Risale-i Nur kategorisindeki sorular

Risalelerde değişik yerlerde cihad geçmektedir. Acaba nasıl bir cihad anlayışımız olmalıdır?
Kime karşı tevazu kime karşı da izzetli davranalım?
Allahın çok büyük merhamet sahibi olduğunu biliyoruz. Ama bu kadar merhamet sahibi Rabbimiz nasıl olur da inanmayan birini sırf inanmıyor diye asırlarca binlerce yıllar boyu değil, sonsuza kadar cehenneme atacaktır? 
Gayr-ı meşru lezzetin içindeki elemi bir başkasına anlatırken nasıl anlatmalıyız? Hangi somut örnekleri verebiliriz?
"Zât-ı Risaletin akvâli gibi, ef'al ve ahvâli ve etvar ve harekâtı dahi menâbi-i din ve şeriattır ve ahkâmın me'hazlarıdır." Bu cümleyi açıklar mısınız?
Kütlenin korunumu kanununda geçen ''hiçbir şey yoktan var olamaz, var olan şey de yok olamaz'' ibaresini bazı feylosoflar ve bilim adamları Allah inancının aleyhinde bir argüman olarak kullanıyorlar. Bu meseleyi Üstad Hazretleri de soru-cevap şeklinde Tabiat risalesinde ele alıyor ve böyle bir düşüncenin olamayacağını aklen ispat ediyor. Lakin bu düşünce bilimsel bir yasa olarak görülüyor. Nasıl
Tabiat risalesinin başında 'Bu kadar zahir ve aşikare bir hurafeyi nasıl bu akil feylozoflar kabul etmişler ve o yoldan gidiyorlar?' suali var ve üstad da cevap veriyor. Lakin o cevabı anlayamadım. Tafsilatlı açıklayabilir misiniz.
Hastalık, bela ve musibetlere sabır, hatta şükür edilmesi gerekir diye risalelerde geçiyor. Acaba neden şükür edilmelidir?
"Evet, tevhîd-i îmânî, elbette tevhîd-i kulûbü ister. Ve vahdet-i i‘tikād dahi, vahdet-i ictimâiyeyi iktizâ eder."  Cümlesini izah eder misiniz?
"Kur’ân’ın her bir kelâmı, üç kaziyeyi müştemildir. Birincisi, “Bu Allah’ın kelâmıdır.” İkincisi, “Allah’ca murad olan ma‘nâ haktır.” Üçüncüsü, “Ma‘nâ-yı murâd budur.” Eğer Kur’ân’ın o kelâmı başka bir ma‘nâya ihtimâli olmayan muhkemâttan olursa veya Kur’ân’ın başka bir yerinde beyân edilmiş ise, birinci ve ikinci kaziyeleri aynen kabul etmek lâzımdır. Ve inkârları da küfürdür. Şâyet Kur’ân’ın o k