0
Üstad Hüsrev Efendi'nin Vefatı
Hüsrev Efendi'nin son zamanları nasıldı? Vefatını kısaca anlatabilir misiniz?

0
Hüsrev Efendi'nin son zamanları nasıldı? Vefatını kısaca anlatabilir misiniz?
3
Bediüzzaman Hazretlerinin, Dârü'l-Hikmeti'l-İslâmiye'deki görevinin hadis ilmiyle ilgilenen aza olduğu bilgisi doğru mudur?
3
Fatiha suresinde 'enamte aleyhim' kısmında lâmelif durağında durulur mu? Lâmelif durağının hükmü nedir?
2
Zarara kendi rızasıyla gidene merhamet edilmez hükmü şefkat tokatları ile ilişkilendirilebilir mi?
4
Kur'an'da adı geçen 25 peygamberin meslekleri nelerdir? Bu konudaki ayet ve hadisleri de yazar mısınız?
3
İslâm'da şeâir, dini açıkça temsil eden, görüldüğünde İslâm'ı hatırlatan alâmetlere denir. Ezan, cami, namaz, oruç, sarık ve tesettür gibi ibadetler şeâir olduğu gibi, Kur'ân-ı Kerîm'in yazısı olan hatt-ı Kur'ân da İslâm'ın önemli sembollerindendir. Risale-i Nur'da bu konuya dikkat çeken Bediüzzaman Hazretleri, Kur'ân yazısının muhalifindeki yazıların bidat olduğunu, hatt-ı Kur'an'ın muhafaza edilmesinin doğrudan doğruya Kur'ân'a hizmet eden bir vasıta olduğunu şöyle vurgular:Risale-i Nur, zındıkaya karşı hakaik-i imaniyeyi muhafazaya çalışması gibi, bid'ate karşı da huruf ve hatt-ı Kur'ânı muhafaza etmek bir vazifesi iken…1Risale-i Nur'un mühim bir vazifesi, âlem-i İslâmın ekseriyet-i mutlakasının yazısı ve hattı olan huruf-u Arabiyeyi muhafaza etmek olduğundan..2Bu cümleler, Arap harflerinin yalnızca bir milletin değil, bütün İslâm âleminin ortak yazısı olduğunu ortaya koyar. Asırlar boyunca Kur'ân bu harflerle yazılmış, ilimler bu yazıyla kaydedilmiş, milyonlarca Müslüman dinini bu hat sayesinde öğrenmiştir. Bu yönüyle Kur'an harfleri, İslâmı temsil eden bir şeâirdir.KaynakçalarBediüzzaman Said Nursi, Kastamonu Lahikası, Hayrat Neşriyat, Isparta 2016, s.94Bediüzzaman Said Nursi, Emirdağ Lahikası, Hayrat Neşriyat, Isparta 2019, c.1 s. 115
7
Her bir dağın bir şahs-ı manevisinin olduğu ne manaya geliyor? Üstad Brdiüzzaman'ın şu cümlelerini izah eder misiniz? "Her cebelin bir şahs-ı ma'nevîsi bulunduğunu ve ona münâsib birer tesbîh ve birer ibâdeti olduğu.."
