Sorular

5.761

Kanunların Yalnız İlmî Vücutlarının Bulunması

Tabiat Risalesinin Üçüncü Muhalinde geçen, ''O Sultân-ı Ezelî'nin hikmetinden gelen nizâmât-ı kâinâtın MA'NEVÎ KANUNLARINI birer MADDÎ MADDE tasavvur ederek ve saltanat-ı rubûbiyetin KAVÂNÎN-İ İ'TİBÂRİYESİNİ ve o Ma'bûd-u Ezelî'nin şerîat-ı fıtriye-i kübrâsının MANEVÎ ve yalnız VÜCÛD-U İLMÎSİ bulunan ahkâmlarını ve düstûrlarını birer MEVCÛD-U HÂRİCÎ ve maddî bir madde tahayyül ederek kudret-i İlâhiyenin yerine, o İLİM ve KELÂMDAN gelen ve yalnız vücûd-u ilmîsi bulunan o kanunları ...” cümlesindeki büyük harfle yazılı ibareler ne anlama geliyor? Somut örnekler vererek açıklar mısınız?

13.455

Kötü Alimler (Ulema-i Su) ve Dine Verdikleri Zararlar

"Şüphesiz ahirzamanın azgınları o âlimlerdir ki ağızlarını tatlandırdılar. Sonra hevalarına tabi olmaya yöneldiler. İlmi sevap isteyerek okumadılar. Ancak dünyada kolaylık için okudular. Onları mal ile genişlemiş ve karınlarını haram ile doldurmuş görürsün. Bu yüzden (onlar yüzünden) insanları zillette bulursun. Zira alimin kayması bin kaymaya bedeldir. Alimin musibeti ilmiyle amel etmediği zamandır." Ercüze kasidesinde böylesine dehşetli bir bölüm var. Fakat osmanlıca Sikke-i Tasdik-i Gaybi de, "O bidalar ve acemi ve ecnebi hurufunun intişarı zamanı olan o ahir zamanın fena ademleri, bir kısım ulemayı suu dur ki" diye tabir geçiyor. Acaba burada bahsedilen kötü âlimler kimlerdir? Ulema-i su hakkında bilgi veriri misiniz?

22.952

Akrebiyet ve Kurbiyet Kavramlarının Tanımı

KurbiyetSözlükte “yakınlık” anlamına gelen kurb kelimesi, tasavvuf terimi olarak genellikle karşıtı olan bu'd (uzaklık) ile birlikte kullanılır. Yakınlık ve uzaklık zaman, mekân, mesafe, makam ve mensubiyet açısından düşünülebilir. Kur'an'da müşriklerin Mescid-i Harâm'a yaklaştırılmaması anlatılırken mekân,1 insanların hesap verecekleri günün yaklaşmakta olduğundan bahsedilirken zaman2 itibariyle yakınlık kastedilmiş, miras hukukundan söz eden âyetlerde geçen “yakınlar” ifadesiyle3 nesep yakınlığı anlatılmıştır. Ancak gerek Kur'an'da gerekse hadislerde kurb ve bu'd kelimeleri daha ziyade mânevî yakınlığı ve uzaklığı ifade etmektedir.4 AkrebiyetKelime olarak “en yakın, daha yakın” mânasına gelen akreb, vakıfta, vakıf (hayır kurumu) yapan kimseye nesep ve akrabalık bakımından en yakın kimse için kullanılır.5 Bediüzzaman Hazretleri bu konu hakkında şöyle der:Sahâbelerin kurbiyet-i İlâhiye noktasındaki makamlarına velâyet ayağıyla yetişilmez. Çünkü Cenâb-ı Hakk bize akrebdir ve her şeyden daha ziyâde yakındır. Biz ise ondan nihâyetsiz uzağız. Onun kurbiyetini kazanmak, iki sûretle olur. Birisi, akrebiyetin inkişâfıyladır ki, nübüvvetteki kurbiyet ona bakar. Ve nübüvvet verâseti ve sohbeti cihetiyle Sahâbeler o sırra mazhardırlar. İkinci sûret, bu'diyetimiz noktasında kat'-ı merâtib edip, bir derece kurbiyete müşerref olmaktır ki, ekser seyr-i sülûk-u velâyet ona göre, seyr-i enfüsîve seyr-i âfâkîbu sûretle cereyân ediyor. 6 Yani; Cenab-ı Hakk'ın yakınlığını kazanmak iki yolla olur. Birincisi akrabiyet yoludur; yani Allah'ın bizzat kula yakınlaşmasıdır. Peygamberlik makamındaki yakınlık ile Peygamberimizden (sav) aldıkları sohbet sayesinde sahâbenin Cenâb-ı Hakk'a yakınlığı bu yola örnektir. İkincisi kurbiyet ile yani kulun Cenab-ı Hakk'a yakınlaşması ile olacağını örnek olarak da bizlerin şahsi olarak yaptığı ibadetlerin ve tasavvuftaki velayet mertebelerinin yakınlığı bu yola örnektir. Yine bu konuyla ilgili Mektubat eserinde şöyle buyuruyor:Nübüvvet ve verâset-i nübüvvetteki velâyet, sırr-ı akrebiyetin inkişâfına bakar. Velâyet-i sâire ise, ekseri kurbiyet esası üzerine gider. Birçok merâtibde seyr-ü sülûke mecbûr olur.7 Peygamberimiz (sav) ile O'ndan aldıkları feyiz ve sohbet sayesinde sahâbenin velâyeti, “velâyet-i kübrâ”dır; bu da akrabiyete, yani Allah'ın kula doğrudan yakınlığına bakar. Diğer velîlik makamları ise kulun Allah'a yakınlaşması mânâsındaki kurbiyete dayanır. Bu sebeple o makama erişebilmek için uzun mânevî mesafeler kat etmek ve pek çok yoldan geçmek gerekir.Özetle; Kurbiyet ve Akrabiyet kelimelerinin her ikisi de “yakınlık” manasına gelir. Ancak kurbiyet, kulun Allah'a yakınlığı iken akrabiyet ise Allah'ın kula yakınlığıdır. Akrabiyete, tüm Peygamberler (sav) ve sahâbe efendilerimiz örnek gösterilebilir. Kurbiyete ise ibadetler ve tasavvuf yoluyla elde edilen yakınlık örnek verilebilir.KaynakçalarTevbe 9/28Enbiyâ 21/1Nisâ 4/7https://islamansiklopedisi.org.tr/kurbhttps://islamansiklopedisi.org.tr/akrebBediüzzaman Said Nursi, Sözler, Hayrat Neşriyat, 2016, s.166Bediüzzaman Said Nursi, Mektubat, Hayrat Neşriyat, 2016, s.40

149

Kusmak Orucu Bozar mı?

Miktarı ne olursa olsun kendiliğinden gelen kusuntu orucu bozmaz. Aynı şekilde mideden ansızın ağza yükselip tekrar mideye dönen şeyler de oruca zarar vermez. Kişinin kendi isteği ile ağız dolusu kusması hâlinde ise oruç bozulur. Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:Oruçlu kimse kendisine hâkim olamayarak kusarsa ona kaza gerekmez. Her kim de kendi isteği ile kusarsa orucunu kaza etsin.1Bununla birlikte, kustuğu için orucu bozuldu zannıyla yemeye içmeye devam eden kimsenin orucu bozulur. Böyle bir kimseye keffâret değil, gününe gün kaza gerekir. 2Ayrıca BakınızOrucu Bozan ve Bozmayan ŞeylerOruçta Keffaret/Ceza Gerektiren DurumlaOrucu Bozup Kaza Gerektiren ama -Ceza Gerektirmeyen- DurumlarEzan Okunurken Yemek Orucu Bozar mıKan Vermek Orucu Bozar mı?KaynakçalarEbû Dâvûd, Savm, 32 [2380]; Tirmizî, Savm, 25 [720]Heyet, el-Fetâva'l-Hindiyye, Dâru'l-Kütübi'l-İlmiyye, Beyrut 2000, c. I, s. 226

1.030

Astım İlacı Orucu Bozar mı?

Astım hastalarının rahat nefes alabilmek için kullandıkları sprey orucu bozmaz. Bu hususla alakalı Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı'nın görüşü şu şekildedir:''Nefes açıcı sprey kullanmak zorunda kalan astım hastası oruç tutmayabilir. Daha sonra iyileşince tutamadığı günleri kaza eder. İyileşme ümidi kalmamışsa, o takdirde tutamadığı günler sayısınca fidye verir. Bir fidye, Ramazan'da bir kişi için verilen bir fitre miktarıdır.Ancak, nefes darlığı dışında oruç tutmaya engel başka sağlık problemi bulunmayan astım hastaları, soluk almayı rahatlatacak özel spreyi ağızlarına püskürterek oruç tutabilirler. Ağza püskürtülen bu ilaçlar orucu bozmaz. Çünkü bu spreyden bir kullanımda 1/20 ml. gibi çok az bir miktar ağza sıkılmaktadır. Bunun da önemli bir kısmı ağız ve nefes boruları cidarları tarafından emilip yok olmaktadır. Bundan geriye kalan miktarın tükürükle mideye ulaştığı konusunda ise, kesin bir bilgi yoktur.Abdest alırken ağızda kalan su ile kıyaslandığında, bu miktarın çok az olduğu görülmektedir. Oruçlunun, abdest alırken ağzına aldığı sudan kalan miktarın mideye ulaşması hâlinde orucun bozulmayacağı konusunda hadis-i şerifler vardır.1 Bu konuda icma oluşmuştur.Ayrıca, misvaktan bazı kırıntıların ve kimyevi maddelerin mideye ulaşması kaçınılmazdır. Hâl böyle iken Hz. Peygamberin (s.a.s.) oruçlu olarak misvak kullandığı, sahih hadis kaynaklarında yer almaktadır.2 Diğer taraftan, “kesin olarak bilinen, şüphe ile bozulmaz.” kaidesi gereğince, mideye bir şeyin ulaşıp ulaşmadığı konusundaki şüphe ile de oruç bozulmaz. Bu itibarla astımlı hastaların, rahat nefes almalarını sağlamak amacıyla ağza püskürtülen oksijenli ilaç, orucu bozmaz '3Ayrıca BakınızOrucu Bozan ve Bozmayan ŞeylerOruçta Keffaret/Ceza Gerektiren DurumlarOrucu Bozup Kaza Gerektiren ama -Ceza Gerektirmeyen- DurumlarEzan Okunurken Yemek Orucu Bozar mıKan Vermek Orucu Bozar mı?Oruç Tutmanın Yasak Ve Sevap Olduğu GünlerKaynakçalarDârimî, es-Sünen, Savm, 16Buhârî, Savm, 27; Tirmizî, Savm, 29Heyet, Fetvalar, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara 2018, s. 282