Önceki alimlerden bazıları, tütün (sigara) içmek helal, bazıları mekruh, bazıları da haram demişler. Bediüzzaman Hazretleri'nden önceki müceddid olan Mevlana Halid Bağdadînin, zarar ve alışkanlık yapmıyacak kadar az içilen tütüne haram denilemeyeceğini söylediği de rivayet edilmektedir. Son müceddid Bediüzzaman Hazretlerinin de tütün veya sigarayla ilgili bir sözü yok ise tütüne haram diyebilir miyiz?
Sorunuzun buraya alamadığımız uzun kısmının cevabı için bakınız.
Mevlana Halid Bağdadî (ks) Hazretleri'nin bundan iki yüz sene önce ve o zamanın şartları dahilinde az miktarda sigara içilmesine fetva vermesi, bugün için delil olmaz ve sigaranın bugün ortaya çıkan dehşetli zararlarını gidermez, aksine tetikler. Müctehidlerin her zaman isabet etmeleri ve bütün ictihadlarının doğru olması gibi bir garanti yoktur. Dört mezhep imamımızın dahi ictihadlarında durum budur. Müctehid ictihadında hata ederse bir sevap kazanır, isabet ederse iki sevap kazanır diye hadiste bildirilmiştir.
Hem O mübarek zata sigaranın hakikatinin o gün için malum olmaması da ona hiç bir noksanlık vermez. Çünkü hiç bir İslam aliminin benim görüşlerimin hepsi doğrudur diye bir iddiası olmamıştır. İslamiyette de böyle bir inanç yoktur. Herşeyi bilen yalnız Allah'tır.
Dolayısıyla günümüzde sigaranın bu kadar dehşetli zararları ortaya çıkmış ve sigaranın haramiyeti günümüz alimleri tarafından büyük oranda kabul görmüşken o zatın ictihadını delil olarak göstermek doğru değildir.
Son devir Osmanlı âlimlerinden Necatü'l-Müminin kitabının yazarı Mehmed Zihni Efendi gibi günümüzde de pek çok İslam âlimi, "(O peygamber) onlara iyiliği emreder ve onları kötülükten yasaklar; hem onlara temiz şeyleri helâl, pis şeyleri ise üzerlerine haram kılar" (Araf Suresi, 157) ayetini sigara ve tütün içmenin haramiyetine delil olarak göstermektedirler. Sigaranın pis bir şey olduğu bugün ortaya çıkan zararlarıyla şüphesiz bir hal aldığı gibi, insan fıtratı da buna şahittir. Alışmadıkça her insan onun pis ve nahoş bir şey olduğunu hisseder.
Bediüzzaman Hazretleri de kırk beş yaşına kadar -doğudaki diğer pek çok alimler gibi- sigara içmişti. İşin başında, sigaranın zararı Üstad'a da malum olmamış demek mümkündür. (Nakşi tarikatinin hakim olduğu doğu medreselerindeki bu adet, muhtemeldir ki geçmişte yaşayan büyüklerine itimaddan kaynaklanmaktaydı.)
Fakat Üstad Bediüzzaman'ın kırk beş yaşında ömrünün Yeni Said olarak tanımladığı devrine geçerken yaptığı ilk iş sigarayı terk etmek olmuştur. Şöyle der:
"Eski Said, sigara ile beraber gazeteleri ve siyaseti ve sohbet-i dünyeviye-i siyasiyeyi terketti." (16. Mektub)
Bediüzzaman Hazretleri'nin Risale-i Nur'da ortaya koyduğu meseleler iman hakikatlerinin ispatı ve marifetullah gibi meselelerdir. Onun sigara hakkında haramdır yada helaldir diye bir hükmü yazılı olarak beyan etmemesi takib ettiği ilmi mesleğinin bir gereğidir. Bu noktadaki tavrını şöyle açıklar:
"Aziz kardeşim! Fıkh-ül ekber olan esasat-ı imaniye ile meşgul olduğumuz için, nakle ve ehl-i içtihadın medarikine ve meâhizine bakan dekaik-i mesail-i fer'iyeye zihnim şimdilik ciddî müteveccih olamıyor. Zâten yanımda da kitablar olmadığı gibi, vaktim de yoktur ki, müracaat edeyim. Hem ülema-yı İslâm o kadar tedkikat-ı sâibe yapmışlar ki, füruata dair tedkikat-ı amîkaya ihtiyaçları kalmamış. Eğer hakikî ihtiyaç hissetseydim, böyle füruata dair müçtehidînin derin me'hazlerine gidip, bazı beyanatta bulunacaktım. Belki de, daha o nevi hakaika meşguliyet zamanları gelmemiş." (Barla Lahikası)
Bununla beraber, başta Ahmed Husrev Efendi olmak üzere Bediüzzaman'ın büyük taleleri sigaranın haram olduğunu çok defalar çevrelerindeki insanlara ilan etmişlerdir. Bu kanaatlerini uzun yıllar birlikte hizmet ettiği Bediüzzaman Hazretleri'nden edinmiş olmaları da kuvvetle muhtemeldir.
Helal ya da haram diye yazılı beyanı olmasa da Üstad Bediüzzaman Hazretleri sigaranın terk edilmesi gereken kötü ve zararlı bir adet olduğuna şöyle temas etmiştir:
"SEKİZİNCİ REŞHA: Bilirsin ki, sigara gibi küçük bir âdeti, küçük bir kavimde büyük bir hâkim, büyük bir himmetle ancak daimî kaldırabilir. Halbuki bak bu zât, büyük ve çok âdetleri; hem inadçı, mutaassıb büyük kavimlerden, zahirî küçük bir kuvvetle, küçük bir himmetle, az bir zamanda ref'edip yerlerine öyle secaya-yı âliyeyi ki, dem ve damarlarına karışmış derecede sabit olarak vaz' ve tesbit eyliyor. Bunun gibi daha pek çok hârika icraatı yapıyor. İşte şu Asr-ı Saadeti görmeyenlere, Ceziret-ül Arab'ı gözlerine sokuyoruz. Haydi yüzer feylesofu alsınlar, oraya gitsinler. Yüz sene çalışsınlar. O zâtın, o zamana nisbeten bir senede yaptığının yüzden birisini acaba yapabilirler mi?" (19. Söz)
Üstadın buradaki küçük bir adet demesi bizi yanıltmasın. Çünkü buradaki küçüklük cahiliye devrinde çocuklarını diri diri toprağa gömmek gibi çok büyük zulümlerin yaşandığı bir toplumun sapkın adetlerine nispetle söylenmiştir.
Yoksa günümüzde, içinde binlerce çeşit zararlı madde, bunlardan dört tanesi zehir olmak üzere sigarada bulunduğu kesin olarak ispatlanmıştır.
Gırtlak kanseri gibi pek çok kanser vakalarının büyük oranda sigaradan kaynaklandığı, kronik solunum yetmezliği gibi mühim zararları netice verdiği katî olarak bilinmektedir. Ekonomiye verdiği zarar da yabana atılacak gibi değildir.
Dolayısıyla kişilere ve topluma gayet zararlı bu muzır adetin acilen kalkması ve insanların bundan bir an önce kurtulması şarttır.