Hrristiyanlar kafir midir. Yoksa ateistlere mi kafir denir? Bir de bunların dünyadaki iyilikleri ahirette onlara fayda verecek mi?
Lügatte, "bir şeyi örtmek, perdelemek, gizlemek ve nimete nankörlük etmek" anlamlarındaki "küfür" kavramı dini bir terim olarak; Hz. Peygamberi ve onun Allah'tan getirdiği kesinlikle sabit olan şeyleri yalanlamak, tevatür yoluyla bize ulaşmış bulunan hükümlerden birini ya da bir kaçını inkâr etmek demektir. Bu anlamda "küfür", "imân" kavramının zıddıdır.
Küfür, en büyük günahtır. Bir insanın iman edilmesi gereken hususların hepsini inkâr ettiğinde küfür eylemini işlemiş olacağı gibi, birini hatta bir âyette yer alan bir hükmü, bir helalı, bir haramı, bir emri veya bir yasağı inkâr etse, yalanlasa, hatta beğenmese, küçümsese veya alay konusu etse yine küfre düşmüş olur.
Yukardaki küfürle alakalı izaha uygun düşen kimselere kafir denilebilir.
İslam dinini kabul etmeyen diğer dinlerin mensuplarına da kafir denilir. Ehl-i kitap olsalar da yine böyledir. İmanın şartları bellidir. Bunların hepsini veya birini inkar eden de kafir olur.
Ateist belki de açıkça inkar ederek kafir ismine en layık kişilerdir. Cehennem 7 tabakadır. Bu noktada inkarın derecelerine göre azabın şiddeti de değişir.
Kafirlerin dünyada ki iylikleri kendileri ebedi cenennemden kurtaramayacağı kuran ve sünnetle sabittir. Fakat o kişinin dünyada yaptığı iyiliklerin karşılığı çoğunlukla dünyada iken verilir. Ahirete kalmış ise cehennemin alt tabakalarında değil de üst tabakalarında azap görebilir. Her şeyin eniyisini Allah bilir.
Bediüzzaman hazretleri onların dünyada iken yaptığı iylikleri mukabil bir nevi ateşe alışarak merhameti ilahiye mazhar olduklarını şöyle beyan eder.
"Kâfir, kendi ameliyle bu duruma hak kazanmış ise de, amelinin cezasını çektikten sonra, ateş ile bir nevi ülfet (alışkanlık) peyda eder ve evvelki şiddetlerden kurtulur. O kâfirlerin dünyada yaptıkları hayırlı işlerine mükâfat olarak şu merhamet-i İlahiyeye mazhar olduklarına dair hadislerde işaretler vardır." (İşaratü'l-İ'caz)