İslam'a göre Babalar Günü, Anneler Günü ve Evlilik Yıldönümü gibi günleri kutlamak ve o günlere özel hediyeleşmek caiz midir?
İslamiyet’te özel günler Cenâb-ı Hak tarafından verilen Cuma günü, Mevlid-i Şerif ve Üç ayların içerisinde bulunan Regaib, Beraat, Kadir gecesi gibi günlerdir. Bunlarla birlikte Ramazan ve Kurban bayramlarının olduğu günlerdir.
Dinimizde; Babalar Günü, Anneler Günü, Evlilik Yıl Dönümü ve Sevgililer Günü gibi özel günler yoktur. Zira aile her şeyi ile her zaman özeldir ve her zaman değerlidir. Ecnebilerin bayramları veya özel günleri bizim özel günümüz olamaz. Müslüman için yukarıda saydığımız özel günlerden herhangi birisini tek bir ecnebinin kutladığı da vaki değildir!
Bizler, bizim için özel olan yakınlarımızı memnun etmek istiyorsak, Hristiyanların âdetlerine, kültürlerine veya uydurmalarına göre hareket etmek zorunda olmamalıyız. Ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
“Ama dinlerine tâbi‘ olmadıkça, ne yahudiler ne de hristiyanlar senden aslâ hoşnûd olmayacaklardır. (Onlara) de ki: “Şübhesiz ki Allah’ın hidâyeti (olan İslâm), hidâyetin ta kendisidir!” Celâlim hakkı için, eğer sana (vahiyle) gelen ilimden sonra onların arzularına uyarsan, Allah’(dan gelecek azâb)a karşı sana ne bir dost, ne de bir yardımcı vardır!”[1]
Dikkat edilirse ecnebilere tabi olmaktan maksat, onların dinleri ve âdetleri ile alakalı meselelerdir. Özel günler onların âdetleri içerisinde geçer. Eğer biz Müslümanlar onların âdetlerine göre hareket edersek, o vakit Allah’ın yasakladığı bir işi yapmış oluruz.
Ebû Saîd el-Hudrî"den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Muhakkak siz, önceki ümmetlerin yolunu (âdetlerini) karış karış, arşın arşın takip edeceksiniz. Hatta onlar bir kertenkele deliğine girmiş olsalar siz de onları takip edeceksiniz.”[2] İşte bu Nebevi ifadeden de anlaşılan; bizler bugün maalesef alışkanlıklarımızın ya da arzularımızın ölçüsünü ecnebilerden alıyoruz. Halbuki İslam memleketi olan bu topraklar, onların âdetleriyle değil bizim özümüzde olan dinimiz ile asırlardır ihya olmuştur. Ayrıca bu konu ile alakalı Bediüzzaman Hazretleri de şöyle buyurmaktadır:
“Umûr-ı dîniyede (dînî mes’elelerde) müsâmaha ile ve teşebbühle (hoşgörü ve benzemeye çalışmakla) medenîlere (ecnebilere) yanaşmayın! Çünkü aramızdaki dere pek derindir (Yani onlarla aramızda çok büyük ayrılıklar vardır). O dereyi doldurup, hatt-ı muvâsalayı (kavuşma hattını) te’mîn edemezsiniz. Ya siz de onlara iltihâk edersiniz (katılırsınız) veya dalâlete (sapıklığa) düşer boğulursunuz!”[3]
Hulasa; yukarıda da ifade ettiğimiz gibi şimdiye kadar hiçbir gayr-i müslim, dinine ve âdetlerine ters düştüğü için, İslamiyet’in özel günlerini kutlamamıştır. Bizler de onlara benzememek için bu gibi günleri kutlamamalıyız, ehl-i imanı bu hususta nazikçe uyarmalıyız.
Hediyeleşmek sünnettir. Sevdiklerimizi sevindirmek sevaptır. Anne, baba ve yakınlarımızı mutlu etmek, Allah’ın rızasına vesiledir. Öyleyse senede sadece belli bir gün değil, her gün Müslüman için özeldir. Sevdiklerimiz sadece bir gün değil her hün sevgi ve ilgiyi hakederler.
[1] Bakara, 2/120.
[2] Buhârî, İ"tisâm, 14.
[3] Mesnevî-i Nûriye, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 111.