Marifetullahın şahitleri, burhanları üç çeşittir: Bir kısmı su gibidir. İkinci kısım, hava gibidir. Üçüncü kısım ise, nur gibidir." deniyor. Burayı izah eder misiniz?
Üstad hazretleri risale-i nur külliyatında marifetullahın şahitleri ve burhanlarını açıkça tasnif ettiği bir yere rastlamıyoruz. bu şahitleri ve burhanları farklı tarzlarda beyan ettiğini görüyoruz. onun için açıkça bizde tasnif etmek yerine bunlar neler olabileceği hakkında genel bir malumat verebiliriz. Üstad Hazretleri Mesnevi-i Nuriye'de şöyle demektedir:
"Kainat...bütün enva'ıyla, erkânıyla, azâsıyla, eczasıyla, hüceyratıyla, zerratıyla, esîriyle ellibeş lisan ile Halık-ı kainatın vücub-ı vücuduna ve vahdetine şehadet ve delalet eder. Şu lisanların tafsili gelecektir.
Şimdi icmal ile zikredilecek. Şöyle ki: Kâinat terkiblerindeki intizam1, cereyan-ı ahvalindeki nizam2, suretlerindeki garabet3, nakışlarındaki zînet4, ve yüksek hikmetler5, eşyadaki muhalefet6 ve mümaselet7, camidattaki muavenet8, birbirinden uzak olan şeylerdeki tesanüd9, hikmet-i âmme10, inâyet-i tâmme11, rahmet-i vasia12, rızk-ı âmm13, hayatlar14, tasarruf15, tahvil16, tağyir17, tanzim18, imkân19, hudûs20, ihtiyaç21, za'f22, mevt23, cehil24, ibadet25, tesbihat26, daavat27 ve hâkeza pek çok sıfatlar lisanlarıyla Hâlık-ı Kadîm-i Kadîr'in vücub ve vücuduna ve evsaf-ı kemaliyesine şehadet ettikleri gibi; esma-i hüsnayı tilavet ederek, Cenab-ı Hakk'a tesbih ve Kur'ân-ı Hakîm'i tefsir ve Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ihbaratını tasdik ediyorlar...
Arkadaş! Şu yüksek olan matluba zikrettiğimiz bürhanlar, matlubu ihata eden bir dairedir. Matlub olan vücub-ı vücud ve vahdet o dairenin merkezindedir. Daireyi teşkil eden bürhanların her birisi, parmağını uzatıp, matlubun hak ve sadık olduğuna imza atıyorlar. O bürhanlardan zayıf olanların aralarında tesanüd vardır. Yani, birbirini teyid ve takviye etmekle, zayıf bürhanların za'fiyeti zâil olur. Zâil olmasa bile itibardan düşmez. İtibardan düşse bile, dairenin bozulmasına sebeb olmaz. Ancak daire küçülür. Maahaza bürhanların heyet-i mecmuasına terettüb eden matlubun kuvvet ve vuzuhunu her ferdden istemek ve her ferdde aramak, aklın hastalığına ve zihnin cüz'iyetine işaret olup, matlubu red ve inkâr için bir zemin teşkil eder. Binaenaleyh bir bürhana bakıldığı zaman za'fiyetinden dolayı vehimler başgösterir ise, öteki bürhanlardan süzülen kuvvet ile ortada za'fiyet kalmaz, vehimler de dağılır. Maahaza bazı bürhanlar suya benzer, bir kısmı da havaya benzer, bir kısmı da ziya gibidir. (sayfa, 53)
Üstad hazretleri burada zikrettiği burhanların sonunda bir kısmının su bir kısmının hava diğer bir kısmın ziya gibi olduğunu zikretmektedir. Yukarıdaki burhanları üç kısma tasnifi okuyucuya havale etmek daha münasib olacak ümidindeyiz.
Bu burhanların her birisi insanın akıl ve kalbine marifet nurları verirler. Bu nurlar insan tarafından hissedilmelerindeki kuvvet açısından üçe ayrılırlar. Fakat hepsinin ortak özelliği tenkid kaldırmadığıdır. Bunlar göründükten sonra tenkitçi nazarlarla bakmak o marifet nurlarının kaçmasına sebeb olur.