6.773
Kur'an-ı Kerim'de Tîn suresinde geçen âyet meali şu şekildedir:Yemîn olsun tîn'e (incire) ve zeytine! 1Sorunuzun cevabı olarak Bediüzzaman Hazretlerinin izahı da şu şekildedir:Ni'metler içinde tîn ve zeytinin tahsîsinin sebebi, o iki meyvenin çok mübârek ve nâfi' olması ve hilkatlerinde de medâr-ı dikkat ve ni'met çok şeyler bulunmasıdır. Çünki hayat-ı ictimâiye ve ticâriye ve tenvîriye ve gıdâ-yı insaniye için zeytin en büyük bir esas teşkîl ettiği gibi; incirin hilkati, zerre gibi bir çekirdekte koca incir ağacının cihâzâtını saklayıp derc etmek gibi bir hârika mu'cize-i kudreti gösterdiği gibi, taâmında, menfaatinde ve ekser meyvelere muhâlif olarak devamında ve daha sâir menâfiindeki ni'met-i İlâhiyeyi kasem ile hatıra getiriyor. Buna mukābil insanı îmân ve amel-i sâlihe çıkarmak ve esfel-i sâfilîne düşürmemek için bir ders veriyor.2Yukarıdaki metnin izahı şöyledir: Cenâb-ı Hak, şükür, tefekkür ve imana sevk etmek için kudretini ve rahmetini büyük nimetler vasıtasıyla bizlere hatırlatıyor. Bu hatırlatma ile esfel-i sâfilîne, yani aşağıların da en aşağısına giden insanın dikkatini a'lâ-yı illiyyîne, yani meleklerden bile daha üst derecelere çevirmek istiyor. İncir ve zeytin özelinde üç ana başlık zikredilebilir:Zeytinin toplumsal ve ticârî hayata katkısı: Zeytinyağı, tarih boyunca Akdeniz medeniyetlerinin ve geniş toplumların ekonomisinde önemli bir ticaret maddesi ve temel besin kaynağı olmuştur.Aydınlatma: Elektriğin yaygınlaşmasından önce zeytinyağı, lambalarda kullanılarak aydınlatmanın en temel unsuru olmuştur. (Bu, zeytinyağının modern-öncesi toplumlardaki enerji kaynağı olma rolünü vurgular.)İnsan gıdası olması: Zeytin ve zeytinyağı, sağlıklı ve besleyici bir gıda olarak temel bir besin kaynağıdır.İncir; En küçük tohumunun bile, kendisinden kat kat büyük olacak ağacın bütün dallarının, yapraklarının ve köklerinin programını ve cihazlarını içinde barındırması hakikati nazara verilmektedir. Bu durum, Allah'ın nihayetsiz kudretinin en küçük bir noktada dahi büyüklüğünü göstermesinin açık bir delilidir.Sonuç olarak; incirin tadı, faydası ve çoğu meyvenin aksine kurutulabilmesi, saklanabilmesi veya mevsiminin uzunluğu gibi devamlılık arz eden ilâhî nimetler bu yemin ile hatırlatılmaktadır.Ayrıca BakınızRisale-i Nur'da İncir Ağacı Örneğinin Verilmesinin HikmetleriKaynakçalarTîn, 95/1Bediüzzaman Said Nursi, Hayrat Neşriyat, Mektubat, Isparta 2020, s.274, 275
14
Mesnevi-i Nuriye'de geçen şu cümleyi izah eder misiniz?"Eğer milletin de enâniyeti inzimâm ederse, Sâni'in emrine karşı mübârezeye çıkar. Tam ma'nâsıyla bir şeytan olur. Sonra halkı da kendisine kıyâs eder. Esbâbı da o kıyâsa dâhil eder. Büyük bir şirke düşer."
6.477
Kitâb-ı Mübin'i açıklar mısınız?
