Soru

Cennet Kadınlarının Baş Örtüsü Var mı

"Şayet Cennet ehli kadınlardan biri yeryüzüne şöyle bir bakacak olsa, yer ile gök arasını aydınlatır ve bu ikisinin arası­nı misk kokusuyla doldurur. Ve muhakkak ki o kadının başörtüsü, dünyadan ve dünyadaki her şeyden daha hayırlıdır.” (Buhârî, Rikāk, 51) Cennet kadınlarının baş örtüsü mü var? Bu hadiste ne denmek istenmiştir?

Tarih: 11.12.2022 12:23:00
Okunma: 738

Cevap

Hadiste de geçtiği gibi cennet ehlinin kendine mahsus fırti elbiseleri olacaktır. Fakat bu elbiseler bir ihtiyaç ve zaruretten kaynaklanmamaktadır. Bu fıtri ve cennet ehline mahsus nasıl olduğunu bilmediğimiz bu tarzdaki elbiseler bir lütuf olarak verilecektir. Soruya bir başka açıdan baktığımızda cennet hurilerinin veya kadınlarının çok güzel elbiseler içinde olması onları kötü ve çirkin nazarlardan veya sıcak ve soğuk gibi dünyevi arızalardan korumak için değil onlara bir ikram ve hediye olduğu içindir. Yani ayet ve hadislerde geçen cennet ehlinin bu elbiseleri onlar için bir ödül ve ihsandır. Nitekim Orada koltuklara kurulurlar. Ne yakıcı güneş görürler orada ne de dondurucu soğuk.” (İnsan Suresi,13). Demek cennetteki libas sırf cennet ehli için sadece bir süs ve ziynet amacıyla verilecektir. Bu dünyada elbisemiz ne kadar güzel de olsa mevsimine veya gideceğimiz yere göre bir ihtiyaçtan dolayı giyiniriz. Halbu ki ahirette bu ihtyaç yoktur. Cennet kadınlarının da fıtri bir örtüsü kötü ve çirkin nazarlardan onları korumak için değil sırf onların duygularının memnuniyeti içindir.

Hadislerde ve ayetlerde cennet ehlinin kendilerine mahsus tarif edemediğimiz fıtri elbiseleri olduğu açıkça ifade edilmiştir. Bu fıtri elbiselerden biri de kadına süs ve ziynet veren bir baş örtüsü olduğu anlaşılıyor. (Yazının sonun Bediüzzaman Üstadımız'ın ahiret ehlinin kendilerine mahsus bir çeşit fıtri elbiseleri olduğunu izah etmektedir.)

“Üzerlerinde ince ve kalın ipekten yeşil elbiseler vardır. Gümüş bilezikler takınmışlardır. Ve Rableri onlara tertemiz bir içecek (Cennet şarâbı) içirmiştir.” (İnsan Suresi/21)

“Sabrettiklerinden dolayı onların mükâfâtı ise, (girecekleri) Cennet ve (giyecekleri)ipektir!” (İnsan Suresi/12)

“Cennet ehli kılsızdırlar, sakalsızdırlar, siyah kirpiklidirler. Gençlikleri bitmez, elbiseleri eskimez.” (Tirmizî, Cennet: 8,12; Câmiü's-Sağîr, 2/707)

Muhterem kardeşimiz üstelik cennet imtihan yeri değildir, o yüzden insanda bulunan kötü huylar orada insanların kalblerinden sökülüp atılmış olacaktır. Kötü huylar olmadığı için de hiçbir insan bir diğerine kötü bir nazar ile bakamayacaktır. Bundan dolayı elbisenin varlığı veya yokluğu bu açıdan bir kıymet ifade etmez. Fakat süs,ziynet ve memnuiyet eseri olarak elbise giyinmek bir mana ifade etmektedir. Allah (c.c) insanın bu fıtri duygusunu tatmin etmek için ona bu tür ziynetler ihsan edecektir.

Aşağıdaki ayet ve hadisler cennet ehlinin elbisesi olacağını açıkça ifade etmektedir.

"Onlarda (kocalarından) başkasına bakmayan kadınlar vardır ki, bunlardan önce kendilerine ne bir insan ne de bir cin dokunmuştur!" (Rahman/56)

“Dünya kadınları Cennete girdikten sonra kötülüklerden, kıskançlık ve benzeri çirkin huylardan arınacaklar, içleri de dışları gibi berrak ve ter temiz olacaklar. Güzellikte hurileri geçecekler." (Sahih-i Müslim)

“Biz o Cennetliklerin kalplerindeki kinleri çıkarır atarız. Hepsi kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıya otururlar. Orada kendilerine hiçbir zahmet dokunmaz ve onlar oradan çıkarılacakda değillerdir.” (Hicr/47-48)

“Cennet ehlinin aralarında anlaşmazlık olmaz, gönülleri birdir.” (Sahih-i Buhârî)

"Onların vücutlarının güzelliği ile letafetinden dolayı her birinin baldırındaki kemiğin iliği etinin üstünden görünür. Onların aralarında ne ihtilâf vardır ne düşmanlık ne de çekememezlik." (Sahih-i Müslim)

Bediüzzaman üstadımız da ahiret ehlinin de kendilerine mahsus elbiseleri olduğunu vurgulamıştır. Kıyamette çıplak olarak haşredileceğimiz ile ilgili rivayetler ise dünyevi tarzda elbiselerimizin olmayacağı ile ilgilidir. Yoksa orada çıplak olarak yani dünyevi elbiselerimiz olmadan haşredileceğiz.

“Ehl-i Cennet olan bir insan, hususan bütün duygularıyla ve cihazat-ı mâneviyesiyle ubudiyet etmiş ve Cennetin lezâizine istihkak kesb etmişse, herbir duygusunu memnun edecek, herbir cihazatını okşayacak, herbir letâifini zevklendirecek bir tarzda, Cennetin herbir nevinden birer mehâsini gösterecek bir tarz-ı libası, kendilerine ve hurilerine, rahmet-i İlâhiye tarafından giydirilecek.” (28. Mektub)

“Cenab-ı Hak, insandan başka zîruh mahlukatına fıtrî birer libas giydirdiği gibi; meydan-ı haşirde sun'î libaslardan üryan olarak, fakat fıtrî bir libas giydirmesi, ism-i Hakîm muktezasıdır. Dünyada sun'î libasın hikmeti, yalnız soğuk ve sıcaktan muhafaza ve zînet ve setr-i avrete münhasır değildir; belki mühim bir hikmeti, insanın sair nevilerdeki tasarruf ve münasebetine ve kumandanlığına işaret eden bir fihriste ve bir liste hükmündedir. Yoksa kolay ve ucuz, fıtrî bir libas giydirebilirdi. Çünki bu hikmet olmazsa; muhtelif paçavraları vücuduna sarıp giyen insan, şuurlu hayvanatın nazarında ve onlara nisbeten bir maskara olur, manen onları güldürür. Meydan-ı haşirde, o hikmet ve münasebet yok. O liste de olmaması lâzım gelir. (28. Mektub)

 


Yorum Yap

Yorumlar