Soru

Kadınlarda İmamlık Meselesi

Kadınlar aralarında imam olabilirler mi? Eğer imam olabiliyorlar ise nasıl yapacak? 

Tarih: 1.08.2012 18:17:40
Okunma: 27242

Cevap

KADINLARIN İMAM OLMASI

Darâkutnî'nin Amr b. Şeybe'den rivayetle:

"Resûlullah (asm) Ümmü Veraka'ya hem ezan okuması, hem de ikâmet etmesi için özel olarak bir müezzin tâyin etmişti. Ümm-ü Veraka da kadınlara imamlık yapardı."

Kadının kadınlara imamlık yapması konusunda imamlar arasında ihti­lâf vardır. Bu mevzudaki görüşleri kısaca şu şekilde özetleyebiliriz:

1. Şafiî imamları, Hanbelîler ve bir rivayete göre İmam Mâlik, yukarı­da geçen hadis-i şeriflere dayanarak kadının kadınlara imamlık etmesinin caiz olduğunu söylemişlerdir.

Ayrıca yine Darâkutnî'nin Râytatu'l-Hanefiyye'den rivayet ettiği şu, "Hz. Âişe validemiz farz namazlarda aramıza dururdu" hadis-i şerifini delil getirirler.

İbn Münzir, Hz. Âişe, Seleme, Atâ, Sevrî, Evzâî, İshâk ve Ebû Sevr Hazretlerinin de kadınların kadınlara imam olabileceği görüşünde oldukları­nı rivayet etmektedir.

2. Hasan el-Basrî, Süleyman b. Yesâr, Maliki imamları ise, kadının ka­dınlara imamlık etmesinin kesinlikle caiz olmadığı görüşündedirler. Bu mev­zuda farzlar ile nafileler arasında bir fark görmezler. Bir rivayete göre İmam Mâlik de bu görüştedir.

3.  Hanefi ulemâsına göre ise, kadın'ın kadınlara imamlık etmesi caiz­dir. Fakat mekruhtur.

Bu mevzuda İmam Kâsânî, Bedâyi' isimli eserinde şöyle demektedir: "Hanefî imamlarınca kadının kadınlara imamlık etmesi caizdir. Ancak imam­lık ederken kadınların önüne geçmeyip, ortalarında bulunması gerekir. Ni­tekim Hz. Âişe'den (ra) gelen bir rivayete göre,

O, kadınlara ikindi namazını kıldırmış fakat namaz esnasında onların ortalarına durmuştur. Ümmü Seleme (ra) da öyle yapmıştı. Çünkü bu hal, onların daima tesettürü esas almalarını gerekli gören hükümlere daha uygundur. Ancak bize göre, kadının imametinde kerahet vardır. Şâfiîlerde ise, kadınların cemaatle namaz kılmaları müstehabdır. Kadınların imamlık yapmalarının caiz olduğunu ifâde eden hadis-i şerifler varsa da bunlar nesh edilmiştir."

İbn Hümâm ise bu mevzu üzerinde uzun uzudıya durarak şöyle der: "Bu mevzuda nesh kesin değildir. Bu mevzuda neshin varlığı kabul edilse bile, nesh kadının imamlığının sünnet olması ile ilgili olduğundan kadının imamlık yapmasının hükmü tahrimen mekruh değil, tenzihen mekruh olur. Yine Hanefi mezhebinden Aliyyü'l-Kaari ise Nukâye şerhi'nde şunları söy­lemektedir: "Her ne kadar Şerhü'l-Mecma'da, Hz. Âişe ve Ümm-ü Seîeme'nin imamlık yaptıkları ve bunun İslâmın ilk devirlerinde müstehab olduğu fakat sonraları bu müstehaplığın neshedildiği söyleniyorsa da, ben derim ki; mek­ruh olan kadının dışarı çıkmasıdır. Ama örtünerek evinde imamlık yapma­sında herhangi bir sakınca yoktur." (Sahih-i Müslim Şerhi)

Kadının kadına imamlığı kerahetle caizdir. Eğer kadınlar kendi aralarında cemaatle namaz kılacak olurlarsa, İmam olacak kadın aralarında durur, onların önüne geçmez. Bu öne geçme de mekruhtur. (Büyük İslam İlmihali, Ömer Nasuhi Bilmen)

Kadın imam olduğu zaman cemaatin içinde saf tutup normal cemaatle kılınan namazlar gibi namazı kıldırır.

