Değerli olmak için insanlara mesafeli davranmak gerektiği söylenir. Özellikle eşimin ailesine ağırdan almam daha mı değerli yapar beni? Ama bu tavır günah olmaz mı?
Değerli olmak için sadece Allah rızasını esas maksat yapmak gereklidir. Sırf insanlar benim kıymetimi bilsinler, bana daha çok değer versinler gibi düşüncelerle insanın kendisini ağırdan satması doğru bir davranış değildir. Her ne kadar toplum içinde “kendini ağırdan satmak”, “kaçan kovalanır” gibi enaniyeti ve kibri okşayan ve besleyen deyimler kullanılmaktaysa da bunlar İslam ahlakı ile uyuşmazlar. Çünkü müminde tevazu esastır. Siz eşinizin ailesine ağırdan, yavaştan veya hızlıdan davranmayın. Allah (c.c)yaşlılara, büyüklere nasıl davranmanızı emrediyorsa öyle davranın. Gerçek değer Allah katında değerli olmak değil midir? İsterse diğer insanlar sizi değerli görmesinler ne ehemmyiyeti var ki. Eğer siz onlara islamın emrettiği şekilde riyakarlık yapmadan, gerçek bir şefkat, muhabbet, hürmet ve tevazu ile yaklaşırsanız sizin bu samimi davranışılarınızdan en başta Allah razı olur. Siz içten ve samimi olarak onlara hürmet ve saygıda kusur etmezseniz inşallah onlar da gerçekten size muhabbet duyarlar. Fakat onlar ne kadar da sizin bu yaptıklarınızı karşılıksız bıraksa da siz ecrinizi ve sevabınızı Allah’tan bekleyiniz ve “Buna karşılık sizden bir ücret de istemiyorum! Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbine âiddir”(Şuara Suresi/227) deyiniz. Müminin muhabbeti satılık değildir, karşılıksız verilir. Gerçek muhabbet karşı taraftan herhangi bir şey beklemeden verilmelidir. Gerçek müslüman kendisine kötülükler yapıldığında da yine iyilik yapabilendir. Bu yüzden sizin imtihanınız onların imtihanı size nasıl davrandıkları değil sizin imtihanınız ise onlara nasıl karşılık verdiğinizdir.
Her davranış ve tutum yerli yerinde olursa güzeldir. Yani neyi ne zaman, nerede, nasıl hangi kıvamda yaptığımız çok büyük bir önem arzetmektedir. Bunun için her davranışımızı İslami kaidelere göre düzenleyebilirsek insanları memnun etme ihtimalimiz de artacaktır. Fakat asıl gayenin yine Allah'ı razı etmek olduğunu unutmamak şartıyla.
Kendimizi ağırdan satıp güya değerli gözükmek adına “müminin tebessümü sadakadır” hadisini unutacak mıyız? Sırf “kaçan kovalanır” diye onlara yardımı terk edip ihtiyaçlarını görmeyip Allah’ın rızasını elde ettirecek “Kim bana yürüyerek gelirse ben ona koşarak giderim” hadisinden de kaçacak mıyız?
Size amellerimizde bir ölçü olacak şu paragrafı okumanızı için tavsiye ediyoruz. “Amelinizde rızâ-yı İlâhî olmalı. Eğer o râzı olsa, bütün dünya küsse, ehemmiyeti yok. Eğer o kabûl etse, bütün halk reddetse, te’sîri yok. O râzı olduktan ve kabûl ettikten sonra, isterse ve hikmeti iktizâ ederse, sizler istemek talebinde olmadığınız halde, halklara da kabûl ettirir, onları da râzı eder.”