Kıyametin kopmasına dair ayet-i kerimeleri şu şekilde sıralayabiliriz:Artık Sûr'a bir üfleyişle üflendiği, yer ve dağlar kaldırılıp bir darbe ile birbirine çarpıl(arak darmadağın edil)dikleri zaman, işte o gün olacak olan olmuş (kıyâmet kopmuş)tur!1 O gün (o kıyâmet günü) yer ve dağlar sarsılır ve dağlar akıp giden bir kum yığını hâline gelir!2 Nihâyet yıldızlar söndürüldüğü zaman, gök yarıldığı zaman, dağlar ufalanıp savrulduğu zaman, peygamberlere (ümmetleri hakkında şâhidlik etmeleri için) vakit belirlendiği zaman!3 O gün, yer başka yere çevrilir, gökler de (başka göklere)! Ve (herkes) Vâhid (bir olan), Kahhâr (kahredici üstünlük sâhibi) olan Allah'ın huzûruna çıkarlar!4 Ve sûra (birinci olarak) üfürülmüştür de Allah'ın dilediğinden başka5 göklerde kim var, yerde kim varsa ölmüştür. Sonra ona bir daha üfürülmüştür; bir de bakarsın ki onlar ayaktadırlar (etrâfa) bakınıp duruyorlar.6 O gün o sarsıntı (Sûr'a ilk üfürülüş), sarsacak! Onu, arkadan gelen (ikinci üfürülüş) ta'kîb edecek! O gün (dehşetten) kalbler şiddetle çarpıcıdır! Gözleri (korkudan), zelîl (yere bakar) bir hâldedir!7 O hâlde (siz de) inkâr ederseniz, çocukları ak saçlı ihtiyarlara çeviren bir günden kendinizi nasıl koruyacaksınız? Gök (bile) onunla (o günün şiddetiyle) yarılmış olur! O'nun (Allah'ın) va'di yerine getirilmiş (olacak)tır.8 Peygamber Efendimizin (sav) hadis-i şeriflerinde bu hadise şöyle anlatılmaktadır:Muhakkak ki kıyâmet kopacaktır. Öyle ki, alışveriş için satıcı ile müşteri, aralarında bir kumaşı yaymış olacaklar da ne alışveriş yapmaya ne de kumaşı dürmeye vakit bulamayacaklardır.Kişi sağmal devesinin sütünü sağıp getirdiği hâlde, onu içmeye fırsat bulamadan ansızın kıyâmet kopacaktır.Yine kişi, havuzunu sıvayıp tamir edecek de suyunu kullanamadan ansızın kıyâmet kopacaktır.Yine kişi lokmasını ağzına kaldıracak, fakat kıyâmet ansızın kopacak da o lokmayı yiyemeyecektir.9 Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir gün:“Vazifeli melek Sûr'u eline almış, üfleme emri gelir gelmez hemen üflemek üzere izin beklerken, ben nasıl sevinç duyar ve nîmetlerden zevk alabilirim!” buyurmuşlardı.Bu hâl, ashâb-ı kirâma çok ağır geldi. Bunun üzerine Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz onlara şöyle buyurdular:''Allah Teâlâ bize kâfîdir, O ne güzel vekildir. Biz Allâh'a tevekkül ediyoruz.'' deyiniz!10 Bu meseleye dair Bediüzzaman Hazretlerinin yaklaşımı ise şu şekildedir:Şu kâinâtın eczâları, dakīk, ulvî bir nizâm ile birbirine bağlanmış. Hafî, nâzik, latîf bir râbıta ile tutunmuş ve o derece bir intizam içindedir ki; eğer ecrâm-ı ulviyeden tek bir cirm , [Ol!] emrine veya 'Mihverinden çık' hitâbına mazhar olunca, şu dünya sekerâta başlar. Yıldızlar çarpışacak, ecramlar dalgalanacak, nihâyetsiz fezâ-yı âlemde milyonlar gülleleri, küreler gibi büyük topların müdhiş sadâları gibi vâveylâya başlar. Birbirine çarpışarak, kıvılcımlar saçarak, dağlar uçarak, denizler yanarak yeryüzü düzlenecek. İşte şu mevt ve sekerât ile Kadîr-i Ezelî kâinâtı çalkalar; kâinâtı tasfiye edip, Cehennem ve Cehennemin maddeleri bir tarafa, Cennet ve Cennetin mevâdd-ı münâsibeleri başka tarafa çekilir, âlem-i âhiret tezâhür eder.11 Yani kâinatın bütün parçaları son derece ince, yüce bir düzen ile birbirine bağlıdır. Bu parçalar, gizli, nâzik ve ince bir bağ ile tutulmaktadır. Bu düzen o kadar hassastır ki, bozulması kâinatın sonu demektir. Gök cisimlerinden tek birinin ilâhî bir emirle (''Ol!'' emri) mihverinden çıkması yeterlidir. Bu olayla birlikte dünya can çekişmeye başlar. Yıldızlar çarpışacak, gök cisimleri dalgalanacaktır. Sonsuz uzayda milyonlarca gülle gibi büyük küreler müthiş gürültülerle feryat edecektir. Gök cisimleri birbirine çarpışarak kıvılcımlar saçacak, dağlar uçacak, denizler tutuşacaktır. Sonuçta yeryüzü düzlenecektir. Sonsuz kudret sahibi olan Allah, bu ölüm ve can çekişme ile kâinatı çalkalar. Kâinat bu çalkalanma ile temizlenir ve ayrışır. Cehennem ve onun maddeleri bir tarafa, Cennet ve ona uygun olanlar başka bir tarafa çekilir. Böylece âhiret âlemi ortaya çıkar.Kıyamet Hangi Ülkenin/Şehrin Akşam Namazı Vaktinde Kopacak?Hakka Suresi 69/ 13-14-15Müzzemmil Suresi 73/14Mürselat Suresi 77/8-9-10-11İbrahim Suresi 14/48İbn-i Abbâs (ra)'a göre bu istisnâ ile, dört büyük melek olan Cebrâîl, Mikâîl, İsrâfîl ve Azrâîl Aleyhimüsselâm kasdedilmiştir. Ebû Hureyre (ra)'a göre ise bunlar şehidlerdir. Diğer bir görüşe göre de o gün hayatta bırakılacak olanlar, hûrîler ile Arş ve Kürsî'nin sâkinleri olan meleklerdir.(Celâleyn Şerhi, c. 6, 449)Zümer Suresi 39/68Naziat Suresi 79/6-7-8-9Müzzemmil Suresi 73/17-18Buhârî, Rikāk, 40; Ahmed, II, 369. Bkz. Müslim, Fiten 140, Îman 248Tirmizî, Kıyâmet, 8/2431; Ahmed, I, 326Bediüzzaman Said Nursi, Tılsımlar, Hayrat Neşriyat, Isparta 2016, s. 120