 

Kadınların imamlığı ile ilgili Vehbe Zühayli'nin Fetava-yı Hindiye eserindeki yeri ise şöyledir:

Kadının yahut hünsaların ne farz ne de nafile namazlarda erkeklere imam olması sahih değildir. Eğer cemaat kadınlardan oluşursa, cumhura göre, imamlarının erkek olması şart değildir, kadının kadına imamlık yapması sahihtir. Bunun dayandığı delil Hz. Aişe, Ümmü Seleme ve Ata’dan rivayet edilen şu sözdür: “ Kadın kadına imamlık edebilir.”  Darekutni’nin Ümmü Varaka’dan rivayet ettiğine göre: “ Hz. Peygamber(as) Ümmü Varaka’nın, evindeki kadınlara imamlık etmesine izin verdi.”

Şafiilere göre, kadınların cemaatle namaz kılmaları mekruh değildir, belki müstehabtır. Bu durumda imam olan kadın cemaatin ortasında durur.(2)

İmam Ahmed b.Hanbel’den bu hususta iki rivayet nakledilmiştir: (3) Bir rivayete göre kadınların da cemaat olması müstehaptır. Bir rivayete göre ise müstehap değildir.

Hanefilere göre(1) Teravih namazı da olsa erkekler olmaksızın, kadınların yalnız başına cemaatle namaz kılmaları mekruhtur. Kadınların cenaze namazı kılmaları ise mekruh değildir. Çünkü cenaze namazı tekrarlanmayan bir farzdır. Eğer kadınlar cenaze namazı kılarlarsa imam, çıplakların namazında olduğu gibi, ortalarında durur. Kadınların tek başlarına cemaatle namaz kılmalarının mekruh olmasının delili, Hz. Peygamber(as)’den rivayet edilen şu hadis-i şeriftir: “ Kadının namazını evinde kılması dışarıda kılmasından daha faziletlidir. İç odasında kılması da evin diğer kısımlarında kılmasından daha faziletlidir.(2) ( İç odası, büyük bir odadan girilerek geçilen, genellikle ayrı bir kapısı olmayan, mücevherat gibi evin kıymetli eşyasının da muhafaza edildiği küçük odadır.)

Zira böyle bir halde iki mahzur ortaya çıkacaktır: Ya imam olan kadın safın ortasında duracaktır, bu ise mekruhtur yahut da öne geçecektir, bu kadınlar hakkında mekruhtur. Neticede kadınlar çıplak halde namaz kılma durumunda kalanlara benzerler. O durumdaki kadınlar için de cemaat asla meşru değildir. Bu sebeple kadınlar içinde ezan okumak da meşru kılınmış değildir. Çünkü ezan cemaate çağırmaktır. Eğer kadınların cemaatle namaz kılmaları mekruh olmasaydı ezan okumaları da meşru olurdu.

Yine Hanifilere göre gece vakti kadınların cemaatle namaza katılmaları mekruh olmakla birlikte, fitneden emin olunursa, gündüzün cemaatle namaza gitmeleri caizdir. Daha önce de açıkladığımız üzere, Hanifi mezhebinde fetva buna göre verilmiştir. Yine bir erkeğin, kendisinden başka bir erkeğin yahut kız kardeşi veya zevcesi gibi bir mahreminin bulunmadığı bir evde kadınlara imamlık etmesi de mekruhtur. Eğer bir kadın cemaati içinde anılanlardan biri bulunursa yahut erkek kadınlara mescit de namaz kıldırırsa o takdirde böyle bir cemaat mekruh değildir. Bu görüş Hanbelîlerin görüşüne uygundur. Çünkü Hz. Peygamber(as) “ Erkeklerin yabancı kadınlarla baş başa kalmasını yasaklamıştır."

 

(1)   El – Mecmu’,  IV, 96

(2)   El – Muğni, I, 202; Keşşafu’l – Kına’, I,564

(3)   Tebyinu’l – Hakaik, I, 13; ed – Dürrü’l – Muhtar, I,528 vd.; el – Lüab, I, 82.

(4)  Bu hadisi Ebu Davud İbni Mes’ud’dan tahric etmiştir. Ahmed ve Taberani Ümmü Hümeyd es – Saıdiyye’den benzer bir hadisi tahric etmişlerdir. Neylü’l – Evtar, III, 32.


Yorum Yap

Yorumlar