1. Lma'da geçen 'Nazar-ı gaflet' ne demektir? Neden nazar-ı gafletle istikbalimiz karanlık, zeminimizin her dalgasında binler cenaze bulunuyor ve onun yani Yunus (as)'ın denizinden bin derece daha korkuludur?
Gaflet kelimesi, “bir şeyin gerekliliği ortada iken bunun idrak edilememesi”[1] “nefsin kendi arzusuna uyması, zamanın boş geçirilmesi”[2] “şeklinde tarif edilmiştir.
Kısaca gaflet, dünya veya âhiret hayatı için gerekli olan bir şeyin önemini kavrayamama demektir. Dolayısıyla gaflete düşmüş insan hayatı her daim nefs ve arzularının isteği doğrultusunda değerlendirir. Keyfi bir hayat sürmek arzusundadır. Bu sebeple hayatın gerçeklerini ve hakikati aramak, bilmek ve görmek istemez. İçerisinde bulunduğu durumun farkına varmak istemez. Aksi halde yapması veya yapmaması gerekenlerle karşılaşacak bu da nefsinin hoşuna gitmeyecektir. Ders çalışmak zorunda olan bir öğrencinin bunun yerine oyun ve eğlence ile vakit geçirmesi gaflet halinde olduğunun bir göstergesidir ki esas vazifesinden haberdar bile değildir. Günü gelip önüne sınav kâğıdı konulduğunda yaptığı yanlışın farkına varır lâkin artık çok geçtir.
İşte gaflet içerisinde bulunan insan hakikati göremediği, görse bile anlayamadığı için kendisini, dünyayı, hayatı zihninde doğru konumlandıramaz. Hakikatten yani Allah’ın varlığından habersizdir veya idrak edememiştir. Her şeyi nefsinin süzgecinden geçirerek değerlendirir. Kâinatın Allah ile anlam bulduğu, varlıkların Allah ile doğru tanımlandığı bir hayatta o bunu yapamaz veya eksik yapar.
Üstad Hazretlerinin ifade ettiği üzere gafil bir nazar yani bakış ile baktığında gelecek hatta ölüm sonrası karanlıktır, ürkütücü ve tehlikelidir. Çünkü kendisini ve hayatı idare ve terbiye eden bir yaratıcının varlığını aklına getiremez veya hissedemez. Etrafında her daim gerçekleşen ölümler ona göre bir sondur. Ölümü ebedi hayatın bir anahtarı olarak göremediğinde etrafında sadece binlerce cenaze görür. Hâlbuki ölüm ebedi hayata bir bilettir. Bir terhis tezkeresidir. Lâkin o bunu idrak edemez ve yanlış değerlendirir. İşte bundandır ki gafil insan hakikatten haberdar olmayan insanın hali denize atılmış Hz. Yunus'un (as) halinden daha korkutucudur. Zira yunus peygamber biliyordu ki her şey Allah’ın takdiri ve emri dairesinde gerçekleşmektedir. Hiçbir şey başıboş ve anlamsız değildir.