Muhtelif Meseleler

29.05.2008

6099

Gençlerin Hayırlısı İhtiyarların Şerlisi

“Gençlerinizin en hayırlısı ihtiyarlarınıza benzeyenlerdir. İhtiyarlarınızın en kötüsü gençlerinize benzeyenlerdir.” Hadisinin manası nedir?

* *

**** ****

29.05.2008 tarihinde sordu.

Cevap

“Gençlerinizin en hayırlısı, ihtiyarlarınıza benzeyenlerdir. İhtiyarlarınızın en kötüsü, gençlerinize benzeyenlerdir.” 1 

Bu hadisin birinci kısmında, “Gençlerinizin en hayırlısı ihtiyarlarınıza benzeyenlerdir” buyurulmakla, genç yaşta olmasına rağmen yaşlıların taşıdığı ibadet, vakar, ciddiyet, sabır ve sorumluluk bilincine sahip olan gençler övülmektedir.


Yani, duygularını kontrol edebilen, nefsinin peşinden gitmeyen, olgun davranan, ibadette gayretli ve edepli gençler kastedilmektedir.

Gençlik dönemi, insan hayatının en hareketli, en duygulu ve duyguların coşkuyla yaşandığı dönemdir. Bu dönemde kişinin enerjisi yüksektir, hevesleri güçlüdür, kalbi coşkuludur. Genç, dünyayı tanımaya, kendini göstermeye, beğenilmeye meyillidir. Bu yüzden nefsin ve arzuların etkisi en yoğun biçimde hissedilir. Eğer bu dönemde kişi, duygularını akıl ve imanla dengeleyemezse, kolayca gaflete ve taşkınlığa düşebilir. Üstad Bediüzzaman Hazretleri bu konuda gençlere şu uyarıyı yapar;

Sizdeki gençlik kat‘iyen gidecek. Eğer siz dâire-i meşrûada kalmazsanız, o gençlik zâyi‘ olup başınıza hem dünyada, hem kabirde, hem âhirette kendi lezzetinden çok ziyâde belâlar ve elemler getirecek. Eğer terbiye-i İslâmiye ile o gençlik ni‘metine karşı bir şükür olarak iffet ve nâmusluluk ve tâatte sarf etseniz, o gençlik ma‘nen bâkî kalacak. Ve ebedî bir gençlik kazanmasına sebeb olacak. 2 

Yani gençlik geçici bir nimettir; eğlence ve günah içinde harcanırsa hem dünyada pişmanlık hem ahirette azap getirir. Ancak bu gençlik nimetini Allah’ın emrettiği sınırlar içinde, iffetli, ibadetli, namuslu ve itaatkâr şekilde kullanmak, gençliği manen kalıcı kılar. Böyle bir genç, hem dünyada huzur bulur hem de ahirette ebedî gençlik ve mutluluk kazanır.

Dünyada mevsimler sürekli deverân eder; ancak insanın dünya hayatındaki bahar fırsatı olan gençlik sadece bir kere gelir. Gençlik dönemi Allah'ın emrettiği şekliyle güzel değerlendirilirse, kişinin hem dünyası hem de ahireti pişmanlıklardan, ah vahlardan selâmet bulur ve gerçek hayat olan âhiret yurdu, ebedî cennet baharına kavuşur. Çünkü kişi gençliğinde ne ekerse, ömrünün hasat mevsiminde de o mahsûlü elde eder. Bu hakikati Peygamber Efendimiz (sav) bir hadisinde şöyle ifade eder:

“Nasıl yaşarsanız öyle vefât edersiniz, nasıl vefât ederseniz öyle diriltilirsiniz!” 3 

Gençlik, ömrün heyecan ve enerji dolu bir zaman dilimidir. Bu enerji nereye sarf edilirse, insana bu istikamette sermaye olur. Hak yoluna sarf edilirse, kişiyi Allâh’ın en sevdiği derecelere ulaştırır. Bediüzzaman Hazretleri en hayırlı genci şu şekilde tarif eder:

“En hayırlı genç odur ki, ihtiyar gibi ölümü düşünüp âhiretine çalışarak, gençlik hevesâtına esîr olmayıp gaflette boğulmayandır.”4 

Yani en hayırlı genç, yaşının gerektirdiği coşkuyu ve enerjiyi, nefsinin hevesleri ve gençlik tutkularına esir olmadan değerlendirendir. Ölümü ve ahireti düşünen, hayatını ibadet, iyi ameller ve sorumluluk bilinciyle şekillendiren, gaflete kapılmadan olgun bir şekilde yaşayandır. Peygamberimiz (sav) bu hakikati bir hadisinde şöyle vurgulamıştır:

“Allah Teâlâ, gençliğini Allâh’a itaat yolunda geçiren genci sever.”5 

Çünkü gençlik çağında nefsin ateşi güçlüdür; işte o ateşin ortasında kulluğunu koruyabilmek, Allah katında büyük bir değerdir.

Hadisin ikinci kısmında ise, “İhtiyarlarınızın en kötüsü gençlerinize benzeyenlerdir” buyrularak, yaşça ilerlemiş ama hâlâ gençlik heveslerinin, süslerinin, tutkularının peşinde koşan kimseler kınanmaktadır.

İhtiyarlık gençliğin aksine, insanın yavaşladığı, dünyaya bakışının değiştiği bir dönemdir. Artık tecrübeler artar, hevesler azalır, insan fani hayatın sonuna yaklaştığını fark eder. Bu fark ediş, onu ister istemez daha ciddi, daha ağırbaşlı, daha düşünceli kılar. Yaşlılık, hikmetin ve vakarın mevsimidir; insana saygı kazandıran da işte bu olgunluktur. Ancak kişi yaşlılığının gerektirdiği gibi yaşamayıp -günahları işlemekte- gençlere benzemeye çalışırsa o zaman hayırlı ihtiyar olmaktan çıkar. Üstad Bediüzzaman bu hakikati şu şekilde ifade eder:

“İhtiyârlarınızın en kötüsü odur ki, gaflette ve hevesâtta gençlere benzemek ister. Çocukçasına hevesât-ı nefsâniyeye tâbi‘ olur.”6 

Böyle kimseler, yaşlarının gerektirdiği vakar ve örnekliği kaybetmiş olurlar. Halbuki yaşlılık, insanın hem gençlere rehberlik ettiği hem de Allah’a yönelişini artırdığı bir dönem olmalıdır. Bu dönemde hâlâ eğlence, gösteriş ve nefsani arzularla oyalanmak, insanın hem dünyasına hem de ahiretine zarar verir.

Sonuç olarak; En hayırlı genç, yaşının gereği olan taşkınlığı dizginleyip akıl ve imanla yaşayan gençtir. En kötü ihtiyar ise, yaşının gereği olan vakar ve hikmeti terk edip hâlâ gençlik heveslerinin peşinde sürüklenendir.

Gerçek olgunluk, yılların geçmesiyle değil; kalbin olgunlaşması, nefsin terbiyesi ve aklın rehberliğiyle elde edilir. İşte bu hadis, insanı bu olgunluğa davet eden hikmetli bir uyarıdır.

  1. Heysemî, Mecmau’z-Zevaid, X/270

  2. Bediüzzaman Said Nursi, Kastamonu Lahikası, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s.204

  3. Münâvî, Feyzü’l-Kadîr, V, 663

  4. Bediüzzaman Said Nursi, Mektubat, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s.126

  5. Süyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, I, 65/1867

  6. Bediüzzaman Said Nursi, Mektubat, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s.126


Paylaş

Facebook'ta paylaş

Whatsapp'da paylaş

Yorumlar (0)

Yorumunuz

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız