"Niçin yapmadıklarınızı söylüyorsunuz" bu ayete göre evvelce bir günah işlemiş, fakat tevbe etmiş bir kişi için de geçerli midir? Kişi tevbe etteği konu hakkında başkasına nasihatte bulunabilir mi?
Tevbe ettiği şeyde başkasına nasihatte bulunabilir. Hatta daha etkili olur. Ayet günah işleyen başkasına nasihat edemez manasıyla inmemiştir.
Ayetin inme sebebi ve izahı hakkında Tefsir-i Kebirde şöyle geçmektedir:
Cenâb-ı Hak "Ey iman edenler, yapmayacağınız şeyi niçin söylersiniz" buyurmuştur.
"Kimi müfessirler, bu ayetin, bir grup mü'min hakkında nazil olduğunu, bunların, Allah nezdinde amellerin en sevimlisini yapmayı arzu eden kimseler olduklarını; işte bunun üzerine Cenâb-ı Hakk'ın, "Ey iman edenler, size, sizi o elim azabtan kurtaracak bir ticarete kılavuzlayayım mı?"(Saff. 10) ve "Şüphesiz ki Allah kendi yolunda (...) savaşanları sever"(Saff,4) ayetlerini indirdiğini, ama bunların kendilerini gittikçe dünya hayatına kaptırıp, mesela Uhud'da yüz çevirdiklerini; bunun üzerine de Cenâb-ı Hakk'ın, "Yapmayacağınız şeyi niçin söylersiniz" ayetini indirdiğini söylemişlerdir.
Bu ayetin, savaşmadığı halde "savaştım"; mızraklaşmadığı halde, "mızraklaştım"; yapmadığı halde "yaptım" diyenler hakkında nazil olduğu da söylenmiştir. Yine bu ayetin, savaş hususunda münafıklık yapanlar hakkında nazil olduğu da ileri sürülmüştür. Çünkü onlar savaşmayı arzuluyorlardı, ama Allah savaşı bilfiil emredince, "Niçin bize savaşı farz kıldın" (Nisa, 77) demişlerdi.
Yine bu ayetin bütün mü'minlere hitaben indiği de söylenmiştir. Çünkü mü'minler, kendilerine va'dedilen taat, teslimiyet, huzu ve huşuu tam yerine getireceklerine inanıyorlardı. Ama Allah'ın kendilerine va'dettiği bu hususları, onların tam yerine getirmeleri tahakkuk etmeyince, her zelle (hata) konusunda, onların bu ayetin hükmüne girmelerinden korkulur." (Tefsir-i Kebir, Fahreddin Razi)
Elmelı tefsirinde ise şöyle geçmektedir:
"Bu sûrenin nüzul sebebiyle ilgili üç rivayet vardır. Hakim ve daha başkaları Abdullah b. Selâm (r.a.)'dan sahih olarak şöyle bir rivayeti nakletmişlerdir. Abdullah demiştir ki: "Resulullah (s.a.v)'ın ashabından birkaç kişi oturmuş, "Acaba amellerin hangisi Allah yanında daha sevimlidir? Bilsek de onu yapsak." diye konuşuyorduk. İşte bunun üzerine Allah Teâlâ
"Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ı tesbih eder. O, çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir." âyetleriyle başlayan sûreyi inzâl buyurdu. Resulullah da bize bu sûreyi sonuna kadar okudu." Âlûsî der ki: "Bu hadis Şeyheyn'in (Buhârî, Müslim) şartı üzere sahih bir hadistir. Bunu, Ahmed b. Hanbel, Tirmizi ve daha birçokları rivayet etmişlerdir. Hatta Hafız İbnü Hacer demiştir ki: "Bu hadis, dünyada rivayet edilen müselsel hadislerin en sahihidir."
İkincisi, Dahhâk'tan yapılan şu rivayettir. Bazı gençler, savaşta şöyle yaptık, böyle yaptık diye yapmadıkları şeyleri söylemişlerdi. Bunun üzerine söz konusu sûre nazil oldu. Üçüncüsü, İbnü Zeyd'in rivayetidir. Buna göre "Münafıklar, müminlere biz sizdeniz ve sizinle beraberiz." dedikleri halde fiillerinde buna ters davranışlarının görülmesi sebebiyle bu sûrenin nazil olduğu söylenmiştir. Âlûsî, bu son rivayetin önceki iki rivayet kadar kuvvetli olmadığını beyan etmektedir.
"Ey iman edenler! niçin yapmayacağınız şeyi söylersiniz?" Nüzul sebebi olarak ilk sırada zikredilen Abdullah b. Selam rivayetine göre bu hitab, gerçek müminlere adaklarını yerine getirmenin lüzumunu hatırlatmaktadır. Yapmayacağınız bir şeyi adamayın, madem ki adadınız o halde sözünüzde durup adaklarınızı yerine getiriniz demektir. İkinci sırada zikrettiğimiz Dahhâk rivayetine göre yapmadığınız şeyi niye söylüyorsunuz? Müminlere yalan söylemek yakışır mı? tarzında bir kınamadır. Üçüncü rivayette ise, zâhirde mümin görünen münafıkları azarlama mânâsı vardır. Fakat bu iki rivayete göre 'de gibi mazi (geçmiş zaman) mânâsı gözetmek lazım geleceğine bakarak evvelki rivayette de belirtildiği şekilde, geleceğe aid adak mânâsını anlamak daha doğru görünmektedir. Onun için bu âyet ile adağın yerine getirilmesinin vacib olduğuna delil getirilmiştir. Yani aslı meşru olmakla beraber vacib olmayan bir fiil, adamakla vacib olur. O halde yapmayacağınız bir fiili adamayınız. Adayınca da onu hemen yerine getirin. Adaklarınız konusunda yalancı durumuna düşmekten son derece sakının."