16.227
Günahların Sevaba Çevrilmesi
İnsanın işlediği günahlar, sevaba dönüşebilir mi? Bu nasıl mümkün olabilir?

16.227
İnsanın işlediği günahlar, sevaba dönüşebilir mi? Bu nasıl mümkün olabilir?
7.104
Benim yerime fitre ve zekat alabilecek bir vekaletçi koyabilir miyim?
12.657
Ramazanda vermemiz gereken fitre, kumanya yardım paketi olarak verilebilir mi?
11.992
Kişinin maddi durumu yok. Oruç zamanı orucunu tutuyor, ama kişi geri kalan 11 ay da sigara içiyor. Yani Ramazan ayı hariç diğer zamanlara sigara içen kişiye fitre, sadaka, zekat verilmesi uygun olur mu?
2
Abdullah İbn Ümmi Mektum'un (ra) ısrarla, çok defalar Hz. Peygambere talepte bulunduğu doğru mudur? Abese suresindeki ayetlerin iniş kıssası nedir?
4
İslamî fıkıh ve takva ölçülerine göre üvey baba ile üvey kız arasındaki münasebet, "ebedi mahremiyet" esasına dayanır. Ancak bu durumun fıkhî şartları ve takva boyutunda dikkat edilmesi gereken bazı detaylar mevcuttur. İşte bu konudaki temel ölçüler:1. Fıkhî Hüküm: Mahremiyet ŞartıBir erkeğin, evlendiği kadının başka kocadan olan kızıyla (üvey kızıyla) ebediyen evlenmesi haramdır. Ancak bu mahremiyetin tam olarak oluşması için bir şart vardır:Zifaf Şartı: Üvey baba ile annenin nikahlanmış olması tek başına yeterli değildir; aralarında zifafın (cinsel birlikteliğin) gerçekleşmiş olması gerekir. Nisa Suresi 23. ayette bu durum şöyle ifade edilir:...kendileriyle zifâfa girdiğiniz kadınlarınızdan olup himâyenizde bulunan üvey kızlarınız size haram kılındı.1Ebedi Haramlık: Eğer anne ile üvey baba arasında zifaf gerçekleşmişse, anne ölse veya boşansalar dahi üvey baba o kız için artık ebediyen "mahrem" (evlenilmesi yasak olan akraba) hükmündedir.2. Tesettürün Ölçüsü (Ruhsat Sınırı)Ebedi mahremiyet sağlandığında, üvey kızın üvey babasının yanında tesettür ölçüsü, öz babasının yanındaki gibidir:Açılması Câiz Olan Yerler: Baş, saç, boyun, kollar (dirseklere kadar) ve ayaklar (diz altına kadar) açık olabilir.Kapatılması Gereken Yerler: Karın, sırt ve diz kapağı ile göbek arası kesinlikle örtülmelidir.3. Takva ve İhtiyat ÖlçüleriFıkıh "sınırları" belirlerken, takva "edebi ve ruhu" muhafaza eder. Özellikle üvey baba-kız ilişkisinde şu noktalara dikkat edilmesi tavsiye edilir:Fitne Korkusu: Eğer taraflardan birinde kötü bir niyet, bakış veya "fitne" riski hissediliyorsa, mahrem olsalar dahi tesettürde yabancı bir erkek varmış gibi ihtiyatlı davranmak (daha kapalı giyinmek) vacip hale gelir.Giyim Tarzı: Ev içinde mahrem yakınlığı olsa bile, vücut hatlarını çok belli eden dar kıyafetlerden veya aşırı kısa giysilerden kaçınmak "takva" gereğidir. Bu, hem aile içi saygınlığı korur hem de şeytani vesveselere kapı açılmasını engeller.Haya ve Mesafe: Üvey baba her ne kadar öz baba hükmünde olsa da, fıtrî (kan bağına dayalı) bir bağ olmadığı için aradaki mesafe ve haya duygusunun daha titiz korunması maneviyat açısından daha selametlidir.Yalnız Kalma (Halvet): Mahremiyet sabit olduğu için teknik olarak baş başa kalmak (halvet) haram değildir. Ancak tarafların birbirine alışma süreci, niyetlerin saflığı ve ortamın güvenliği göz önünde bulundurularak "ihtiyat" payı bırakılmalıdır.4. Dikkat Edilmesi Gereken Ek BilgilerÜvey Amca/Dayı: Üvey babanın erkek kardeşleri veya babası, üvey kız için mahrem değildir. Onların yanında tam tesettür (yabancı erkeklere karşı olduğu gibi) farzdır.Miras: Üvey baba ile üvey kız arasında mahremiyet olsa da birbirlerine mirasçı olamazlar (vasiyet yoksa).Özetle: Üvey baba öz baba gibidir, yanında baş açık durulabilir. Ancak takva sahibi bir mü'min hanım, aile içindeki bu mahremiyeti korurken ciddiyetini, hayasını ve kıyafetindeki ölçüyü muhafaza ederek her türlü su-i zandan ve fitneden uzak durmayı tercih eder.KaynakçalarNisâ, 4/23.
