Kur'ân-ı Kerîmde Cennnet'ten söz edilirken "altından ırmaklar akar" tabiri çok kullanılıyor. Bunun nedeni ne olabilir. Niçin "içinde ırmaklar akar" denilmiyorda altından ırmaklar akar deniliyor?
Bu sorunun cevabını Bediüzzaman Hazretleri İşârâtü’l İ’caz isimli eserinde şöyle tefsir etmektedir:
Saadet-i ebediye iki kısımdır:
Birincisi ve en yüksek kısmı: Allah'ın rızasıyla, lütfuna, tecellisine, kurbiyetine mazhar olmaktır.
İkinci kısmı ise, saadet-i cismaniyedir. Bunun esasları ise sükna, ekl, nikâh olmak üzere üçtür. Ve bu üç esasın derecelerine göre saadet-i cismaniye tebeddül eder. Ve bu kısım saadeti ikmal ve itmam eden, hulûd ve devamdır. Çünki saadet devam etmezse, zıddına inkılab eder.
Birinci kısım saadetin aksamı, tafsilden müstağnidir veya gayr-ı kabildir.
İkinci kısım saadetin aksamı ise: Meskenin en latifi ve en cazibedar şekli; etraf-ı erbaası türlü türlü güller ve çiçekler ile müzeyyen, bağ ve bahçelerle muhat ve altından sular ve nehirler akan kasrlar ve köşklerdir. Evet camid kalbleri aşk u şevkle ihya eden, sönmüş ruhları şen ve şâd eden, şâirlere sermaye olarak şâirane teşbihleri, temsilleri, üslûbları ilham eden; sular ile hadravat ve nebatattır.
›¬h²D«#ö¯€@ÅX«%ö²vZ«7öÅ-«!: İnsanın ihtiyacat-ı zaruriyesi içinde insana en evvel lâzım olan, mekândır, meskendir. Mekânın en güzeli, nebatat ve eşcara müştemil olan yerlerdir. ve en latifi, nebatları arasında suların mecrası olan bahçelerdir. ve en kâmil kısmı, ağaçlarının arasından akan nehirlerinin çoklukla bulunmasıdır. Kur'ân-ı Kerim bu kısma *@«Z²9«ž²!ö@«Z¬B²E«#ö²w¬8ö›¬h²D«# cümlesiyle işaret etmiştir.