“Kâinâtta tasarrufları görünen ef‘âl-i Rabbâniyenin ıtlâk ve ihâta ve nihâyetsiz bir sûrette zuhûrlarıdır. Ve o fiilleri takyîd ve tahdîd eden, yalnız hikmet ve irâdedir ve mazharların kābiliyetleridir. Ve serseri tesâdüf ve şuûrsuz tabiat ve kör kuvvet ve câmid esbâb ve kayıdsız ve her yere dağılan ve karıştıran unsurlar, o gayet mîzânlı ve hikmetli ve basîrâne ve hayatdârâne ve muntazam ve muhkem olan fiillere karışamazlar.” Soru

7. Şua'da geçen şu cümleleri izah eder misiniz? Özelikle "mazharların kabiliyetleri" cümlesinin manasını avam lisanıyla yapabilir misiniz?

Kâinattaki Güzel Sanatların Hz. Peygamberin (sav) Peygamberliğine Delil Olması Soru

Mesnevi-i Nıuriye'de Reşhalarda geçen "Kâinatta görünen hüsn-ü san'at dahi risalet-i Ahmediyeye (a.s.m.) delâlet ve şehadet eden kat'î bir delildir." cümlesini devamı ile açıklar mısınız? Tam olarak Peygamberimizin nübüvvetine olan delaletini bağdaştıramadım. 

Kalbin Perdeleri Soru

2. Şua'da geçen, "...onları öyle bir zat verebilir ki, kalbin en ince ve görünmez perdelerini görür, lâkayt kalmaz." cümlesindeki kalbin perdeleri ne demektir?

Kalp Boşluk Kabul Etmez Soru

"Kalp boşluk kabul etmez" Sözünden ne anlamalıyız? 

Kalp Ruhun Parçası mı Soru

Akıl, kalp gibi latifeler ruhun parçası mıdır? Yoksa ruha takılan özellikler midir?

Kalp Temizliği Soru

Kalp temizliği nedir? Bir insanın kalbinin temiz olması için ne yapması lazım? Benim kalbim temiz diyenlere bunu nasıl izah edebiliriz?

Kanun-u Kayyumiyet Soru

Kanun-u kayyumiyeti misallerle açıklar mısınız?

Kanunların Yalnız İlmî Vücutlarının Bulunması Soru

Tabiat Risalesi’nin üçüncü muhalinde geçen, ''Sultan-ı Ezeli’nin hikmetinden gelen nizamat-ı kainatın MANEVİ KANUNLARINI birer MADDİ MADDE tasavvur ederek ve saltanat-rububiyetin KAVANİN-İ İTİBARİYESİNİ ve o Mabud Ezeli’nin şeriat-ı fıtriyye-i kübrasının MANEVİ ve yalnız VÜCUD-U İLMİSİ bulunan ahkamlarını ve düsturlarını birer MEVCUD-U HARİCİ ve maddi bir madde tahayyül ederek o İLM ve KELAMD...

“Kardeşlerinizin meziyetlerini şahıslarınızda ve fazîletlerini kendinizde tasavvur edip, onların şerefleriyle şâkirâne iftihâr etmektir. Ehl-i tasavvufun mâbeyninde ‘fenâ fişşeyh, fenâ firresûl’ ıstılâhâtı var. Ben sofî değilim. Fakat onların bu düstûru, bizim mesleğimizde ‘fenâ fil’ihvân’ sûretinde güzel bir düstûrdur. Kardeşler arasında buna ‘tefânî’ denilir. Soru

21. Lema İhlas Risalesi'nin 4. Düsturunu 2. Sebebe kadar cümle cümle kısaca izah eder misiniz? 

Kastamonu Lahikasında Geçen Meyten Kelimesi Soru

Kastamonu lahikası sayfa 53 te(Osmanlıca nüsha) 34. Mektupta "birincisi" başlığında ifade edilen "میتاً kelimesine tam münasib سعید" Cümlesindeki münasebetten kasıt nedir?