“Çünki nasıl, merkezî bir nakış, her tarafından gelen atkı ve iplerin intizâmından ve vaz‘iyetlerinden hâsıl oluyor. Öyle de, kâinâtın dâire-i kübrâsında, bin bir ism-i İlâhî’nin cilvesinden uzanan nûrânî atkılar, kâinât sîmâsında öyle bir sikke-i rahmet içinde bir hâtem-i rahîmiyeti ve nakş-ı şefkati dokuyor ve öyle bir hâtem-i inâyeti nesc ediyor ki, güneşten daha parlak, kendini akıllara gösteriyor.”(14. Lema) Burada sadece “hatem-i Rahimiyet” mi “sikke-i rahmet” icinde. Yoksa “hatem-i Rahimiyet” ve “naks-i sefkat” mi “sikke-i rahmet” icinde. Ya da “hatem-i Rahimiyet” ve “naks-i sefkat” ve “hatem-i inayet” mi “sikke-i rahmet” icinde? Yani “sikke-i rahmet” icinde ne var?
Burada asıl olan bütün isimlerin tecellisinden zahir olan geniş bir rahmettir. Çünkü rahmet hakikati bütün kainatı kuşatmıştır. Bundan dolayı rahmet sikkesinin içinde hem Rahimiyet hatemi, hem de şefkat nakşı vardır. Bu nakışlar aynı zamanda inayet hatemini de dokumaktadır.