5.628
Vücud-u İlmîSadece ilim ve bilgisi bulunan, fakat varlık sahasına çıkmamış eşya için kullanılan bir ıstılahtır. Varlıkların vücuda gelmeden önce suretlerinin, şekillerinin, programlarının ve miktarlarının yalnızca Allah'ın ilminde bulunma hâlidir. Meselâ; gelecek baharda yaratılacak ve vücuda gelecek olan tüm mahlûkların, şu anda Allah'ın ilminde kayıtlı olması gibi.Vücûd-u HâricîAllah'ın sınırsız kudretiyle, ilminde kayıtlı bulunan şeylerin içeriklerine ve şekillerine bir vücud giydirip varlık sahasına çıkarmasıyla ortaya çıkan varlıklardır. Somut olarak görülebilen, hissedilebilen her şeyin kendilerine özel bir vücudu vardır. Haricî olması, ilimden varlık sahasına çıkmış olması demektir.Emr-i İ'tibârîVarlığı kabul edilmekle beraber somut bir delili olmayan şeylere denir. Dünyanın etrafındaki paralel ve meridyenler gibi. Kanunların da harici bir vücutlarının olmadığını ama ilmen varlıklarını kabul ettiğimizi, bu sebeple varlıklarına itibar ettiğimizi Bediüzzaman Hazretleri aşağıdaki metinde şöyle beyan eder:Kavanin umûr-u itibariyedir; vücud-u ilmîsi var, haricîsi yok.1 Kanun-u EmrîAllah'ın emir ve iradesinin bir cilvesi olarak, kâinatın heryerine yerleştirilmiş, harici vücudu olmadığı için varlıklarına itibar edilen, yaratılışa dair bütün kanunlardır. Bu kanunlar rastgele değil, bazı ilâhî kanunlara bağlı işlerler.Vâcibü'l-VücûdVarlığı gerekli ve zaruri olan demektir. Sadece Cenâb-ı Hakk için kullanılır. Allah'ın, zihnin dışında gerçekliğinin bulunduğunu ve yokluğunun düşünülemeyeceğini belirten sıfattır.2 Bu ıstılah Seyyid Şerîf Cürcânî Hazretleri'ne göre, yokluğu hiç mümkün olmayan varlıktır. Onun varlığı başkasından değil, bilakis kendi zâtındandır, şeklinde tanımlanmıştır. Risale-i Nur'un çok yerlerinde, kâinatta görünen şu düzen, düzenli ve sanatlı yaratılan bütün varlıklar, varlıklarda görünen ve tesadüf olma ihtimali mümkün olmayan harika haller, bir ve tek olan bir zâtın varlığını gerekli kılmaktadır denilerek bu sıfata çoklukla vurgu yapılmaktadır.KaynakçalarBediüzzaman Said Nursi, Barla Lahikası, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s.253"VÜCÛD", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/vucud--sifat (15.11.2025).
9.763
Engelli insanlar hayatları boyunca çok acı çekiyorlar. Allah neden bunu insanlara reva görüyor? O kadar acı çekmelerine Allah'ın izin vermesinin sebebi nedir?
12.027
Allah'ın Hz. Adem'e (a.s) ruhundan üflemesi ne demektir? Allah'ın kendine öz bir ruhu mu var?
5.166
Ramazan ayında şeytanların zincire vurulmasını nasıl anlayacağız? Şeytanlar zincire vuruluyorsa, Ramazandan önce çok günah işleyen bir insan neden Ramazan ayında günah işlemeye devam etmektedir?
5.398
Put ve Putperestlik ne demektir? Bu batıl inanış ilk olarak nasıl ortaya çıkmıştır?
5.192
Risale-i Nur'un hizmet düsturları, Risale-i Nur öncesi dönemdeki hizmet düsturlarından farklı mıdır? Farklıysa bu fark nelerdir?
4.547
14. Lem'a'nın 1. Makamının 3. Vechi'nde geçen burçlar meselesini açıklar mısınız?
612
Bediüzzamanı diğer alimlerden farklı kılan ve ön plana çıkaran hussiyetleri nelerdir?
4.388
Hilye-i Şerîf ne demektir? Peygamberimizin (sav) görünüşü ve fiziki özellikleri nasıl anlatılmaktadır?
1.066
Hutbe-i Şamiye'de İslâm âleminin manevî hastalıklarından olan ye's yani ümitsizlik hastalığı ve reçetesi anlatılmaktadır. Bu konunun anlatıldığı 2. Kelime'yi kısaca izah eder misiniz?
574
2. Lema'da; ”Bizlerin günahlarımızdan gelen yaralar ve yaralardan hâsıl olan vesveseler ve şübheler, neûzübillâh mahall-i îmân olan bâtın-ı kalbimize ilişip îmânımızı zedeliyorlar ve îmânın tercümanı olan lisânın zevk-i rûhânîsine ilişip zikirden nefretkârâne uzaklaştırarak susturuyorlar.” Cümlesinde geçen "imanın zedelenmesi ve lisanın zevk-i ruhanisi" tabirlerini açıklayabilir misiniz?