Soru

Bediüzzaman Hazretlerinin Kurtulduğu Üç Çeşit Ölüm

Kastamonu Lahikası 34. Mektub'da geçen şu cümleyi izah eder misiniz?  "Üçüncüsü: Bu âyet, cifir ve ebced hesabıyla, her tarafta Saîd’e hücum eden üç çeşit mevtin temas zamanını ve tarihini aynen gösterip tevâfuk eder."

 

Tarih: 24.03.2025 14:36:37

Cevap

Üçüncüsü: Bu âyet[1], cifir ve ebced hesabıyla, her tarafta Saîd’e hücum eden üç çeşit mevtin temas zamanını ve tarihini aynen gösterip tevâfuk eder. Demek, âyetteki مَيْتًا kelimesinin efradından medâr-ı nazar bir ferdi ve cifirce onun ismi مَيْتًا adedine tam tevâfukla hususî işarete mazhar bir mâsadak Saîdü’n-Nûrsî’dir.[2]

Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri bahsi geçen ayetin ebced, cifir hesabını ve üç mevti (ölümü) kendisi şöyle izah etmektedir:

اَوَمَنْ كَانَ مَيْتًا فَاَحْيَيْنَاهُ وَجَعَلْنَا لَهُ نُورًا deki iki tenvîn (ن) durlar. Bunun da ebced, cifir hesabı Bin üç yüz otuz dört (m. 1916) eder ki, -Arabî tarihle o aynı zamanda- Said,

Birinci olarak: Umûmî harbde (Birinci Dünya Savaşında) maddî ve dehşetli bir mevtten (ölümden) hârika bir tarzda kurtulması;

İkincisi: Felsefe ve gafletten gelen ma‘nevî ve şiddetli bir ölümden necât bulması;

Üçüncüsü: Kur’ân’ın âb-ı hayatıyla taze bir hayata girmesi tarihidir.[3]

Bediüzzaman Hazretlerinin ifadelerini kısaca izah edecek olursak; ayetin ebced, cifir hesabından ortaya çıkan tarih ile, kendine isabet eden mevtlerden kurtuluş tarihinin aynı zamana tevafuk ederek denk geldiğini ifade ediyor.

Birincisi; Maddî Kurtuluş: 1916 yılı, Bediüzzaman’ın I. Dünya Savaşı’nda Ruslara karşı savaştığı ve esir düştüğü dönemdir. Bu süreçte pek çok defa ölümle burun buruna gelmesine rağmen hayatta kalmasını “maddî ölümden kurtuluş” olarak görüyor. Mesela, Pasinler cephesinde bulundukları yerin çok yakınlarına top güllesi düştüğü halde Allah'ın koruması ile, Bitlis muhasarası esnasında vücuduna üç kurşun isabet ettiği halde ‘‘bu gevurun gülleri bizi öldürmeyecek’’ diyerek siperinden dışarı çıkması, yine Bitlisin savunması esnasında yaralı şekilde, ayağı kırılıp, üç gün dere içinde saklanıp, Ermeni çetelere yakalanmaması[4] gibi hadiseler maddi ölümden kurtuluş olarak değerlendirilebilir.

İkincisi; Manevî Diriliş: Bediüzzaman hazretleri hayatının eski Said diye adlandırdığı döneminde felsefe ve ona bağlı ilimler ile çok meşgul olduğu için, felsefi ilimlere meyil ve muhabbetin ise kalp ve ruh hastalığını artırdığını,[5] bu tarihlerde felsefenin maneviyatına, kalp ve ruhuna verdiği zararlarından necat ve kurtulması zamanıdır.

Üçüncüsü; Kur’ân’la Yeniden Doğuş: Bediüzzaman Hazretlerinin manevi mücahedeye başladığı yıllar olup, Risale-i Nur gibi eserlerini telif etmeye başlaması ki -İşarat-ül İcaz eseri bu yıllarda telif edilmiştir - onun eski hayatının mevti ve yeni bir hayatın başlangıcı olarak kabul etmektedir.


[1] En’am, 6/122

[2] Bediüzzaman, Kastamonu Lahikası, Hayrat Neşriyat, 2021, s. 86

[3] Bediüzzaman, Sikke-i Tasdik-i Gaybi, Hayrat Neşriyat, 2009, s. 66

[4] Bediüzzaman Said Nursi ve Hayrul Halefi Ahmed Hüsrev Altınbaşak, s. 154

[5] Bediüzzaman, Mesnev-i Nuriye, Hayrat Neşriyat, 2015, s. 63


Yorum Yap

Yorumlar