Habibullah ifadesi Kur'anda geçmediği halde, Peygamber efendimize(asm) neden Habibullah diyoruz?
Kur’an’ı Kerimde, Peygamberimiz (asm) için doğrudan "habibullah" kelimesi kullanılmamıştır. Lakin hadislerde mevcuttur.
Bununla birlikte O'nun Allah’ın sevgili kulu olduğunu Allah'ın O'ndan razı olduğunu gösteren birçok ayet de vardır. Kaldı ki ibadetiyle, taatiyle, kulluğuyla "habibullah" tabirine insanlar içinde en layık hiç şüphesiz yine yüce peygamberimizdir.
“De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız, bana uyun ki, Allah da sizi sevsin.”(Al-i İmran, 3/31) Bu ayette Allah'ın bizi sevmesinin ölçüsü Peygamberimize(asm) uymak olduğu geçiyor. Demek Allah en çok Peygamberimizi(asm) sevmiş ki, Ona uymayı bir ölçü olarak zikrediyor.
Ayrıca “Şüphesiz sen çok büyük bir ahlak üzeresin.”(Kalem, 68/4)
“Sizin için Allah’ın elçisinde alınması gereken güzel bir örnek vardır.”(Ahzab, 33/21)
Gibi birçok ayette yüce peygamberimiz, bütün müminlere uyulması gereken yegane önder olarak gösterilmekte ve Cenab-ı Hakkın rızasını, sevgisini kazanmanın Rasullahı sevmekten geçtiğini bizlere açıkca beyan etmektedir.
İbn Abbâs (Radıyallahu anh) den rivâyete göre, şöyle demiştir: Peygamber (asm)’ın ashabından bazı kişiler, kendisini beklemek üzere oturmuşlardı. Rasûlullah (asm) çıktı onlara yaklaşınca onların konuştuklarını duydu. Bazıları şöyle diyordu: “Şaşılacak şey doğrusu Allah yaratıklarından birini dost edinmiş, İbrahim dost edinmiş diğer bir kısmı ise Musa’nın Allah’la konuşması daha hayret verici bir şeydir. Allah onunla apaçık konuşmuştur. Diğer bir kısmı ise İsa Allah’ın kelimesi ve ruhudur. Diğer bir kısmı da Adem, babasız şekilde yaratılmış, seçkin insandır, dediler.” Rasûlullah (asm) onların yanına geldi selam verip şöyle buyurdu: “Konuşmalarınızı ve hayret ettiğiniz şeyleri dinledim. İbrahim, Allah’ın dostu olup o bir gerçektir. Musa’da Allah’ın konuştuğu seçkin bir kimsedir, bu da doğrudur. İsa’da Allah’ın ruhu ve kelimesidir. Buda bir gerçektir. Adem: Allah seçmiştir. Bu da bir gerçektir. Dikkat ediniz “Allah’ın sevgilisi” övünmeksizin benim övünme yok. Kıyamet günü hamd sancağını taşıyacak olan benim övünmek yok… Kıyamet gününde ilk şefaat edecek olan benim şefaati kabul edilecek olanda benim. Fakat övünme yok… Cennetin kapılarının halkalarını ilk hareket ettirecek olan benim. Allah bana Cennet kapısını açacak beraberinde olan mü’minleri ve fakirleri Cennete sokacaktır, fakat övünme yok… Ben geçmişlerin ve geçeceklerin en değerlisiyim, fakat övünme yok…” (Tirmizi, Dârimî, Mukaddime)
Peygamberimiz “habîbullah” olduğunu, fakat bunu övünme vesilesi kılmadığını söylemiş (Müsned, I, 395, 410, 462; Dârimî, “Muḳaddime”, 8; Tirmizî, “Menâḳıb”, 1), habîbullah nitelemesi müslümanların “resûlullah”tan sonra en çok tekrar ettikleri vasıf olmuştur. Kur’ân-ı Kerîm’de Peygamber’in müminlere kendi canlarından daha yakın olduğu (el-Ahzâb 33/6), sıkıntıya düşmeleri halinde üzülüp üzerlerine titreyen, şefkat ve merhamet gösteren bir duyarlılığa sahip bulunduğu (et-Tevbe 9/128-129) ifade edilmektedir.(Bekir Topaloğlu, Muahmmed (asm) maddesi -Maddenin bu bölümü TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2005 yılında İstanbul’da basılan 30. cildinde, 439-441 numaralı sayfalarda yer almıştır.-)