Bediüzzaman Hazretleri Tevafuklu Kur’an-ı Kerim’in basımı için Altın biriktirmiş. Bu altınlar onun vefatından sonra Hayrat Vakfı Kurucusu Ahmed Hüsrev Altınbaşak’a teslim edilmiş. O da bu altınlar ile Hayrat Vakfını kurmuş. Tevafuklu Kur’an-ı Kerim basımı nasıl olmuş ve bunlar doğru mudur? İşin aslı nasıldır?
"Amelinizde rıza-yı İlahî olmalı. Eğer o razı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok. Eğer o kabul etse, bütün halk reddetse tesiri yok. O razı olduktan ve kabul ettikten sonra, isterse ve hikmeti iktiza ederse, sizler istemek talebinde olmadığınız halde, halklara da kabul ettirir, onları da razı eder. Onun için, bu hizmette doğrudan doğruya yalnız Cenab-ı Hakk'ın rızasını esas maksad yapmak gerek...
Bazı internet sitelerinde, Risale-i Nur'un baş kâtibi ve Üstad Bediüzzaman'ın en yakın talebesi olarak bilinen Hüsrev Efendi'nin yazmış olduğu bazı risalelerde sadeleştirme sayılabilecek müdahalelerde bulunduğu anlamına gelen iddialar yayınlanmaktadır. Bu işin aslı nedir? Ayrıca Hüsrev Efendi hakkında başka olumsuz rivayetlerle de karşılaşılmaktadır. Böyle rivâyetlere bir Nur Talebesi'nin bakış a...
Husrev Efendiye neden üstad deniliyor?
Hüsrev Efendi'nin yazdığı Risaleler'in sıhhatli olması noktasındaki hassasiyetini gösteren kendi ifadeleri var mı?
Bediüzzaman Hazretleri, Hüsrev Efendi'ye "Sen hem benim yerime hem de kendi yerine hizmet edeceksin!” diyerek neyi kasdetmiştir?
Hüsrev Efendinin Bediüzzaman Hazretlerinin hizmetinden başka hizmetleri de mi vardı?
Bediüzzaman Hazretleri vefat ettikten sonra yerine bıraktığı Hüsrev Efendi'ye kimler yardımcı olup yanında yer almışlardır?
Bazı büyük Nur Talebeleri'nin, Üstad Bediüzzaman'ın vefatından sonra kendi yerine bıraktığı Hüsrev Efendi'yle birlikte hareket etmemelerini nasıl değerlendirmeliyiz? Yine, Lahika mektublarında, "vekil, varis, rükün" gibi ifadelerle yer alan bazı kimselerin Husrev Efendi aleyhindeki tutumlarını delil olarak gösterenlere nasıl cevap verilebilir?
Üstadımızın Risale-i Nurda, Hüsrev'in sisteminde veya Hafız Alinin sisteminde vs. gibi ifadelerinden maksat nedir. Bunları nasıl anlamamız lazım?
Âyetü'l-Kübra risalesini okunurken, art niyetli olduğunu düşünmediğim bir arkadaşım “Bediüzzaman, Celcelutiye'de geçen Âyetü'l-Kübra ve Asa-yı Musa gibi isimleri, önceden okuyup da sonradan kitapların ismini koyup basmış olamaz mı?” mealinde bir soru sordu. Bu arkadaşımıza nasıl cevap verebiliriz? Bu konuyu izah eder misiniz?