Zerrenin hareketlerinde hasıl olan netice ve hikmetler tesadüf imkanını yok ediyor. Ya ilerde bozulursa, açıklar mısınız?
“Sebep gayet âdi, âciz ve ona isnad edilen müsebbeb ise, gayet san’atlı ve kıymetli olduğundan, sebebi azl eder. Hem, müsebbebin gàyesi, faydası dahi cahil ve câmid olan esbâbı ortadan atar, bir Sâni-i Hakîmin eline teslim eder. Hem, müsebbebin yüzündeki tezyinât ve maharetler, kendi kudretini zîşuurlara bildirmek isteyen ve kendini sevdirmek arzu eden bir Sâni-i Hakîme işaret eder.” (32.söz)
Atomlardan ve onun hareketlerinden meydana gelen tüm varlıklardaki mükemmellikler, faydalar, güzellikler (zahiren çirkin ve eksik gibi görünenler de bilen ve anlayan için mükemmeldir) atomların kendi başlarına hareket etmediğine çok büyük delillerdir. Akılsız ve şuursuz atomların bu kadar fayda ve güzellikleri ortaya koyacak hiçbir güçleri yoktur. Nasıl olsun ki, atom her yerde, her vazifeyi görecek, her faydayı bilecek, tüm kainatı aynı anda görecek bir göz ve bilgi sahibi değildir. Çünkü kâinattaki en küçük bir noktayı bile yerine koymak için tüm kainattaki dengeleri ve unsurları bilmek ve görmek gereklidir. Biliyoruz ki atomlarda böyle bir yetkinlik yoktur. Dikkat edilirse tüm atomlar aynıdır. Yani hepsi protonlardan ve nötronlardan veya kuarklardan oluşmaktadır. Hepsinin temel yapısı birdir. Teşbihte hata olmazsa bir evin tuğlaları gibidir atomlar. Sadece evin yapılışında tuğlaların farklı dizilişleri ile farklı yapılar meydana gelmektedir. İşte bu nasıl bir tuğladır ki tüm evlerin her yerinde her vazifeyi görecek şekilde dizilmişler. Her yerde en mükemmel şekilde iş görecek şekilde konumlarında bulunuyorlar. Onların bu konumlarında bulunmaları ya kendiliğinden olmaktadır veya kudretli bir usta tarafından oraya konulmaktadır. Bir tuğla hem hakim hem mahkum olamaz. Daha bunun gibi birçok delil risale-i nur külliyatında bulunmaktadır. Daha derin bir müzakere ve tefekkür için “Zerre Risalesi”ni mütalaa yapmanızı tavsiye ediyoruz.
Evhamınıza gelince evet kainattaki her şey Allah’ın (c.c) koyduğu düzen ve adet üzere devam etmektedir. Buna adetullah veya sünnetullah denmektedir. Allah (c.c) kainatı kayyum sıfatı üzerine her an düzenli ve mükemmel olacak hali üzere ayakta tutmaktadır. Bu hal kıyamete kadar da bu şekilde devam edecektir. Evet kainatta her an bozulmaya yüz tutan bir ihtimal vardır. Bu ihtimal her an ve her saniye kainatı bozulmaya ve fesada götürecek niteliktedir. Fakat bu düzensizliğin olma ve gerçekleşme ihtimaline rağmen düzenin hala devam ediyor olması o düzeni ayakta tutan ve onu devam ettiren bir kudretin varlığına büyük bir delildir. Üstadımız bu hakikati şöyle ifade ediyor.
“Ve keza, kâinat bütün eczâsıyla beraber gayr-ı mütenahî eşkâl ve vaziyetlere kabiliyeti, ihtimali, imkânı varken bu şekl-i hâzıra girmesi, elbette bir Hâlık-ı Vâcibü’l-Vücudun ihtiyar, irade ve tercihiyle olmuştur”
Yani kainat şu anki durumundan çok daha fazla vaziyetlere girme ihtimalini taşıdığı halde bu şekli hazırda olması bir kudretin varlığına delildir. Peki kainat bu şekl-i hazırda adeta iken nihayetsiz vaziyetlere girme ihtimalini nereden anlıyoruz.? Bu ihtimali şuzuzat dediğimiz kanun ile anlıyoruz. Şuzuzat kanunu dediğimiz şey Allah’ın (c.c) kanunlara bağlı olmadığını onu istediği zaman değiştirebileceğini ifade eder. Kanunları istediği zaman değiştirebilmesi onun fail-i muhtar olduğunu gösterir. Zaten kendi koyduğu kanunlara mahkum olan bir ilah tasavvur edilemez. Allah sürekli gördüğümüz şu kanunları çoğu zaman peygamber mucizeleri ile bize göstermiştir. Mesela ateş sürekli yakarken İbrahim (as)mı yakmamıştır. Bıçağın kesme özelliği varken İsmail (as) mı kesmemiştir. Ay sabit bir bütünlükte iken peygamberimiz onu Allah’ın (c.c) izni ile ikiye bölmüştür. Güneş gökyüzünde sistemli seyrinde iken Allah (c.c) onu peygamberimiz için durdurmuştur.
Tüm bunlardan şu sonuçları çıkarabiliriz. Allah’u Teala(c.c) koyduğu kanunları (içinde atomlardan tutun ta güneşe varıncaya kadar) istediği zaman istediği şekilde değiştirebilir. Fakat onun koyduğu düzen ve sistem kıyamete kadar yine bu şekilde devam etmektedir ve edecektir. Ya bozulursa diye evhama düşmek manasızdır.