22. mektupta bahsi geçen "bir kısım maldan onda bir veya bir kısım maldan kırkta bir" oranındaki zekatla ilgili izahatın haşiyesinde bazı mal ve kazançlardan "kırkta on adettir" cümlesini izah eder misiniz?
Sualinizin kaynağı olan 22. Mektubdaki dipnotun aslı şudur:
"Yani eskiden (önceki seneden) verdiği kırktan ki: Her senede galiben ve lâakal (çoklukla ve en az) ribh-i ticarî (ticari kâr) ve nesl-i hayvanî (hayvanın üremesi) cihetiyle o kırktan taze olarak on aded verir."
Bu cümlede, Bediüzzaman Hazretleri'nin "verdiği" ve "verir" kelimeleriyle kasd ettiği kişi, çiftçi değil Allahu Teala Hazretleri'dir. Bu fark edilmeyince cümlenin kasdı yanlış anlaşılıyor ve "çiftçinin vermesi gereken kırkta on gibi bir zekat oranı yok ki!" diye düşünmeye sebeb olabiliyor.
Yani bu cümlede çiftçinin malın kaçta kaçını zekat vereceği anlatılmıyor. O oran, sayfanın üstünde "kırkta bir ve onda bir" diye zaten anlatılmıştı.
Bu cümlede ise, Allah hayvancılık yapan bir çiftçiye, ortalama kâr olarak her sene kırk hayvandan doğum yoluyla on hayvan verir diyor. Bize bereket olarak on hayvan veren Allah yalnız birini zekat olarak vermemizi emrediyor. Bu ise Allah'ın insanlara bir merhameti olup he fakirlere varlık sahipleri eliyle ihsan ediyor, hem de mal sahiplerine hafif bir yük yüklüyor demektir.