Cennette ne yapacağız? Canımız sıkılmaz mı?
Cennette ebedi kalacağımız için sıkılmanın olabileceği düşüncesi cennet hayatını dünya hayatı gibi düşünmemizden kaynaklanır. Halbuki Cennet hayatı dünyayla mukayese edilemez. Çünkü:
1-Cennette Dünyadaki gibi elem ve üzüntü verecek veya buna sebep olacak hiçbir şey olmadığından bıkma üzüntüsü olmaz.
2-Cennet Lezzetleri Dünya lezzetleriyle mukayese edilemeyecek derecede üstün olduğundan bıkma olmaz.
3- Sıkıntılarla yoğrulmuş şu dünya hayatında bile bir insanın ebedi kalacağını düşünmesi, insanın elemlerini giderdiği halde; elemsiz, sıkıntısız cennet hayatının ebedi olması değil sıkmak bilakis fena ve zeval (Yok olma )endişesini ortadan kaldırdığı için ayrı bir lezzet verir.
4-Cennetteki lezzetler dünyadaki lezzetler gibi tekdüze değildir. Cennet ehlinin arzu ettiği şekilde değişken olduğundan cennette sıkılma olmaz.
5-Cennette nefislerin arzu ettiği her şey olduğundan bıkma olmaz.
Geniş açıklama için aşağıya bakınız.
1-Cennette Dünyadaki gibi elem ve üzüntü verecek veya buna sebep olacak hiçbir şey olmadığından bıkma üzüntüsü de olmaz.
Dünya hayatında iyiliklerle kötülükler, mutluluklarla üzüntüntüler, hayırlarla şerler bir aradadır. Kötülükler, üzüntüler, şerler sevinç ve mutluluğu giderdiğinden dolayı insanda bıkma ve usanma meydana gelir. Yoksa elemsiz lezzet hiçbir zaman usandırmaz. Acıkıp çok sevdiği güzel bir yemeği yiyen bir insan bir süre sonra tokluk hissinden dolayı veya aynı yemeğe alıştığından dolayı yediği yemekten usanmaya başlar. Veya İlk defa gördüğü güzel bir mekanda dolaşan bir insan bir süre sonra usanmaya başlar. Bu usanma duygusu aldığı lezzetin kaybolmasına sebep olur. Bu da üzüntüye vesile olur. Çünkü “zeval-i lezzet elemdir.”[1]yani lezzetin yok olup gitmesi elem verir. Halbuki Ayet-i Kerimede Cennet ehli için “Size hiçbir korku yoktur, üzüntü duyacak da değilsiniz.”[2] buyrulmuştur. Başka bir ayette de “Derler ki: “Korkuyu bizden gideren Allah’a hamd olsun. Şüphe yoktur ki Rabbimiz çok bağışlayıcıdır, çok ihsan edicidir. Çünkü lütfu ile bizi temelli kalınacak olan cennete yerleştirecek olan O’dur. Bize orada ne bir yorgunluk dokunur, ne de bir usanç gelir.”[3] Buyrularak Cennette üzüntü duyulacak bir şey olmadığı ve bıkmaktan kaynaklanan elemin de kaldırıldığını Rabbimiz ifade etmiştir.
2-Cennet Lezzetleri Dünya lezzetleriyle mukayese edilemeyecek derecede üstün olduğundan bıkma olmaz.
Zira Ayet-i Kerimede Cennet nimetlerinin tarifinin mümkün olmadığı “(Orada) nereyi görsen, (ta'rîfi mümkün olmayan) bir ni'met ve büyük bir mülk görürsün!”[4] buyrulmuştur. Bu meyanda Sevgili Peygamberimiz(sav) de Bir hadis-i şeriflerinde " "Allah Teala Hazretleri ferman etti ki: "Ben Azimu'ş-Şan, salih kullarım için gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve insanın hayal ve hatırından hiç geçmeyen nimetler hazırladım."
Ebu Hureyre ilaveten dedi ki: "Dilerseniz şu ayet-i kerimeyi okuyun, "Yaptıklarına karşılık Allah katında onlar için göz aydınlığı olacak ne mükafaatların saklandığını kimse bilemez.”[5] Buyurmuştur.