5
Tirmizi'de iki hadis ile karşılaştım, حدثنا علي بن حجر أخبرنا شريك عن المقدام بن شريح عن أبيه عن عائشة قالت من حدثكم أن النبي تصدقوه ما كان يبول إلا قاعداصلى الله عليه وسلم كان يبول قائما فلاحدثنا هناد حدثنا وكيع عن الأعمش عن أبي وائل عن حذيفة أن النبي صلى الله عليه وسلم أتى سباطة قوم فبال فذهبت لا تأخر عنه فدعاني حتى كنت عند عقبيه فتوضأ ومسح على خفيهعليها قائما فأتيته بوضوءBu iki hadis de Tirmizi'de geçiyor fakat birbirleri ile çakışıyor gibi. İkincisi bize öğretilenlere göre çok zıt. Acaba bu hadis sahih mi yoksa başka bir şey mi var? İzah eder misiniz?
12
Müslümanın yeni kıyafetler satın almasının ve evinin mobilyalarını, perdelerini, halılarını yenilemesinin İslam fıkhındaki ölçüsü nedir? Detaylı izah eder misiniz?
6
"Hayrât ve hasenâtın hayatı niyet iledir. Fesâdı ise ucub, riyâ ve gösteriş ile olur..."Bu paragrafı izah eder misiniz?Mesnevi-i Nuriye'de niyet ile alakalı olan bu kısmı izah eder misiniz?
7.766
7.Şuâ hapse girmeye sebep olduğu gibi aynı zamanda necata da sebeb olduğu ifade ediliyor. Bu hapis Denizli hapsi mi? Eğer cevap evet ise Ayet-el Kübra 1938 de Kastamonu'da telif edilmiştir. Fakat Denizli hapsi 1943 senesinde vuku bulmuş. Nasıl olur da 1938'de telif edilen bir risale 1943'te hapse sebep olsun? Yaklaşık 5 senelik bu farkı nasıl anlamalıyız?
4.985
Ecel vaktinin uzaması veya kısalması yani değişme durumu var mıdır? Sadaka ömrü uzatır mı?
7.928
Kur'ân-ı Kerim'i abdestli okumak farz mıdır? Abdestsiz de okuyabilir miyiz?
11.752
Tefekkür ve riyazet nedir ve nasıl yapılır? İmana etkisi nedir? Kısaca izah eder misiniz?
8.328
"Hem insanın letâifi içinde teşhîs edemediğim bir iki latîfe var ki, ihtiyâr ve irâdeyi dinlemezler; belki mes'ûliyet altına da giremezler. Bazen o latîfeler hükmediyorlar, hakkı dinlemiyor, yanlış şeylere giriyorlar." Buradaki iki letaife nedir? Nasıl anlamalıyız? İradeyi dinlememesini örneklerle izah edebilirmisiniz?
10.087
Miras Kur'an ve Hadislerde nasıl geçiyor? Mirasın Kuran'da tarif ettiği gibi paylaşılmaması haram mıdır? Zamanımızda kız ve erkek çocuklar mirası nasıl paylaşmalı?
7.305
Üstad Bediuzzamanın erkek ve kız kardeşlerin miras paylaşımlarına dair izahlarını açıklar mısınız?
10.794
Alevilik önceden hak bir mezhep miydi? Hacı Bektaşi Veli Hazretleri Alevî miydi? Bektaşilikle Alevilik aynı mıdır?
