Soru

Rüyanın Dinimizdeki Yeri

Rüyaların dinimizdeki yeri nedir, rüya ile amel edilir mi, rüya ilmi edinilebilir mi?

Tarih: 21.05.2022 23:41:10
Okunma: 716

Cevap

Sözlükte “görmek” anlamındaki rü’yet kökünden türeyen rü’yâ kelimesi uyku sırasında zihinde beliren görüntülerin bütününü (düş) ifade eder. Sözlük anlamı aynı olan hulm (çoğulu ahlâm) ise daha çok korkunç düşler için kullanılır. Hz. Peygamber (sav); “Rüya Allah’tan, hulm ise şeytandandır”[1] demiştir. Rüyaların rahmânî olanına “rü’yâ-yı sâdıka, sâliha, hasene”; şeytânî olanına “hulm” denilir.

Rüyanın Dinimizdeki Yeri

İslâm dininde rüyaya ve rüya tabirine önem verildiği Kur’ân’da ve hadislerde yer alan bilgilerden anlaşılmaktadır. Şöyle ki:

Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. Yusuf’a rüya yorumunun öğretildiği,[2] Hz. İbrâhim ile Hz. Yakub ve Hz.Yusuf’un gördükleri rüyaları tabir edip ona göre hareket ettikleri[3]  belirtilir. Hz. Yusuf’un rüyasını babası Hz. Yakub’un yorumlaması, Hz. Yusuf’un zindandayken iki gencin ve daha sonra Mısır kralının rüyalarını tabir edişi de Kur’ân’da haber verilmektedir.[4] Resûl-i Ekrem’e (sav) ilk vahyin sâlih rüya şeklinde gelmesi hadis kitaplarında rüya ve tabirin yer almasına vesile olmuştur. Yine Cenâb-ı Hak, Bedir Gazvesi öncesinde Hz. Peygamber’e (sav) düşmanlarının sayısını rüyasında göstermiş,[5] Hudeybiye öncesinde müslümanlarla birlikte Mekke’ye gireceğine ilişkin gördüğü rüya bir yıl sonra gerçekleşmiştir.[6] Hz. Peygamber’den mûcize göstermesini isteyenlere karşı Bedir Gazvesi veya Mekke’nin fethi öncesinde gördüğü rüyalardan söz edilmiştir.

Hadis-i şeriflere bakıldığında rüyanın insan hayatındaki yerine ve önemine defalarca değinilmiştir. Resûl-i Ekrem’e (sav) ilk vahiy sâlih rüya şeklinde gelmiş, altı ay müddetle vahiy bu şekilde devam etmiştir. Bir hadiste yirmi üç yıllık vahiy müddeti içerisindeki bu altı aylık zaman dilimi kastedilerek, “Müminin sâdık rüyası nübüvvetin kırk altıda biridir” buyurulmuştur.[7]

Rüya Tabiri İlmi Elde Edilebilir mi?

İslâm kültüründe rüyaların yorumlanması (tabir) yaygın bir uygulamadır. “Uykuda yaşanan olayların enfüsî (İnsanın iç âlemine ait.) ve âfâkî (Dış dünyaya ait.) yönlerini ayırt edip bir karine (ip ucu) ile onların ötesindeki hakikate geçme” demek olan tabir sembolik bir dilin çözümlenmesidir. Rüya tabiri yapanlara “muabbir”, bu maksatla yazılan kitaplara “tâbirnâme” denilmektedir. Rüya tabir edenin rüyada görülen hayalî şekillerin iç ve dış yönlerini ayırt edip bir karîne ile ötelerindeki hakikate ulaşması, rahmânî olanını şeytânî olanından ayırt edecek maharette olması gerekir. Çünkü bazı insanlara rüyada olaylar “filtrelendirilmiş” olarak, bazılarına da “filtresiz” gösterilir.

Rüya tabircisinin Kur’an’da geçen teşbihleri ve sembolik ifadeleri bilmesi, rüyaları yorumlarken bunlardan yararlanması gerekir. Ayrıca kelimelerin etimolojisini, darbımeselleri, deyimleri iyi bilmelidir.

Her ne kadar rüya tabirinin Allah vergisi olduğunu, dolayısıyla sonradan kazanılamayacağını ileri sürenler varsa da çoğunluk, onun sembollerle ifade edilen şifreleri çözmeye dayanan bir maharet sayıldığı ve bu hususta başarılı olmak isteyenlerin rüyanın cinsi, sınıfı ve tabiatı gibi hususları bilmesi, bunlardan birini diğeriyle telif etmeyi başarması ve yorumlamak istediği rüyanın nerede, nasıl, ne zaman ve kim tarafından görüldüğünü tespit etmesi gerektiğini söylemektedir. (TDV)

Rüya ile amel edilip edilmemesi meselesi için lütfen bakınız;

https://risale.online/soru-cevap/ruya-ile-amel-edilir-mi

 

[1] Buhârî, “Taʿbîr”, 3, 4, 10, 14; Müslim, “Rüʾyâ”, 2; Tirmizî, “Rüʾyâ”, 5.

[2]  Yûsuf 12/6, 21.

[3]  Yûsuf 12/4-6; es-Sâffât 37/102.

[4] Yûsuf 12/6, 36-37, 41-49, 100.

[5]  Enfâl 8/43.

[6] Feth 48/27.

[7] Buhârî, “Taʿbîr”, 5; İbn Mâce, “Taʿbîr”, 1; Tirmizî, “Rüʾyâ”, 2-3.


Yorum Yap

Yorumlar