Bediüzzaman Said Nursi

23.03.2012

15442

Cemaleddin Afgani ve Muhammed Abduh Meselesi

Bediüzzzaman Hazretleri, Cemaleddin Afgani ve Muhammed Abduh için seleflerim demiş midir?

* *

**** ****

23.03.2012 tarihinde sordu.

Cevap

Bediüzzaman Hazretlerinin o zatlara “seleflerim” dediği eksik ve yanlış bir bilgilendirmedir. Onun sözü “bu meselede seleflerim” ifadesidir ki ikisi arasında çok fark var. Bahse konu olan metin şöyledir:

“Sultan Selim'e biat etmişim. Onun ittihad-ı İslâmdaki fikrini kabul ettim. Zira, o vilâyat-ı şarkiyeyi ikaz etti. Onlar da ona bîat ettiler. Şimdiki şarklılar, o zamanki şarklılardır. Bu meselede seleflerim, Şeyh Cemaleddîn-i Efganî, allâmelerden Mısır müftüsü merhum Muhammed Abduh, müfrit âlimlerden Ali Suâvi, Hoca Tahsin ve ittihad-ı İslâmı hedef tutan Namık Kemal ve Sultan Selim'dir ki, demiş:

İhtilâf u tefrika endişesi
Kûşe-i kabrimde hattâ bîkarar eyler beni.

İttihadken savlet-i a'dâyı def'e çaremiz,

İttihad etmezse millet, dağ-dar eyler beni.”1 

Dikkat edilirse Üstad, saydığı isimler için "bu meselede seleflerim" demektedir. Yani İttihad-ı İslam konusunda onlarla birlikteliktir. Her konuda değil.  Âyette “namaza yaklaşmayın” ifadesi geçiyor. Ama bunu bu şekilde nakletmek doğru olur mu? Olmaz, çünkü âyet “sarhoşken namaza yaklaşmayın” diyor. Bir sözün alanını sınırlayan kelimeleri kopararak nakletmek hakikatleri çarpıtmak demektir.

Peki Bediüzzaman Hazretlerinin “bu mesele” dediği nedir? İttihad-ı İslam, yani İslâm dünyasının, Müslümanların birlik beraberliği gibi Kur’ân’ın emri olan en mukaddes bir davadır. Yani, Rabbimiz’in Kur’an’da;

“Allah’ın ipine toptan sarılın, ayrılmayın!”2 

Diye buyurduğu dava!

Hem saydığı isimler ise o dönemde bu konuda fikir ileri sürmüş meşhur isimlerdir. En başta da herkesin baş tacı olan Yavuz Sultan Selim’dir. O isimlerden bazılarının başka noktalardaki hataları yalnız onları bağlar. Çünkü Bediüzzaman Hazretleri onları her yönden muteber insanlarmış gibi bir takdimde bulunmamıştır.

Sonra bu sözleri Bediüzzaman Hazretlerinin nerede söylediği de çok önemlidir. Askeri bir ihtilal mahkemesinde. 1909’da 31 Mart hadisesini bastıran Hareket Ordusu’nun kurduğu bir mahkemede...

Bediüzzaman Hazretleri mahkeme heyetini ikna etmek için, milletin birlik beraberliğine yaptığı hizmetleri göstermek için konuşuyor. Kalkıp da bu isimleri model olarak sunmak için değil.

Hem bu müdafaa başarıya ulaşıp Bediüzzaman Hazretleri kendi ile beraber pek çoklarını da asılmaktan kurtarıyor. Halbuki Bediüzzaman Hazretlerine gelinceye kadar pek çoklarını basit suçlamalar ve yetersiz delillerle asmışlardı.

Asrın müceddidi olarak İslâm Dünyası'nda genel bir kabul görmüş ve ömrü İslâm’a hizmet uğruna işkenceler altında geçmiş ve asla yılmamış halis bir İslam âliminin bir Kur'ân müdafiinin sözlerini, söylendiği bütün şartlarından kopararak tenkide ve bununla mahkûm etmeye kalkmak, en hafif tabiriyle İslâm’ın edeb anlayışına aykırıdır.

Belağat ilminde bir kural vardır. Bir sözün kıymeti dört şeyle anlaşılır.

1- Kim söylemiş?

2- Kime söylemiş?

3- Hangi maksatla söylemiş?

4- Hangi makamda (söz çeşidinde) söylemiş?

Bu dört maddeyle tartmadan yorum yapmaya kalkmak, bilmediği konuda ileri geri konuşmaktan farksızdır. Hakikat noktasında ise kıymetsizdir.

  1. Bediüzzaman Said Nursi, Asar-ı Bediyye, Divan-ı Harbi Örfi (Osmanlıca Nüsha), s.726

  2. Âl-i İmran, 3/103


Paylaş

Facebook'ta paylaş

Whatsapp'da paylaş

Yorumlar (1)

Allah razı olsun teşekküler..selam ve dua ile..

s a

Suad Aydın

26.03.2012

Yorumunuz

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız