Üstad risalelerde akilüllahm hayvanların canlı hayvanları yemesinin caiz olmadığını beyan ediyor. Lakin belgeselere ve hayvanın yapısına dikkat edildiğinde; mesela aslanın fıtratı yakalamak ve öldürmek için olduğu anlaşılıyor. Hal böyleyken koşmak ve yakalamak için yaratılmış bir hayvanın bunun yapmasının caiz olmadığını söylemek zahiren tezat gözüküyor. İşin hakikatini açar mısınız?
Bahse konu olan yer şöyledir:
"Evet, âkilüllahm hayvanların helâl rızıkları, vefat etmiş hayvanların etleridir. Hayatta olan hayvanların etleri onlara haramdır. Eğer yeseler, cezâ görürler. حَتّٰي يَقْتَصُّ الْجَمَّآءُ مِنَ الْقَرْنَآءِ -ev kemâ kāl- yani, “Boynuzsuz olan hayvanın kısâsı, kıyâmette boynuzludan alınır” diye ifâde-i hadîsiye gösteriyor. Gerçi cesedleri fenâ bulur. Fakatervâhları bâkî kalan hayvanât mâbeyninde dahi, onlara münâsib bir tarzda, dâr-ı bekāda mücâzât ve mükâfâtları vardır. Ona binâen, canavarlara sağ hayvanların etleri haramdır, denilebilir." (Lemalar)
Sorunuza bir kaç madde ile cevap verilebilir. Şöyleki,
1. Allah Hakîm'dir. Her işinde bir çok hikmetler vardır. Buhayvanlara yırtıcı ve yakalayıcı diş ve tırnak gibi şeylerin verilmesinde bir çok hikmet ve maslahatlar vardır. Yakalamak ve parçalamak dışında da bir çok hikmetleri olabilir. Bizim bilmememiz olmadığını göstermez. Hem ölü hayvanları yemek için de o pençe ve dişler gereklidir.
2. Üstad, akil'ül-lahm(et yiyen hayvanlar) diyor. Ama hangi hayvanlar olduğunu tahsis etmiyor. Buna bütün et yiyen hayvanlar dahil mi bilemiyoruz.
3. "Meselâ atmaca kuşu serçelere taslîti(saldırması), zâhiren rahmete uygun gelmez. Halbuki serçe kuşunun isti‘dâdı(kabiliyeti), o taslît ile inkişâf eder(gelişir)." (Sözler) Sırrıyla bu yırtıcı hayvanlara verilen cihazlar diğer bazı hayvanların bazı kabiliyetlerinin gelişmesi için de olabilir. Çünkü yırtıcılara koşma, yakalama ve parçalamaya yarayan bazı cihazlar verildiği gibi diğerlerine de kaçabilecek ve kendini koruyabilecek başka bazı cihazlar verilmiştir.
Yırtıcı denilen bu hayvanlara da insanlar ve hayvanlar bazen musallat oluyor. Avcı olan av olabiliyor. İşte o kabiliyetler kendilerini korumak için verilmiş birer silah olabilir.
4. Hem bu hayvanlar devamlı olarak hayatta olanlara saldırmıyorlar. Belki leşleri yiyorlar. Hem hasta ve zayıf olanlara saldırdıkları oluyor. Böylece bir ekolojik denge gözetilmiş oluyor.
5. "Arkadaş! Masum bir insana veya hayvanlara gelen felâketlerde, musibetlerde, beşer fehminin anlayamadığı bazı esbab ve hikmetler vardır. Yalnız meşiet-i İlahiyenin düsturlarını hâvi şeriat-ı fıtriye ahkâmı, aklın vücuduna tâbi değildir ki, aklı olmayan bir şeye tatbik edilmesin. O şeriatın hikmetleri kalb, his, istidada bakar. Bunlardan husule gelen fiillere, o şeriatın hükümleri tatbik ile tecziye edilir. Meselâ: Bir çocuk, eline aldığı bir kuş veya bir sineği öldürse, şeriat-ı fıtriyenin ahkâmından olan hiss-i şefkate muhalefet etmiş olur. İşte bu muhalefetten dolayı, düşüp başı kırılırsa müstehak olur. Çünki bu musibet, o muhalefete cezadır. Veya dişi bir kaplan, öz evlâdlarına olan şiddet-i şefkat ve himayeyi nazara almayarak, zavallı ceylanın yavrucuğunu parçalayarak yavrularına rızık yapar. Sonra bir avcı tarafından öldürülür. İşte hiss-i şefkat ve himayeye muhalefet ettiğinden, ceylana yaptığı aynı musibete maruz kalır.
İhtar: Kaplan gibi hayvanların helâl rızıkları, ölü hayvanlardır. Sağ hayvanları öldürüp rızık yapmak, şeriat-ı fıtriyece haramdır." (Mesnevi-i Nuriye)
Şeriat-ı fıtrıye denilen bazı yaratılış kanunları vardır. Üstadımızın dediğine göre bu hayvanların canlılara saldırması bu fıtri kanunlara veya şeriat-ı fıtriyeye zıttır.
6. Hem insanların birçok kabiliyet ve istidatı vardır. Bu kabiliyetlerini hayra ve müsbet şeylere kullanabildiği gibi; şerre ve menfi şeylere de kullanabilir. Bunun gibi hayvanların da kendilerine göre kabiliyetleri vardır. Bu kabiliyetlerini fıtri şeriate uymayan şeylere de kullanabilirler. O zaman da ceza görürler.
7. İnsan arzın halifesidir. Kendi aralarında adalet ve hakkaniyete göre davransalar, hayvanlar da kendi aralarında öyle olacaklardır. Hz. Ömer'in (ra.) zamanında olduğu gibi. Fakat .nsanlar adaletten uzaklaşıp zulmederlerse, hayvanlar da komutanları olan insanlara uyarak zulmederler.
8. Nasıl ki, insanlar için zaruretler haramı helal kılar. Belki de o hayvanlar için de ölü hayvanları bulamazsa canlıya saldırması caiz olabilir.
Yani ilk önce ölü hayvanları bulup yemeye çalışacak. Bulamazsa, hasta veya yaralı olanlara saldıracak. Bunu da bulamazsa hayatta olanlara zaruret olarak saldıracak. Yoksa cezasını çekecek denilebilir.