"Güya insan, o ârızalarla, ayrı ayrı binler kalemi tazammun eden müteharrik bir kalem olur. Sahîfe-i hayatında veyahud levh-i misâlîde mukadderât-ı hayatını yazar"
Burada geçen levh-i misalî ne demektir? Burayı detaylı bir şekilde izah eder misiniz?
Hutbe-i Şamiye eseri Risale-i Nur'da hangi eserde ve kaçıncı sayfada geçmektedir? Kısaca hangi dönemde ve ne için yazıldığını bahseder misiniz? İçerigi hakkında bilgi verebilir misiniz?
"Belki Şems-i Tebrizî gibi bir kısım âşıkların nazarında bütün kâinatta bulunan umum incizablar, cezbeler, cazibeler, cazibedar hakikatlar; ezelî ve ebedî bir hakikat-i cazibedara işaretlerdir." Şems-i Tebrizî ismi külliyatta tek bu yerde geçiyor bu ifade ile. Tebrizi meşhur bir zat. Lâkin buradaki ifadeyi tam anlayamadım. Yani Tebrizi, kâinatta bulunan umum incizablar, cezbeler, cazibeler, cazibe
Ahir zamanda faiz yemeyen kalmaz. Yemese de tozundan bulaşır, manasındaki hadisin orjjinal halini ve manasını izah eder misiniz?
Osmanlıca Asay-ı Musa Mecmuası sayfa 250'de İktisad Risalesi'nde geçen; "Alışverişin esası ve ruhu olan emniyetin ve sadakatin muhafazasından gelen bir halet" cümlesini izah eder misiniz? Bu nasıl oluyor? Yani burada bahsedilen emniyet ve sadakat pazarlık yapmak ile nasıl sağlanmış oluyor?
Uhuvver Risalesinde geçen, "Hakikat nazarında zulümdür" ifadesini nasıl anlamalıyız? Burada geçen hakikatten maksat nedir?
2. Lem'a'nın Hâtime kısmında geçen insanın "şükür fabrikası" olmasını ve "binler kalemi tazammun eden müteharrik bir kalem" olmasını nasıl anlamalıyız? İzah edebilir misiniz?
Ben birisi ile karşılaştım, düşünce akışı farklı bir insan. Allah'ın varlığına inanmıyor, farklı pencerelerden bakıp önyargılı davranıyor. "evrenselim diyip tüm evrenin sadece Hz Muhammed (s.a.v.) için var olduğunu söylemez", "Bir tanrı olsa sadece arap kültürüne uygun laflar sarf etmez", "Allah yok (haşa) ve olması için bir sebep de yok" gibi düşünen bir insana nasıl bir cevap verilir?
Bediüzzaman Hazretleri şehit olan Ubeyd isimli talebesi için şu cümleyi kuruyor: "O beni ölmüş biliyormuş; benim için çok ağladığını söyledi." Başka bir yerde de; "Onlar kendilerini ölmüş bilmiyorlar, yalnız kendilerini daha iyi bir âleme gittiklerini biliyorlar, kemal-i saadetle müteleziz oluyorlar, ölümdeki firak acısını his etmiyorlar" diyor. Bu iki ifadeyi nasıl anlmalıyız? Birinde telezzüz e
Lemeat Risalesinde geçen; "Ruh vücûd-u hâricî giydirilmiş bir kanundur" başlıklı kısmı cümle cümle izah edebilir misiniz? Ruh nasıl kanun oluyor?