Bir kısım insanlar ölülere okunan Kur'an hatminin ölülerin ruhuna ulaşmayacağını söylüyorlar. Buna dair hadis-i şerifler var mıdır, ehl-i sünnetin görüşü nedir?
Ehl-i sünnetin görüşü ölülere Kur'an okumakta bir sakınca olmadığı, aksine ölünün bundan faydalandığı yönündedir. Dört mezhebin ve İslam âlimlerinin fetvası bu yöndedir. Asırlardır da bu şekilde uygulanmaktadır.
Çünkü Peygamberimiz (sav) ölülere Kur'an okumayı tavsiye etmiş, sahabeler de bunu uygulamış ve gelecek kuşaklara aktarmışlardır.Günümüzde birilerinin çıkıp hadislere ve asırlardır fetva verilip uygulanan çok sağlam bir meseleye karşı çıkmasının kıymeti yoktur.
Bu konudaki bazı hadisler şöyledir:
"Resulullah (sav), "Kuranın kalbi Yâsîn'dir. Bir kimse onu Allah'ı ve ahiret gününü murat ederek okursa Allah onu affeder. Onu ölülerinize okuyunuz." (Tirmizi)
"Kim babasının veya anasının veya bunlardan birisinin kabrini Cuma günü ziyaret ederek orada Yasin Sûresini okursa, Allah kabir sahibini bağışlar." (İbni Mace)
"Bir kimse mezarlığa girer de onbir kez "İhlâs" sûresini okur ve sevabını onlara (ölülere) hediye ederse Cenab-ı Allah, orada gömülü bulunanlar sayısınca kendisine hasenat yazar" (Nesei)
"Ölen kimse kabrinin içinde boğulmak üzere olup da imdat isteyen kimse gibidir. Babasından yahut kardeşinden veya dostundan kendisine ulaşacak duayı beklemektedir. Nihayet dua kendisine ulaştığında bu duanın sevabı ona dünya ve dünyada bulunan her şeyden daha kıymetli olur. Muhakkak ki, hayatta olanların ölüler için hediyeleri dua ve istiğfardır." (Mişkatü'l-Mesabih)
"Sahabe âlimlerinden Abdullah bin Ömer, ölülerin ruhuna Bakara Sûresinden okunamasını tavsiye ederdi." (Beyhaki)
"Cuma günleri anne babasının ya da onlardan birinin kabirierini ziyaret ederek başlarında Yasin okuyan kimseye Allah, okuduğu her harfe mukabil mağfiret ihsan eder" buyrulmuştur." (Gazalî, Deylemî'den naklen)
İmam-ı Gazalî Hazretleri şöyle buyurur:
"Mezarlıkta ölülere Kur'ân-ı Kerîm okumakta bir mahzur yoktur." (Ölüm Kabir Kıyamet)
"Muhammed b. Ahmed-i Mervezî anlatıyor: İmam Ahmed b. Hanbel'den işittim, diyordu ki: "Mezarlığa girdiğiniz zaman Fâtiha'yı, Felâk ve Nas sûrelerini ve ihlâs sûresini okuyunuz, sevabını da mezarlıkta yatanlara bağışlayınız; çünkü okuduklarınızın sevabı onlara ulaşmaktadır." (Ölüm Kabir Kıyamet)
Bediüzzaman Hazretleri ölülere okunan Kur'an'ın onlara ulaşacağını beyan etmenin de ötesine geçerek, bir tek surenin sevabının o kadar ölüye hem de bölünmeden nasıl ulaşacağına dair aklı ikna edici izahlar yapmıştır. Şöyle der:
"Sual: Denildi ki: "Fatiha ve Yâsin ve hatm-i Kur'ânî gibi okunan virdler, kudsî şeyler bazan hadsiz ölmüş ve sağ insanlara bağışlanıyor. Halbuki böyle cüz'î birtek hediye ân-ı vâhidde (bir anda) hadsiz zatlara yetişmek ve her birisine aynı hediye düşmek, tavr-ı aklın haricindedir (akıl dışıdır)?"
Elcevab: Fâtır-ı Hakîm (hikmetle yaratan Allah) nasılki unsur-u havayı (hava tabakasını) kelimelerin berk (şimşek) gibi intişarlarına ve tekessürlerine (yayılma ve çoğalmalarına) bir mezraa (tarla) ve bir vasıta yapmış;
ve radyo vasıtasiyle bir minarede okunan ezan-ı Muhammedî (A.S.M.); umum (bütün) yerlerde ve umum insanlara aynı anda yetiştirmek gibi,
öyle de: Okunan bir Fâtiha dahi, (meselâ) umum ehl-i îman emvatına (ölülerine) aynı anda yetiştirmek için hadsiz kudret ve nihayetsiz hikmetiyle mânevî âlemde, mânevî havada çok mânevî elektrikleri, mânevî radyoları sermiş, serpmiş; fıtrî telsiz telefonlarda istihdam ediyor, çalıştırıyor.
Hem nasıl ki bir lâmba yansa, mukabilindeki (karşısındaki) binler aynaya herbirine tam bir lâmba girer. Aynen öyle de, bir Yâsin-i Şerif okunsa, milyonlar ruhlara hediye edilse, herbirine tam bir Yâsin-i Şerif düşer." (1. Şua)