RİSALE-İ NUR

06.01.2014

7621

Namazda Akıl-Kalp ve Ruhun Rahatı

4.Sözden geçen "Halbuki namazda ruhun ve kalbin ve aklın büyük bir rahatı vardır." Burada ruh , kalb ve akıl nasıl bir rahtlığa ulaşıyor?

06.01.2014 tarihinde cevaplandı.

Cevap

İnsanın yaratılmasının asıl gayesi Allah'a iman etmektir. Üstad Bediüzzaman Hazretleri bunu şu şekilde açıklar:

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ ٭ وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْاِنْسَ اِلَّا لِيَعْبُدُونِ Bu âyet-i uzmânın sırrıyla insanın bu dünyaya gönderilmesinin hikmeti ve gayesi, Hâlik-ı Kâinât’ı tanımak ve ona îmân edip ibâdet etmektir. Ve insanın vazîfe-i fıtratı ve farîza-i zimmeti, ma‘rifetullâh ve îmân-ı billâhtır. Ve iz‘ân ve yakîn ile vücûdunu ve vahdetini tasdîk etmektir. 1

Ey insan! Kat‘iyen bil ki, hilkatin en yüksek gayesi ve fıtratın en yüce neticesi, îmân-ı billâhtır. Ve insaniyetin en âlî mertebesi ve beşeriyetin en büyük makamı, îmân-ı billâh içindeki ma‘rifetullâhtır. Cin ve insin en parlak saadeti ve en tatlı ni‘meti, o ma‘rifetullâh içindeki muhabbetullâhtır. Ve rûh-u beşer için en hâlis sürûr ve kalb-i insan için en sâfî sevinç, o muhabbetullâh içindeki lezzet-i rûhâniyedir. 2

İnsan; aklıyla kâinatı sorgulayan, kalbiyle sonsuzu isteyen, ruhuyla ebediyeti arayan bir varlıktır. Eğer iman-ı billâh olmazsa, bu geniş istidatlar boşa gider; akıl şüphe ve inkârda yorulur, kalp korku ve yalnızlık içinde kalır, ruh ise manasızlıkta sıkılır. Çünkü iman yoksa, insan kendini sahipsiz, kâinatı başıboş, ölümü ise mutlak bir yokluk olarak görür.

İman ise kâinata bir mana, hayata bir gaye, ölüme bir hikmet kazandırır. İman sayesinde insan, kendini başıboş bir varlık değil; Rahîm ve Hakîm bir Rabbin misafiri olarak görür. Bu noktada iman, sadece “inanmak” değil; insanın bütün hayatını kuşatan bir bakış açısı hâline gelir. Bu imanın en kemâlli şekli ma‘rifetullâhtır. Yani insan, Allah’ı sadece isim olarak değil; eserleri, fiilleri ve isimlerinin tecellileriyle tanır. Kâinattaki nizamı gören akıl, kalpte tanımaya dönüşür. İşte bu tanıma arttıkça iman taklidî olmaktan çıkar, tahkikî iman hâline gelir. Böyle bir iman sarsılmaz, çünkü delile ve idrake dayanır. Marifetullahın kalpteki meyvesi muhabbetullâhtır. İnsan, fıtraten güzelliği sever. Sonsuz güzellik, kemâl ve ihsan sahibi olan Allah tanındıkça, kalp O’na yönelir. Böylece sevgi; fanî varlıklara bağlanan kırılgan bir hâl olmaktan çıkar, ebedî ve güvenli bir muhabbete dönüşür. Bu muhabbet, insanı hem korkudan hem aşırı dünya bağlılığından kurtarır. Bu sevginin neticesi ise lezzet-i rûhâniyedir. Bu lezzet, maddî hazlar gibi geçici ve yıpratıcı değildir. Aksine, arttıkça ruhu incelten, kalbi genişleten, insana huzur veren bir sevinçtir. Musibetlerde sabır, nimette şükür, ibadette huşû olarak tezahür eder. İnsan bu lezzetle, dünya şartları ne olursa olsun, başına gelen musibetlere karşı sarsılmadan yaşar.

İnsan Allah'ı tanıdıkça Allah'ın emirlerine karşı bir hassasiyet oluşur. Bizden istediklerini yerine getirmeye daha çok gayret eder. İbadetlerine daha çok sarılır. İbadetlerin de en güzeli Allah'a imandan sonra namazdır. Peygamber Efendimiz bir çok hadisinde bu konuya değinmiştir.

İbni Mes’ud radıyallahu anh şöyle dedi: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e: Hangi ameller daha faziletlidir? diye sordum. “Vaktinde kılınan namaz” buyurdu. Sonra hangisi? dedim. “Ana babaya iyilik etmek” cevabını verdi. Daha sonra hangisidir? diye sordum. “Allah yolunda cihâd etmektir” buyurdular. 3

“Kıyamet gününde kulun hesaba çekileceği ilk ameli onun namazıdır. Eğer namazı düzgün olur- sa, işi iyi gider ve kazançlı çıkar. Namazı düzgün olmazsa, kaybeder ve zararlı çıkar. Şayet farzlarından bir şey noksan çıkarsa, Azîz ve Celîl olan Rabb’i: "Kulumun nâfile namazları var mı, bakınız? der. Farzların eksiği nafilelerle tamamlanır. Sonra diğer amellerinden de bu şekilde hesaba çekilir.” 4

Enes (b. Mâlik) tarafından nakledildiğine göre,Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:

“Bana (dünya nimetlerinden) kadın ve güzel koku sevdirildi. Namaz ise gözümün nuru kılındı.” 5

Bu hadislerden de anlaşılacağı üzere amellerin en üstünü, en faziletlisi namazdır. Kişi namaz kıldığı zaman sadece maddi hareketleri yapmayıp aklı, kalbi ve ruhu da hissedar olur. Nasıl ki, kişi her gün yemek yiyerek, su içerek maddi hayatını devam ettirir. Aynen öylede namaz kılarak manevi hayatına yön verir. Ruhu gıdasını alır. Aklı ve kalbi Allah'a yönelir.

Namaz ibadetlerin en üstünü olduğu gibi ayrıca en güzel duadır. Allah'a tam bir kulluk bilincinde istek ve arzularını arz etmek için adeta çalınan bir kapı gibidir. Üstad Bediüzzaman Hazretleri dua eden kişinin durumunu şu şekilde açıklar:

Dua eden kişi bilir ki, birisi var ki, onun sesini dinler, derdine derman yetiştirir, ona merhamet eder. Onun kudret eli, her şeye yetişir. Bu büyük dünya hânında o yalnız değil. Bir Kerîm zât var, ona bakar, ünsiyet verir. Hem onun hadsiz ihtiyâcâtını yerine getirebilir ve onun hadsiz düşmanlarını def‘ edebilir bir zâtın huzurunda kendini tasavvur ederek, bir ferah, bir inşirâh duyup, dünya kadar ağır bir yükü üzerinden atıp اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ der. 6

Nasıl ki dua eden kişi bilir birisi var onu sesini duyar. Aynı bunun gibi de namaz kılan insan, kâinatta yalnız olmadığını kesin bir şuurla idrak eder. Çünkü bilir ki; kendisini gören, sesini işiten, duasını dinleyen ve sıkıntılarına çare yetiştiren merhametli bir Zât vardır. Bu idrak, insanın iç dünyasındaki en temel korkulardan biri olan sahipsizlik ve yalnızlık hissini ortadan kaldırır. Kişi, derdini anlatabileceği ve yardım isteyebileceği gerçek bir merci bulmuştur.

Ayrıca namaz kılan kimse, bu Zât’ın kudretinin sınırsız olduğunu bilir. Yani karşılaştığı problemler ne kadar büyük olursa olsun, Allah’ın kudreti karşısında küçük ve önemsiz kalır. Bu düşünce, insanın aczini bir zayıflık olmaktan çıkarıp güçlü bir teslimiyete dönüştürür. Çünkü insan, kendi gücünün yetmediği yerde her şeye gücü yeten bir Rabbe dayanır.

Bununla birlikte kişi, dünya gibi geniş ve karmaşık bir âlemde başıboş olmadığını anlar. Aksine, kerem sahibi, şefkatli bir Rabbin gözetimi altındadır. Bu yakınlık, insana ünsiyet, yani dostluk ve içten bir yakınlık hissi verir. Kalp, korku yerine güvenle dolar.

Namaz kılan insan şunu da idrak eder: Kendisi sonsuz ihtiyaçlara sahip, zayıf bir varlıktır; buna karşılık Allah, hem bu sınırsız ihtiyaçları karşılayabilecek hem de insana zarar verebilecek sayısız düşmanı ve musibeti defedebilecek mutlak kudret sahibidir. Bu hakikati Allah’ın huzurunda bilinçli bir şekilde tasavvur etmek, insanın omuzlarındaki ağır yükleri kaldırır. Gelecek endişesi, geçim korkusu, ölüm vehmi ve dünya kaygıları birer birer hafifler.

İşte bu ruh hâli içinde insan, iç dünyasında büyük bir ferahlık ve genişleme hisseder. Adeta dünya kadar ağır bir yükü sırtından atmış gibi rahatlar. Bu derin huzurun neticesi olarak da kalpten ve bilinçle: Elhamdülillâhi Rabbil âlemîn der. Yani: Beni sahipsiz bırakmayan, beni terbiye eden, bütün âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun.

Bütün bunlara göre denilebilir ki; namazda akıl, kalb ve ruh ayrı ayrı fakat birbiriyle irtibatlı bir rahatlığa ulaşır. Akıl, kâinatın sahipsiz ve başıboş olmadığına, her şeyin hikmetli bir Rabbin idaresinde bulunduğuna kanaat getirerek şüphe, korku ve gelecek endişesinden kurtulur. Kalp, kendisini gören, işiten, merhamet eden ve koruyan bir Zâtın huzurunda bulunduğunu idrak ederek yalnızlık, korku ve terk edilmişlik hissinden kurtulur; güven ve ünsiyet bulur. Ruh ise, ebediyet arzusuna cevap veren hakikî bir dayanağa kavuşur; manasızlık, boşluk ve fanilik sıkıntısından kurtularak lezzet-i rûhâniyeye erişir. İşte bu sebeple Üstad Bediüzzaman Hazretleri, namazda ruhun ve kalbin ve aklın büyük bir rahatı vardır hükmünü ifade eder.

Kaynakçalar
  1. Bediüzzaman Said Nursi, Şua’lar, Hayrat Neşriyat, Isparta 2016, s. 95

  2. Bediüzzaman Said Nursi, Asa-yı Musa, Hayrat Neşriyat, Isparta 2016, s. 200

  3. Buhârî, Mevâkît 5

  4. Tirmizî, Mevâkît 188

  5. Nesâî, Işratün-nisâ, 1

  6. Bediüzzaman Said Nursi, Mektubat, Hayrat Neşriyat, Isparta 2016, s. 131


Paylaş

Facebook'ta paylaş

Whatsapp'da paylaş

Hesaplarımıza abone olun sorularımızdan ilk siz haberdar olun

Yorumlar (0)

Yorumunuz

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız