RİSALE-İ NUR

03.03.2010

4310

Tabiata Tapanların, Gittikleri Yolun İç Yüzünü Görmemeleri

Tabiat Risalesi'nde, "Onlar mesleklerinin iç yüzünü görmemişler" derken neyi kastediyor?

13.03.2010 tarihinde soruldu.

Cevap

İlgili konu Risale-i Nur'da şöyle geçmektedir:

İhtâr: Şu notada, tabîiyyûnun münkir kısmının gittikleri yolun iç yüzü ne kadar akıldan uzak ve ne kadar çirkin ve ne kadar hurâfe olduğu, lâakal doksan muhâli tazammun eden dokuz muhâl ile beyân edilmiştir. Sâir risâlelerde o muhâller kısmen îzâh edildiğinden; burada gāyet muhtasar olmak haysiyetiyle, bazı basamaklar tayyedilmiştir. Onun için, birdenbire, “Bu kadar zâhir ve âşikâre bir hurâfeyi nasıl bu âkil feylesoflar kabûl etmişler ve o yoldan gidiyorlar?” hâtıra geliyor. Evet, onlar, mesleklerinin iç yüzünü görmemişler. Hem hakîkat-i meslekleri ve mesleklerinin lâzımı ve muktezâsı odur ki, yazılmıştır. Herbir muhâlin ucunda beyân edilen o çirkin ve müstekreh ve gayr-i ma‘kūl hulâsa-i mezhebleri, mesleklerinin lâzımı ve zarûrî muktezâsı olduğunu gāyet bedîhî ve kat‘î burhânlarla şübhesi olanlara tafsîlen beyân ve isbat etmeye hazırım.1 

“Mesleklerinin iç yüzü” demek, bir düşünce veya felsefî görüşün sadece görünen dış kısmını değil, mantıken zorunlu olarak gerektirdiği sonuçları, yani o yolun kaçınılmaz neticelerini görmektir. Tabiatperestlik ve inkârcı felsefe, dıştan bakıldığında “madde işler, tabiat yapar, sebepler oluşturur” gibi makul görünür. Fakat iç yüzüne gidildiğinde, her bir atomun sonsuz ilim, kudret ve irade sahibi olması gerektiği gibi imkânsız kabulleri zorunlu kılar. Halbuki onlar bir tek Allah’ı kabul etmek yerine her bir atoma İlâhlık derecesinde bir vasıf vermektedirler, bu ise akılsızlıktır. Onlar, mesleklerinin bu iç yüzünü ve getirdiği bu akıl dışı sonuçları görmedikleri için o yolu sürdürüyorlar. Böylece şekille uğraşırken hakikati gözden kaçırmış oluyorlar.

  1. Bediüzzaman Said Nursi, Lemalar, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 185.


Paylaş

Facebook'ta paylaş

Whatsapp'da paylaş

Hesaplarımıza abone olun sorularımızdan ilk siz haberdar olun

Yorumlar (1)

Çok güzel bir cevap olmuş. Şunu da ekleyebiliriz: Bir tek proteinin kendi kendine oluşması bile başlı başına bir saçmalık iken koskoca bir ekosistemin, bütün dengeleri ile, yüz yılları kapsayan sürelerde kendi kendine oluşması yüz derece imkansızdır. Mesela üreme faaliyeti ki, canlılar üremeden nesillerini devam ettiremezler. Evrim bir canlı türünün diğer bir canlı türüne evrimleşmesi için bir canlı türünün iki cinsiyetinin de aynı dönem içinde tepeden tırnağa, hatta kromozom sayılarına, dna yapılarına varana kadar, evrimleştiğini iddia eder. Bu bile başlı başına bütün evrim teorisi kadar bir saçmalıktır. Çünkü eşlerden biri tesadüfen evrimleşmeye başlayacak, bunun farkında ve bilincinde olmayan diğer eş de yine tesadüfen evrimleşerek bilmeden ona ayak uyduracak! Ta ki nesilleri devam edebilsin. Ve bu durum, bütün türlerde her zaman, istisnasız böyle olacak! Bu nasıl tesadüf böyle? Tesadüf dediğin şey kördür. Böyle hep gören ve fırsatları kaçırmayan körlük olur mu? işte bu ve bunun gibi milyonlarca imkansız saçmalıkları kabul edip bir tek Yaratıcıyı kabul etmemek, yaratılışı evrim ve tesadüflerlerle açıklamaya çalışanların en büyük açmazıdır. Yaratıcıyı görmemek inadıyla bu çıkmaz sokakta ısrar edip bir sürü saçmalıklara inanmak bilim değil ancak dinsiz bir ideoloji olabilir.

06.04.2010

Yorumunuz

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız