Soru

Ebedi Bir Gençliği Kazanmanın Çaresi

Gençlik Rehberi 20. sayfadaki Elhasıl'ı izah eder misiniz?

Tarih: 4.10.2023 12:41:48
Okunma: 601

Cevap

Bahse konu olan ilgili kısım şöyledir: 

"Elhâsıl: Gençlik gidecek. Sefâhette gitmiş ise hem dünyada, hem âhirette binler belâ ve elemler netice verdiğini; ve öyle gençler ekseriyetle sû’-i isti‘mâl ile, isrâfât ile gelen evhâmlı hastalıkla hastahânelere; ve taşkınlıklarıyla hapishânelere veya sefâlethânelere; ve ma‘nevî elemlerden gelen sıkıntılarla meyhânelere düşeceklerini anlamak isterseniz, hastahânelerden ve hapishânelerden ve kabristanlardan sorunuz! Elbette hastahânelerin ekseriyetle lisân-ı hâlinden gençlik sâikasıyla isrâfât ve sû’-i isti‘mâlden gelen hastalıktan enînler, eyvâhlar işittiğiniz gibi; hapishânelerden dahi ekseriyetle gençliğin taşkınlık sâikasıyla gayr-i meşrû‘ dâiredeki harekâtın tokatlarını yiyen bedbaht gençlerin teessüflerini işiteceksiniz. Ve kabristanda ve mütemâdiyen oraya girenler için kapıları açılıp kapanan o âlem-i berzahta ehl-i keşfe’l-kuburun müşâhedâtıyla ve bütün ehl-i hakîkatin tasdîkiyle ve şehâdetiyle- ekser azablar, gençlik sû’-i isti‘mâlâtının neticesi olduğunu bileceksiniz. Hem nev‘-i insanın ekseriyetini teşkîl eden ihtiyârlardan ve hastalardan sorunuz! Elbette ekseriyet-i mutlaka ile esefler, hasretler ile “Eyvâh gençliğimizi bâd-ı hevâ, belki zararlı zâyi‘ ettik. Sakın bizim gibi yapmayınız!” diyecekler. Çünki beş-on senelik gençliğin gayr-i meşrû‘ zevki için dünyada çok seneler gam ve keder; ve berzahta azab ve zarar; ve âhirette cehennem ve sakar belâsını çeken adam, en acınacak bir halde olduğu halde اَلرَّاض۪ي بِالضَّرَرِ لَا يُنْظَرُ لَهُ sırrıyla hiç acınmaya müstehak olamaz. Çünki zarara rızâsıyla girene merhamet edilmez; ve lâyık değildir. Cenâb-ı Hak bizi ve sizi, bu zamanın câzibedâr fitnesinden kurtarsın. Ve muhâfaza eylesin. Âmîn!" (Gençlik Rehberi, 20)

Bediüzzaman Hazretleri bu bölümde, gençlik döneminin istikamette ve iffette geçirilmesinin ahiretteki karşılığının ebedi bir gençliği kazandıracağını ifade etmektedir. Gençlik su-i istimal edilirse birçok hastalıklar, taşkınlıklarla birçok belalar ve manevi gıdasızlıkla bir çok sıkıntılara maruz kalınacağını söylemektedir.

Aklı başında olan her gencin tecrübe ile tasdik edeceği bir husustur ki meşru/helâl olmayan lezzetlerin hissettireceği elemler ve doğuracağı vahim sonuçlar, yalnızca ahirete münhasır değildir. Haramlara girmekle elde edilen cüz’i lezzetlerin içerisinde daha dünyada iken pek çok sıkıntılar, elemler ve musibetler bulunmaktadır.

Gençlik nimetini Allah'ın emri ve izni dairesinde kullanmamanın neticesi olarak , o gençlik zayi olup hem dünyada, hem kabirde, hem ahirette kendi lezzetinden çok ziyade belâlar ve elemler getireceğini ifade etmektedir. 

Hâlbuki insan gaflete dalınca gençliğin hiç gitmeyeceğini zanneder. Gençlik sarhoşluğuyla taşkınlık yapar, bunu da özgürlük sanır. Haram-helâl demeden her lezzetin peşine düşer. Böylece o kısa gençlik dönemini günahlarla, haramlarla geçirir. Ruhunu bunlarla kirletir. Çoğu zaman da taşkınlığın cezası olarak hapishanelere, hastanelere ya da mezaristana gider. Geride de gözü yaşlı insanlar, perişan olmuş aileler bırakır. Dünyalık cezalar yetmiyor gibi ahirette de hesap verir. Orada da ceza görür. Bu kötü tablo ile karşılaşmayı hiç kimse istemez. İş işten geçtikten sonra gençliğini yanlış yerde geçirenler bunu acı tecrübelerle öğrenirler.

Eğer terbiye-i İslâmiye ile, o gençlik nimetine karşı bir şükür olarak, iffet ve namusluluk ve tâatte sarfedilirse, o gençlik manen bâkî kalır ve ebedî bir gençlik kazanılmasına vesileolur.

Hem toplum hayatının önemli bir kısmını teşkil eden  ihtiyârlardan ve gençlik nimetini kötü kullandığı için sıkıntı çekenlerden sorulduğunda, elbette ekseriyet-i mutlaka ile pişmanlıklar, esefler, hasretler ile “Eyvâh gençliğimizi bâd-ı hevâ, belki zararlı zâyi‘ ettik. Sakın bizim gibi yapmayınız!” diyecekler.

Çünki beş-on senelik gençliğin gayr-i meşrû‘ zevki için dünyada çok seneler gam ve keder; ve berzahta azab ve zarar; ve âhirette cehennem ve sakar belâsını çeken adam, en acınacak bir halde olduğu halde zarara rızasıyla girdiği için "zarara rızâsıyla girene merhamet edilmez; ve lâyık değildir." kaidesince dünyada ve ahirette sıkıntı çekileceğini ifade etmiştir.

Üstad Bediüzzaman, yazmış olduğu eserlerin birçok yerinde nefsani istek ve hissiyatın en çok galeyanda olduğu gençlik dönemindeki insanların Kur’ân ve sünnet dairesinde istikametli bir hayat sürmesine vesile olmuştur.

Gençlik nimeti aşırılıklara kaçmadan iffetle iyide, doğruda, güzelde ve hayırda kullanılmalıdır. Bu takdirde gençlik nimeti baki bir gençliğe dönüşür. Bütün semavi dinler de bu konuda hem fikirdir.


Yorum Yap

Yorumlar