Soru

Bir Müslümanın Hatasından Dolayı İslam'ı Sorumlu Tutmak

Müslümanlara bakıp İslam'ı yargılamak ne derece doğrudur?

 

Tarih: 29.12.2020 01:07:13
Okunma: 1487

Cevap

Öncelikle şunu ifade edelim ki Cenab-ı Hak Ayet-i Kerime'de " Hiçbir günahkâr başka bir günahkârın yükünü yüklenmez." (Zümer Suresi, 7) buyurmasıyla masum bir kişi başka bir kişinin işlediği bir suç ile bir günah ile mesul tutulamaz. Bu Ayet-i Kerime'de belirtildiği gibi toptancı bir bakışla birisinin işediği bir günah, kabahat ve kusur İslamiyet'e hamledilemez. Eğer İslamiyete hamletse büyük bir haksızlık etmiş olur. Masum olan İslamiyet dinine iftira etmiş olur. Büyük bir cinayet işlemiş hükmüne geçer.

İslam dini insanın yaratılışına en uygun bir dindir. İnsan olma sıfatına en layık kanunlar ortaya koymuştur. Ayrıca içindeki hakikatler ve kaideler; aklına, vicdanına, ahlaki niteliklerine uygun olduğu için evrensel bir nitelik taşıyor diyebiliriz. Ayrıca hem bireysel hem de  toplumsal olarak insan hayatını fevkalede kolaylaştırmaktadır. İslam dininin temelinde öğrenme kaynağı olarak Kur'an-ı Kerim vardır. Kur'an Hazret-i Peygamberin en büyük bir mucizesidir. Başta Peygamber Efendimiz olmak üzere bütün Müslümanlar dersini Kur'andan almaktadır. Hadis-i Şerifler Kur'an'ın verdiği derslerin pratik hayatta nasıl uygulanacağını ders verir. Peygamber efendimiz de en başta bunları uygulayan olarak İslamiyetin kusursuz bir din olduğunu ispat eden en mümtaz bir şahsiyettir.

Cenab- ı Hak  insanlara önder olarak, imam olarak, hidayet rehberi olarak ve en güzel bir örnek olarak Hz. Muhammed'i (asm) göndermiştir. Müslüman olduğunu söylediği halde Kur'an'ı Kerim'i ve Hadis-i Şerifleri bir kenara bırakarak dinden olmayan bir takım keyfi kurallar ve uygulamalar ortaya koymak, kendi yaşadığı tarzda bir dine inanmak demektir. Bunun neticesinde ortaya çıkması kaçınılmaz olan bir takım yanlışlar ve zararlar ile din ittiham edil(e)mez. Buradaki problemlerin kaynağı ise İslamiyet değil insanın kendi yanlış anlayış ve uygulamalarıdır. Bu ister masumane olsun ister kasıtlı olsun. Kabahat ve kusur insana aittir. Unutmamak gerekir ki; Kur'an'ın insanlar için mükemmel olan emir ve yasakları ile beraber Kuran'ın üsve-i hasene yani en güzel bir örnek olarak gösterdiği Hazret-i Peygamberin Sünnet-i Seniyyesi ortada iken bir kısım insanların kendi arzu ve isteklerine yönelik olarak bir din anlayışı ortaya koymaları İslamiyetle asla bağdaşamaz.

En büyük sorunlarımızdan ve en çok mücadele edeceğimiz noktalardan biri de cehallettir. Eğer bu halledebilse cehalet giderilebilse müslümanların işlediği kendi hataları ile sadece kendileri mesul tutulmuş olacaktır. Böylece yapılan bu yanlışlar İslamiyet'e ait olmadığı hakikatini umum insanlar da bilmiş olacaktır. İslamiyetin nasıl bir din olduğu ve nasıl bir müslüman olunması gerektiği de gerek Kur'an'ı Kerim'de gerekse Hadis-i Şerifler'de izah edilmiştir. Bir Müslümanın en öcelikli meselesi İslam dinini temel kaynaklardan öğrenmesi zorunluluğudur. Bu önemli parametrenin ihmal edilmesi ile İslamdan olmayan bir kısım uygulamaların yani bid'at ve dalaletlerin bir müslümanda görünmesi sanki İslamiyete aitmiş gibi bir izlenim vermektedir. Bu ise gayet yanlıştır. 

Bir müslüman için en önemli mesele İslamiyet'in en güzel bir sembolü ve mübelliği olan Hz.Muhammed'in (asm) yaşantısını hayatının merkezine almak suretiyle neyin doğru neyin de yanlış olduğunu bilmekten ibarettir.Din bir imtihan ve tecrübedir. Cenab-ı Hak kullarını tecrübe eder. Emir ve yasaklarına itaat edenleri hem dünyada nimetler ile hem de ahirette ebedi nimetlere mazhar ederek taltif edeceğini va'd etmiştir.

DİN HAYATIN HAYATI HEM NURU HEM ESASI

İHYA-YI DİN İLE OLUR ŞU MİLLETİN İHYASI


Yorum Yap

Yorumlar