Sekizinci Lema’da geçen şu cümleleri izah eder misiniz?
Hazret-i Gavs, o derece yüksek bir mertebeye mâlik ve o derece hârika bir kerâmete mazhardır ki, kâfirlerin bir kısmı demişler: “Biz İslâmiyet’i kabûl edemiyoruz. Fakat Abdülkādir-i Geylânî’yi de inkâr edemiyoruz.” Hem evliyâyı inkâr eden Vahhâbînin müfrit kısmı dahi Hazret-i Şeyh’i inkâr edemiyorlar. Evliyâ, onun derece-i celâletine yetişmediği, bütün ehl-i tarîkatçe teslîm edilmiştir.
Abdulkadir Geylani Hazretleri, Gavsiyet, Kutbiyet ve Ferdiyet makamlarını kendinde toplayarak öyle yüksek manevi mertebelere çıkmıştır ki, Allah’ın izniyle ölüleri diriltecek ve asırlar sonrasında meydana gelecek hadiselerden haber verecek derecede harika kerametler göstermiştir. Bu haliyle Allah’ın en seçkin kullarından birisi olan Şeyh Geylani Hazretleri hakkında kâfirlerin bir kısmı şöyle demek zorunda kalmışlardır: “Biz İslâmiyet’i kabûl edemiyoruz. Fakat Abdülkādir-i Geylânî’yi de inkâr edemiyoruz.”
Şeyh Geylani (ks), öyle yüksek bir makama sahipti ki, evliyaları ve gösterdikleri kerametleri kabul etmeyip inkâr eden Vahhâbilerin[1] aşırıya kaçan kısmı dahi Gavs-ı Azam Hazretlerini ve kerametlerini inkâr edememiş, kabul etmek zorunda kalmışlardır. Bütün tarikat ehli mübarek zatlar dahi hiçbir evliyanın Şeyh Geylani Hazretlerinin görkemli, heybetli ve yüce makamına yetişemediğini ve yetişemeyeceğini ifade ederek Abdulkadir Geylani Hazretlerinin hakkını teslim etmişlerdir.
İşte böyle güneş gibi bir mu‘cize-i Muhammediye Aleyhissalâtü Vesselâm ve yüksek ve sönmez bir bârika-i İslâmiyet olan bir zât-ı nûrânînin gayb-âşinâ nazarıyla asrımızı görüp, böyle bir kerâmet izhârıyla teselli verip teşcî‘ etmesi, şânındandır.[2]
Abdulkadir Geylani Hazretleri, Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (sav) mübarek neslinden gelmiş büyük bir evliyadır. Her daim davası ve mücadelesi, Kur’ân’ın hakikatlerini tebliğ edip anlatmak olmuştur. Bu noktada pek çok kerametler de göstermiştir. Elbette hem mübarek şahsı ve güzel ahlakı hem de gösterdiği harika kerametleri, aynı zamanda Hz. Peygamberin (sav) bir mucizesidir. Zira Şeyh Geylani Hazretleri, Sevgili Peygamberimizden (sav) aldığı manevi feyiz ve ilimle evliyaların sultanı makamına çıkmış ve gösterdiği pek çok harika kerametlerle İslâm davasını ispat etmiştir. Bu haliyle Şeyh Geylani Hazretleri, tevhit davasını ispat etmede Sevgili Peygamberimizin (sav) güneş gibi bir mucizesidir.
Hem Hazret-i Gavs, gerek yaşadığı dönemdeki insanlar için gerekse kendisinden sonra gelen nesiller için İslâm’ın ve Kur’ân’ın parlak bir ışığı, kuvvetli bir delili olmuştur. Elbette böylesine nuranî bir zatın Allah’ın izniyle gaybı ve istikbali gören gözüyle bu asrı ve bu asırdaki Kur’ân hizmetini görmesi ve haber vermesi, kerametiyle bu davaya sahip çıkanlara teselli ve güvence vererek onları cesaretlendirmesi, O’nun şanındandır.
İlgili metnin baş kısımlarının izahı için lütfen bakınız;
https://risale.online/soru-cevap/sekizinci-lema-izah-31
https://risale.online/soru-cevap/sekizinci-lema-izah-32
[1] VEHHÂBÎLİK: Ortaya çıktığı 18. asrın başlarından günümüze kadar İslâm dünyasında çok yönlü ve geniş bir etkiye sahip dinî ve siyasî bir harekettir. Adını hareketin dinî yönünün temellerini atan Muhammed b. Abdülvehhâb’a nisbetle almış, bu adlandırma akımın dışındaki dinî çevrelerde, ilmî ve siyasî sahalarda geniş kullanım alanı bulmuştur. Mensupları ise akımı Ehl-i sünnet dairesinde kalan bir ıslah ve dinin aslına dönüşmesini hedefleyen bir ihya hareketi olarak gördüğünden Muvahhidûn (ehl-i tevhîd) veya izledikleri geleneksel dinî usule göre Ehl-i hadîs ya da Selefiyye diye anılmayı tercih etmiştir. Bu ekolün mensupları başlangıçta Hanbelî Mezhebinin daha muhafazakâr bir görüntüsüyle ortaya çıkmışlardır. Kısa sürede Suudî hânedânının desteğini alarak hızla gelişmiş ve bir müddet sonra Suudî Arabistan'ın resmî mezhebi haline gelmiştir. (TDV)
Detaylı malumat için bkz: https://risale.online/soru-cevap/vahhabilik