Arama sonuçları: 278 sonuç bulundu.

"Esbâb-ı maddiyenin te’sîr-leri elbette mübâşeretle ve temasla olur. Halbuki o esbâb-ı tabîiyenin temasları, zîhayat mevcûdların zâhiriyledir. Halbuki görüyoruz ki, o esbâb-ı maddiyenin elleri yetişmediği ve temas etmedikleri o zîhayatın bâtını, on def‘a daha zâhirinden muntazam, daha latîf, san‘atça daha mükemmeldir." zihayatların zahiri, batını nasıl oluyor. Esbab batına nasıl temas edemiyor. Aç...
Üstad risalelerde akilüllahm hayvanların canlı hayvanları yemesinin caiz olmadığını beyan ediyor. Lakin belgeselere ve hayvanın yapısına dikkat edildiğinde; mesela aslanın fıtratı yakalamak ve öldürmek için olduğu anlaşılıyor. Hal böyleyken koşmak ve yakalamak için yaratılmış bir hayvanın bunun yapmasının caiz olmadığını söylemek zahiren tezat gözüküyor. İşin hakikatini açar mısınız?
Allah'ın Evvel, Ahir, Zahir ve Batın isimlerinin hafiziyete dair olan bağlantısını nasıl anlamak gerekir? Yani bir ağacın çekirdeği sürekli kendisinden önceki çekirdeklerin fihristlerini taşıdığı için Evvel ismimi tecelli eder? Buna göre Ahir isminın meyveyle olan bağlantısını nasıl anlamak lazım?
Aşağıdaki cümleyi açıklarmısınız. "hesabsız eserleriyle gizli kemâlâtını bildirmek isteyen; ve bu arzuyu, kavilden ve tekellümden daha zâhir bir tarzda fiilen isteyen ve hâl diliyle bildiren bir zât, perde-i gayb tarafında bulunduğu bilbedâhe anlaşılıyor." (Asa-yı Musa)
Evet, ekseriyet-i mutlaka ile, hayır ve mehâsin ve kemâlât, vücuda istinad eder ve ona râci olur. Sureten menfi ve ademî de olsa, esası sübutîdir ve vücudîdir. Dalâlet ve şer ve musibetler ve mâsiyetler ve belâlar gibi bütün çirkinliklerin esası, mayası ademdir, nefiydir. Onlardaki fenalık ve çirkinlik, ademden geliyor. Çendan suret-i zâhirîde müsbet ve vücudî de görünseler, esası ademdir, nefiydi...
1. "Onlara bir iyilik gelirse bu Allah'tandır derler. Onlara bir kötülük gelirse bu senin yüzündendir derler. De ki hepsi Allah tan dir." (Nisa, 78) Sana ne iyilik gelirse Allah'tandır, sana ne kötülük gelirse kendindendir. "Nisa, 79" Bu iki ayeti nasıl anlamak lazım. Zahiren zıt gibi duruyor? 2. "Allah hiçbir adamın içine iki kalp koymamıştır." (Ahzap, 4) Halbuki iki kalpli insanların doğduğu ol...
İştirak-i amal ve şirket-i maneviyenin yani başkalarının sevabından da hissedar olmanın ''İnsana ancak çalıştığının karşılığı vardır'' ayetiyle zahiren bir zıtlığı görünüyor. Açıklar mısınız?
Kainatın yaratılışı kusursuz mudur? Öyle ise mahlukatta zahiren noksan olarak görülen şeylerin hikmeti nedir? 
"Sonra o yolcu dağlarda ve sahrâlarda fikriyle gezerken, eşcâr ve nebâtât âleminin kapısı fikrine açıldı. Onu içeriye çağırdılar: “Gel, dâiremizde de gez. Yazılarımızı da oku” dediler. O da girdi, gördü ki: Gayet muhteşem ve müzeyyen bir meclis-i tehlîl ve tevhîd ve bir halka-i zikir ve şükür teşkîl etmişler. Bütün eşcâr ve nebâtâtın envâ‘ları, bil’icmâ‘ beraber لَٓا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ diyorlar...
Kiramen Katibin melekleri amellerimizi kaydediyorlar. Sadece zahiri amellerimizi mi; yoksa kalbimizden geçirdiğimiz hatıratı da kayıt ediyorlar mı? Bazı kişiler, kalpden geçirilen hatıratı bilemez diyorlar. Dolayısıyla bunları kayıt edemez diyorlar. Ama kalpten geçirilen bir iyiliği yapmasan bile 1 sevap var diye biliyorum. Kalbi hatıratımızı da kayıt altına alıyorlar mı?