"İmkân, mütesaviy-üt tarafeyn"dir. Yani: Adem ve vücud, ikisi de müsavi olsa; bir tahsis edici, bir tercih edici, bir mûcid lâzımdır. Çünki mümkinat, birbirini icad edip teselsül edemez. Yahut o onu, o da onu icad edip devir suretinde dahi olamaz. Öyle ise bir Vâcib-ül Vücud vardır ki, bunları icad ediyor. Devir ve teselsülü, oniki bürhan yani arşî ve süllemî gibi namlar ile müsemma meşhur oniki delil-i kat'î ile devri ibtal etmişler ve teselsülü muhal göstermişler. Silsile-i esbabı kesip, Vâcib-ül Vücud'un vücudunu isbat etmişler." Bu paragrafta bahsettiği süllemi burhanı açıklar mısınız?
Kelam ilminde devir ve teselsülü iptal etmek için birçok delil ve yöntem kullanılmıştır. Bunlardan biri de “burhân-ı süllemî”dir.
Felsefî konulara yer veren müteahhir kelâm eserlerinde, Kindî’den itibaren kullanıldığı bilinen fiilen mevcut bulunan bir cismin sonsuz olamayacağı ve dolayısıyla yaratılmış kabul edilmesi gerektiği ilkesine dayanılarak çeşitli ispatlar ortaya konmuştur. Mesela merkez durumundaki herhangi bir noktadan sonsuza doğru uzandığı düşünülen doğrularla arasında kalan kısımların (açı genişliği) sonsuz olacağı ileri sürülse bile başlangıçları bulunduğundan sonsuzun sonlu ile sınırlandırılması gibi bir çelişki doğuracaktır. Merkezden çıkan doğruların merdiven basamakları gibi birbiriyle irtibatlandırılması ve sınırlı parçalara ayrılması da mümkündür. Bu sonuncu işlem sebebiyle söz konusu istidlâl şekline “burhân-ı süllemî” denilmiştir. [1]
Bilindiği gibi eş kenar üçgenlerin tüm kenar uzunlukları birbirine eşittir. Eğer bu üçgenin kenarlarının sonsuza kadar uzadığı düşünülürse tüm kenarlar birbirine eşit olduğundan iki sınırlayan kenar (hâsıreyn) arasında kalan sınırlı kenarın sonsuz olması gerekecektir. Bu ise muhaldir. [2] Dikkat edilirse üçgenin iki kenarı ileriye doğru uzanıp gittikçe aralarındaki boyut ve mesafe de büyüyecektir. Bu uzama ne kadar devam ederse etsin bu iki kenar çizgi arasındaki boyutlar sonsuza kadar gideceği düşünülse de sonuçta iki sınırlı çizginin arasında kaldığı için hiçbir zaman sonsuz olmayacaktır. Onların iki sınırlı çizgi arasında sınırsız olduğunu düşünmek muhal olacaktır. Yine üçgenin kenarları arasındaki ilk mesafenin sınırlı olduğunu görmemiz sonsuza doğru gittiği düşünülen bu boyutların asla nihayetsiz olamayacağını da gösterir. Cüzleri mebde’ de, başlangıçta mahsur, sınırlandırılmış olan bir küllün sonsuza doğru uzayıp giden bir bütün olması düşünülemez. Çünkü mahsur cüzlerden meydana gelen küllün sonsuz olacağı düşünülemez.