Soru

Saç Boyası ve Gusül

Saç boyamak (gusül için) caiz mi?

Tarih: 11.05.2022 01:05:50
Okunma: 831

Cevap

Bu konuda Din İşleri Yüksek Kurulu’nun görüşü şöyledir:

İçeriğinde kan gibi dinen temiz olmayan şeyler bulunmadığı sürece, el veya başa sürülen kına, boya gibi maddelerin katı atıkları iyice yıkanıp, sürüldüğü yerlerden temiz ve saf bir su akması durumunda, bunların deri ve saçlarda bıraktığı renk, suyun deriye nüfuzuna engel olmaz. Dolayısıyla deri üzerinde tabaka oluşturmayan, kına,[1] saç boyası ve jöle gibi maddeler abdest ve gusle mani değildir.”

“Kişinin temiz, bakımlı ve düzgün görünümlü olması, dinimizin tavsiye ettiği hususlardandır. Saç, sakal ve bıyık bakımı bu bağlamda değerlendirilmelidir. Saçı temizlemek, yıkamak, koku sürmek, taramak ve boyamak, Hz. Peygamberin teşvik ettiği hususlardandır.[2] Buna göre, başkalarını yanıltma kastı olmaksızın saç, sakal ve bıyık boyanabilir.[3]

Erkeğin saçını, siyah dışındaki kına rengi gibi renklere boyaması caiz ise de siyah renge boyaması mekruh görülmüştür. Mekke’nin fethi günü, Hz. Ebu Bekir’in yaşlı babası Ebu Kuhafe’nin saçlarının beyazlaştığını gören Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Bu beyaz saçın rengini değiştiriniz ve siyahtan sakınınız.”[4] Ancak saçı beyazlaşan kimse genç olursa, siyaha boyamasında da bir sakınca görülmemiştir. Çünkü bu durumda siyaha boyanan saç tabii haline dönüşmüş olacaktır. Nitekim Sa’d b. Ebi Vakkas, Ukbe b. Amir, Hasan, Hüseyin ve Cerir gibi sahabilerin bunu uyguladıkları nakledilmektedir.[5]

Kadınlar için ise bir sınırlama yoktur. Bu konuda dikkat edilmesi gereken husus, kadının saçını ve vücudunun diğer mahrem yerlerini yabancı erkeklere göstermemesidir.

Boya, saç üzerinde kimyasal bir tabaka oluşturup suyun temasına engel olmadıkça guslü ve namaz abdestini engelleyici bir unsur değildir.”[6]

 

[1] Buhârî, Libâs, 66; İbn Mâce, Libâs, 34.

[2] Buhari, Enbiya, 50; Müslim, Libas, 80.

[3] Mubarekfuri, Tuhfetü’l-Ahfezi, V, 433-441.

[4] Ebu Davud, Tereccül, 18.

[5] Şevkani, Neylü’l-evtar, I, 367, 373.

[6] İbn Abidin, Reddü’l-muhtar, I, 288.


Yorum Yap

Yorumlar