Emirdağ Lahikası'nda geçen; "Hem de İslâmiyet güneşinin tutulmasına, inkisâfına ve beşerî tenvîr etmesine mümânaat eden perdeler açılmaya başlamışlar. O mümânaat edenler, çekilmeye başlıyorlar. Kırk beş sene evvel o fecrin emâresi göründü. 71’de fecr-i sâdıkı başladı ve başlayacak." Bu cümleyi izah edebilir misiniz?
İlgili metin şöyledir: “Hem de İslâmiyet güneşinin tutulmasına, inkisâfına ve beşerî tenvîr etmesine mümânaat eden perdeler açılmaya başlamışlar. O mümânaat edenler, çekilmeye başlıyorlar. Kırk beş sene evvel o fecrin emâresi göründü. 71’de fecr-i sâdıkı başladı ve başlayacak.”[1]
İslâm, bir güneş olarak tasvir edilmiştir. İslâmiyet, insanlığa aydınlık getiren, doğru yolu gösteren bir nurdur. Ancak bu güneşin yayılmasının önünde bazı perdeler bulunmaktadır. Bu perdeler, İslâm'ın yayılmasına ve insanlığın İslâm'ın nuruyla aydınlanmasına mâni olan fikirler, inançlar ve sistemler olarak düşünülebilir.
Perdelerin açılması, bu manilerin ortadan kalkmaya başladığını ifade etmektedir. Yani İslâm'ın önündeki engellerin azalması ve İslâm'ın daha rahat bir şekilde yayılması için zemin hazırlandığına işaret edilmektedir.
Fecr-i sadık ise gerçek şafak, yani gün doğumuna yakın olan en parlak şafak anlamına gelir. Bu ifadeler, İslâm'ın yeniden yükselişinin ilk belirtilerinin görüldüğünü ve bu yükselişin giderek artacağını ifade etmektedir.
71 yılından itibaren başlayan fecr-i sadık cümlesindeki tarih, hicri 1371 olarak düşünülürse yaklaşık olarak miladi 1951 yıllarından sonrasına işaret etmektedir. Fecr-i sadık, sadece niceliksel bir artış değil, aynı zamanda niteliksel bir dönüşümü de ifade eder.
Fecr-i sadık'a Bediüzzaman Hazretlerinin işaret ettiği emarelerden birkaç tanesi şunlardır:
Batı dünyası ve Amerika başta olmak üzere, pek çok insan İslâm'ı araştırıyor ve Müslüman oluyor. Bu durum, İslâm'a olan rağbetin arttığını ve insanların manevi arayışlarının İslâm'a yöneldiğini gösteriyor.
İslâm ülkelerinin ekonomik ve siyasi güçleri artmaktadır.
Ülkemizde tek parti döneminin bitip Menderes hükümetinin kurulmasıyla İslâmî çalışmaların önünün açılması, Risale-i Nurun serbest olması, Ezanın tekrar Arapça okunmaya başlaması vb. gelişmelerin görünmesidir.
II. Dünya Savaşı'nın ardından İslâm dünyası büyük dönüşümler yaşadı. Sömürgecilikten kurtuluş mücadeleleri, yeni İslâm devletlerinin kurulması, İslâmi hareketlerin yükselişi bu dönemin en dikkat çeken olayları arasında yer alır.
Sömürgecilik karşıtı mücadelelerde İslâm önemli bir rol oynadı. Bağımsızlık sonrası dönemde ise İslâmî hareketler, siyasi alanda daha etkin hale gelerek batılılaşmaya karşı bir tepki olarak ortaya çıktı. Bu dönüşümler, İslâm'ın temel değerlerinin daha iyi anlaşılması ve yaşanmasına vesile oldu.
Fecr-i sadık süreci, bazı zorluklarla uzun sürebilir. Bu zorluklar, İslâm'ın hakimiyetine olan inancımızı zayıflatmamalıdır. Fecr-i sadık’ın ardından güneşin doğması ve karanlıkların aydınlığa tebdili engellenemez bir hakikattir.