Bediüzzaman hazretleri de mevzumuzla ilgili şöyle buyurur. “Dünyanın bin sene mes'udane hayatı, bir saat hayatına mukabil gelmeyen Cennet hayatının ve o Cennet hayatının dahi bin senesi, bir saat rü'yet-i cemaline mukabil gelmeyen bir Cemil-i Zülcelal'in daire-i rahmetine ve mertebe-i huzuruna gidiyorsun.”[6]
Her istediğimizin yerine geldiği Dünyanın bin senelik elemsiz bir hayatı Cennetin bir saatlik hayatına karşılık gelmiyor. Fakat cennet lezzetleri sadece bununla sınırlı değildir. Cennette bir lezzet vardır ki cennetin de bin senelik bir hayatı o lezzetin bir saatine denk gelmez. O Rabbimizi görme lezzetidir. Cennetliklerin bu nimete kavuşacakları”(Îmân edip) güzel amel işleyenlere daha güzel karşılık (olarak Cennet), bir de ziyâde (Allah'ın cemâline mazhar olmak) vardır!”[7] Sevgil-i Peygamberimiz de bu konuda: “Siz Rabbinizi dolunay gecesinde gördüğünüz gibi rahatlıkla görecek ve hiçbir zorlukla karşılaşmayacaksınız.”[8] Buyurmuştur. Elbette böyle güzelliklere kavuşan bir insanın sıkılması mümkün değildir.
3-Cennetteki lezzetler dünyadaki lezzetler gibi tekdüze değildir. Cennet ehlinin arzu ettiği şekilde değişken olduğundan cennette sıkılma olmaz. Cennet lezzetleri yükselerek artan ve kişinin isteğine göre şekillenen bir özelliğe sahiptir. Bir Ayet-i Kerimede “Etraflarında da gümüşten billûr (gibi) olmuş kaplar ve bardaklar dolaştırılır. Gümüşten billûrlar ki, onları belli şekillere göre (Cennet ehli kendileri) takdîr etmiştir.”[9] Sevgili peygamberimiz de konuyla ilgili bir Hadis-i şerifte de “Cennette bir çarşı vardır. Ancak orada ne alış, ne de satış vardır. Sadece erkek ve kadın sûretleri vardır. Erkek bunlardan bir suret arzu ederse o sûrete girer.”[10]
4-Cennette nefislerin arzu ettiği her şey vardır. Dünyada lezzetlerden bıkmamızın bir sebebi arzu ettiğimiz her şeyi bulamamaktan kaynaklanır. İstediği her şeyi bulan insan elbette sıkılmaz. Zira ayet-i kerimede “Onlar için altın kadeh ve tepsiler dolaştırılır, canlarının istediği ve gözlerinin hoşlandığı her şey oradadır. Siz orada ebedi kalacaksınız.”[11] buyrulmuştur. Sevgili peygamberimiz de "Eğer Allah seni cennete koyarsa, orada canının her çektiği, gözünün her hoşlandığı şey bulunacaktır."[12] Başka bir hadis-i şerifte de “Cennette"Bir adam (cennette) ziraat yapmak için Rabbinden izin isteyecek. Rabbi ona diyecek ki: 'Sen arzuladığın hâl üzerine değil misin?' O da şöyle diyecek: 'Evet. Fakat ben ziraati seviyorum.' diyecek. Ona izin verilecek, hemen tohum ekecek bir anda ekin verecek, büyüyecek, harmanı yapılıp, dağlar gibi mahsul yığılacak..."[13]
5- Sıkıntılarla yoğrulmuş şu dünya hayatında bile bir insanın ebedi kalacağını düşünmesi, insanın elemlerini giderdiği halde; elemsiz, sıkıntısız cennet hayatının ebedi olması değil sıkmak bilakis fena ve zeval (Yok olma )endişesini ortadan kaldırdığı için ayrı bir lezzet verir.
[1] Sözler,51
[2] A’raf, 49
[3] Fatır, 34/35.
[4] İnsan,76/20.
[5] Buhari, Bed'ül-Halk 8, Tefsir Secde 1, Tevhid 35; Müslim, Cennet 2, Tirmizi, Tefsir.
[6] Asa-yı Musa, 232.
[7] Yunus,10/26.
[8] Tirmizi, Cennet, 17
[9] İnsan,76/14.
[10] Tirmizî, Cennet, 15
[11] Zuhruf, 43/71.
[12] Tirmizi, Cennet,11
[13] Buhârî, Tevhîd 38/2