Sekizinci Lema’da 145. sayfadaki geçen şu cümleleri sayfanın sonuna kadarki metinle beraber izah eder misiniz?
Kastamonu Lahikası'nda (s. 35) geçen bu ifadelerden Bediüzzaman Hazretlerinin risaleleri ciddi tashih ettiğini anlıyoruz. Bediüzzaman Hazretlerinin tashihte dikkat ettiği hususlar nelerdir? Bu hususu Risale-i Nur'da geçen ifadelerle izah eder misiniz?
Neden gölgeli bir Kur'an basmıyorsunuz? Bir yandan Risale yazarken ara ara Kur'anı yazar hem de okumuş oluruz.
Hafız Ali Abinin Üstad'ın yerine vefatı ile ilgili sorulan başka bir sorunun izahında şöyle bahsetmişsiniz; “Hafız Ali Abi ömrünü feda etmese idi, Bediüzzaman Hazretleri’nin 1944 yılında Denizli Hapsinde vefat edeceği Allah’ın ilminde mevcut idi. Bunun yanında Allahu Teala Hafız Ali abi’nin ömrünü feda edeceğini ve bu sebeble Bediüzzaman’ın 1960’a kadar yaşayacağını da biliyordu. Binâenaleyh burad...
Bediüzzaman Hazretleri, "Mesleğimiz haliliyye olduğu için meşrebimiz hullettir." diyor. Hullet ve haliliyye ne demektir? Buna işaret eden ayet veya hadis var mı?
Kastamonu Lahikası'nda (s. 45) geçen bu kısmı nasıl anlamalıyız? Burada, hiss-i kable’l-vukū‘ ile haber verilen zatlardan birisinin Nazif Çelebi olduğunu görüyoruz. Ancak metinde birçok zat tabiri kullanılmış. Hiss-i kable’l-vukū‘ ile haber verilen diğer zatlar/talebeler kimlerdir?
Risale-i Nur talebelerinin sınıfları hakkında Bediüzzaman Hz. nin söylediği, haslar ve hasların hasları tabirlerindeki muhatablar kimlerdir?
Risale-i Nurun mühim bir vazifesi olan Hatt-ı Kuranı muhafaza sadece yazarak mı olur? Ya da yazmadan muhafaza edilmez mi? Yazmayınca bu vazifeyi yerine getirmemiş mi oluruz?
Bediüzzaman Hazretleri Tevafuklu Kur’an-ı Kerim’in basımı için Altın biriktirmiş. Bu altınlar onun vefatından sonra Hayrat Vakfı Kurucusu Ahmed Hüsrev Altınbaşak’a teslim edilmiş. O da bu altınlar ile Hayrat Vakfını kurmuş. Tevafuklu Kur’an-ı Kerim basımı nasıl olmuş ve bunlar doğru mudur? İşin aslı nasıldır?
Sekizinci Lema’da geçen şu cümleleri devamıyla birlikte izah eder misiniz?