Vahidiyet; Cenâb-ı Hakk’ın sıfatlarda ortağının olmamasına denir. Vâhidiyet, Cenâb-ı Hakk’ın zâtını, sıfatlarını ve bütün varlıkları birbirlerinden ayıracak şekilde tüm tafsilâtıyla bilmesine ve kemâl sıfatlarının tümüyle muttasıf olmasına denir.
Felsefede vâhidiyet, bütün kâinâtı ilk ilkeden (mebde-i vâhid) bilmeye, her şeyin ondan olduğunu söyleyen mezhebe denir.
Bediüzzaman Hazretlerine göre Vâhidiyet, bütün varlığın Cenâb-ı Hakk’ın mülkü olması ve her şeyin Allah (cc) tarafından yaratıldığı anlamına gelmektedir. Bundan dolayıdır ki her bir şeyin imdâdına her şeyi gönderir. Bediüzzaman Hazretleri, vâhidiyette bir ihâta bulunduğunu ifade etmektedir. Bediüzzaman Hazretlerine göre ilâhî sıfatların Ehadîyet ve Vâhidiyet olmak üzere iki şekilde tecellîsi bulunmaktadır. Yani Vâhidiyet, sıfatların bir tecellîsidir. Bu nazarla Vâhidiyet’in farklı bir tanımını şöyle yapmaktadır: Cenâb-ı Hakk’ın vesâit ve esbâb perdesi altında ve bir kânun-u umumî sûretindeki tasarrufâtıdır. Bediüzzaman Hazretlerine göre Vâhidiyet, Cenâb-ı Hakk’ın varlıklarla ilgili her bir isminin bütün varlıkları kuşatmasına denir. Bediüzzman Hazretleri Vâhidiyet’in her şeyi ve her yeri kuşatmasından dolayı celâl ve haşmeti gösterdiğini ifade etmektedir.1
Muhlis Körpe, Risale-i Nur Istılahları, Süeda Yayınları, Isparta 2021, s.197

