliriz.
[1] Bediüzzaman Said Nursi, Sözler, Altınbaşak Neşriyat, İstanbul 2009, s.310