12.987
Bilindiği gibi Peygamber Efendimiz (sav) hayattayken Ashâb-ı kiram herhangi bir mesele ile karşılaştıklarında bunu doğrudan Peygamber Efendimiz'e (sav) gelip sorabiliyorlardı. Peygamber Efendimiz'in (sav) vefatından sonra ehl-i sünnetin temelini oluşturan sahabe, tabiin ve tebe-i tabiin denilen selef-i salihin, bir mesele olduğunda bunu Kur'an ve sünnete göre çözüyorlardı.Fakat İslamiyet'in farklı coğrafyalara yayılması ve farklı milletlerin Müslüman olmalarıyla birlikte Hariciler ve Şia, daha sonraları da Mutezile, Cehmiye, Mürcie gibi bir takım bid'at fırkaları ortaya çıktı. Bu fırkalardan kimi Kur'an ve sünneti, Peygamber Efendimiz (sav) ve sahabelerin anladığından farklı bir şekilde yorumlamış, kimi hadisleri inkâr etmiş, kimi de hadis uydurma yoluna gitmişti.İşte bu bid'at fırkalarına karşı, sahabenin Peygamberimiz Efendimiz'den (sav) aldığı, sahih Kur'an ve sünnet anlayışını muhafaza etmeye çalışan ve Müslümanların ekseriyetini oluşturan gruba “ehl-i sünnet ve'l cemaat” denilmiştir. Tabiin ve tebe-i tabiin denilen nesil, sahabeye ait Kur'an ve sünnet kaynaklı itikadî ve amelî anlayışı muhafaza etmişlerdir.ŞiilikHz. Ali tarafını tutup, hilâfetin onun ve zürriyetinin hakkı olduğuna, kıyâmete kadar bu hakkın onlardan çıkmayacağına inananlardır, inanç yönünden Ehli sünnet ve'l-Cemaat'tan ayrı olduğu gibi amel yönünden de ayrıdır. Bu fırka Hz. Ali'ye karşı aşırı sevgi duyduğundan dolayı, onun hasımlarını küfür ve dalalet ile itham edecek kadar ileri gidiyorlar. Şia'nın bir kısmı, Kur'ân-ı Kerîm'in açık hükümlerine ters düştüğü için müslüman sayılmaz. Meselâ beş vakit namaz ile Ramazan orucunu inkâr eden bir kısım Râfızilerle peygamberliğin Hz. Muhammed'e (sav) değil, Hz. Ali'ye geldiğine ve Hz. Aişe'nin Hz. Muhammed (sav)'e hıyanet ettiğine inanan, Hindistan ve Pakistan'da bulunan İsmâiliyye fırkası gibi.Şia'nın diğer kısmı ehli bidat ise de Müslüman sayılır. Meselâ Yemen'de bulunan Zeydiyye fırkası Hz. Ali'nin, imâmete daha müstahak olduğuna, bununla beraber üst varken astın da halife olabileceğine inandıkları için Hz. Ebû Bekir ile Hz. Ömer ve Osman'ın hilâfetini reddetmiyorlar. Şiiler arasında Ehli sünnet'e en yakın fırka bu fırkadır.Caferiyye - İmâmiyye fırkasına gelince; bunlar, tefsir sahibi olan Tabarasi gibi zevat müstesna ifrat etmektedirler. Bunlar ashabın birçoklarını tekfir ederek, Ebû Bekir ile Ömer (ra)'i gasıp olarak nitelemektedirler. Aynı zamanda Al-i Beyt yoluyla rivâyet edilmeyen hiç bir hadîs-i nazarı itibara almadıklarından. Buhâri ile Müslim başta olmak üzere Kütübü Sitte-i Sahiha'yı kabul etmemektedirler. 1AlevilikSözlükte “Ali'ye mensup” anlamına gelen kelimenin çoğul şekli Aleviyye ve Aleviyyûn'dur. Alevî terimi İslâm kültür tarihinde Hz. Ali soyundan gelenler mânasında, ayrıca siyasî, tasavvufî ve itikadî anlamda kullanıla gelmiştir. Hz. Ali soyundan, oğulları Hasan, Hüseyin, Muhammed b. Hanefiyye, Ömer ve Abbas vasıtasıyla gelenlere Alevî denilmiştir. Emevîler'in son dönemlerinden itibaren Hz. Ali'nin soyundan gelenler, özellikle Hasan ve Hüseyin'in neslinden olanlar için şerif, seyyid, emîr gibi lakaplar yanında Alevî nisbesi de kullanılmaya başlamış ve bu husus daha sonraki devirlerde devam etmiştir. Günümüzde de aynı nesle bağlı olanlar bu nisbeyi kullanmaktadır. 2Hz. Muhammed'in (s.a.v.) vefatından sonra Müslümanların Halifesinin kim olacağı meselesi ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte Müslümanlar arasında bir kısmı siyasi, bir kısmı da fikri ve ameli sebeplerle çeşitli ihtilaflar belirmiştir. Neticede bu ihtilaflar da siyasi ve itikadi olarak farklı yaklaşımları olan mezhepleri oluşturmuştur. Şia ile Alevilik de genel itibariyle bu şekilde oluşan ve aralarında benzerlikler gösteren anlayışlardır. 