Bediüzzaman Hazretleri şehit olan Ubeyd isimli talebesi için şu cümleyi kuruyor: "O beni ölmüş biliyormuş; benim için çok ağladığını söyledi." Başka bir yerde de; "Onlar kendilerini ölmüş bilmiyorlar, yalnız kendilerini daha iyi bir âleme gittiklerini biliyorlar, kemal-i saadetle müteleziz oluyorlar, ölümdeki firak acısını his etmiyorlar" diyor. Bu iki ifadeyi nasıl anlmalıyız? Birinde telezzüz e...
"Belki Şems-i Tebrizî gibi bir kısım âşıkların nazarında bütün kâinatta bulunan umum incizablar, cezbeler, cazibeler, cazibedar hakikatlar; ezelî ve ebedî bir hakikat-i cazibedara işaretlerdir." Şems-i Tebrizî ismi külliyatta tek bu yerde geçiyor bu ifade ile. Tebrizi meşhur bir zat. Lâkin buradaki ifadeyi tam anlayamadım. Yani Tebrizi, kâinatta bulunan umum incizablar, cezbeler, cazibeler, cazibe...