3“Alevî” sözcüğü, “Ali'ye mensup”, “Ali'ye ait” anlamında Arapça ilgi ismidir. Çoğulu “Alevîyye” ve “Alevîyyûn” dur. İslâm kültür tarihi açısından değerlendirildiğinde Alevî sözcüğünün çeşitli anlamlarda kullanıldığı görülür. Terimin kullanıldığı en eski kaynaklardan birisi, İbn Ca'd'ın Müsned'idir. O, “Alevî” terimini Hz. Ali soyundan olan kimseler için kullanır. İbn Cerîr et-Taberî de, Alevî nisbesini aynı anlamda kullanır. 4Kısaca, tarihsel arka plana baktığımızda Alevî teriminin hangi anlamlarda kullanıldığını şu şekilde sıralayabiliriz:a- “Hz. Ali'den yana, Hz. Ali taraftarı, Hz. Ali'yi sevme” anlamında,b- Seyyid, Şerif gibi lakaplar yanında “Hz. Ali soyuna mensubiyeti” ifade etmek üzere,c- Şia ile eş anlamlı olarak,d- Bazı tarikatler tarafından Hz. Ali'ye manevi bağlılığı ifade etmek üzere “Alevî” nisbesi kullanılmıştır.Günümüzde Alevilik, tarihî kökleri Hz. Ali ve Ehl-i Beyt bağlılığına dayanan; zaman içinde inanç, tasavvuf ve kültürel unsurların birleşmesiyle şekillenmiş bir gelenek olarak varlığını sürdürmektedir.Ehli SünnetPeygamber Efendimiz (sav) ile ashab-ı kiram cemaatinin yolunu takip eden topluluğa denir. Bu isim kısaltılarak “Ehl-i hak” olarak da ifade edilir. Ehl-i Sünnet daima kitap ve sünnete ve onlara uygun akla uyarlar. Peygamber Efendimiz'in (sav) getirdiği hükümleri kendi istek, arzu ve heveslerine göre yorumlamazlar.Ehl-i Sünnet, Ehl-i Sünnet-i Hâssa ve Ehl-i Sünnet-i Âmme olmak üzere ikiye ayrılır. Ehl-i Sünnet-i Hâssa: Sünnete kemal derecede uyan, sahabe ve tabi'înin ittifak etmediği ve hakkında bir nassın bulunmadığı konulara dalmayan tevhid ehline denir. Ehl-i Sünnet-i Âmme: Sünnete kemal mertebede uyma konusunda eksiği olan, sahabe ve tabi'înin ittifak etmediği ve hakkında bir nassın olmadığı konulara dalan ehl-i tevhide denir. Üstad Bediüzzaman Hazretleri Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaatin hak ehlinin mezhebi olduğunu ifade etmektedir.Ayrıca BakınızEhli Sünnet Nedir?Bediüzzaman ve Ehl-i SünnetEhl-i Sünnet Olanlar Mutezile Gibi Fırkaların Bazı Görüşlerini Kabul Edebilirler mi? Sakıncası Var mıdır?Mezhepler Hakkında Genel Bir Bilgilendirmeİmamet Meselesi / ŞiaKırtas ve Gadir-i Hum HadisesiKaynakçalarHalil Gönenç, Günümüz Meselelerine Fetvalar, Yasin Yayınevi, İstanbul 2012, c.1, s.43Ahmet Yaşar Ocak, Alevi, TDV İslam Ansiklopedisi, İstanbul 1989, c.2, s.368-369Nurhan Aydın, Osmanlıdan Günümüze Aleviliğin Tarihsel Gelişimi, Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi, 18/36 (Aralık 2020), s. 115Şaban Çiftçi, Günümüz Alevî-Bektaşî Kültüründe Hadis, Süleyman Demirel Üniversitesi , Isparta 2005, s.1
261
Bazı uygulamlar var. Ücretsiz şekilde müzik, oyun, film indirebiliyor veya izleyebiliyorsunuz. Ama ben bazen şüphe ediyorum, yaptığım caiz mi diye. Çünkü içerisinde telifli şeyler var ve bu iş yasal mı korsan mıdır anlamadığımdan dolayı kafam karışıyor. Bu tür uygulamaların indirilmesi ve kullanımı ile alakalı işleyiş ve caizlik durumu hakkında bilgi verir misiniz?
8.802
Risale-i Nur Aleviliğe nasıl bakıyor? Bu konu ile alakalı nasıl tabirler geçiyor?
463
”Bizlerin günahlarımızdan gelen yaralar ve yaralardan hâsıl olan vesveseler ve şübheler, neûzübillâh mahall-i îmân olan bâtın-ı kalbimize ilişip îmânımızı zedeliyorlar ve îmânın tercümanı olan lisânın zevk-i rûhânîsine ilişip zikirden nefretkârâne uzaklaştırarak susturuyorlar.” Cümlesinde geçen "imanın zedelenmesi" tabirini açıklayabilir misiniz?