Soru

"Elhâsıl: Şu zamanda dellâl-ı Kur’ân ve hâdim-i Furkān olan o zâtın iki ismi var ve iki lakabı var. ‘El-Kürdî’ lakabıyla ‘Molla Said’ ismi, اَنَا لِمُر۪يد۪ي fıkrasında zâhir görünüyor. ‘Nûrsî’ lakabıyla ‘Bedîüzzaman Said’ ismi كُنْ قَادِرِيَّ الْوَقْتِ fıkrasında âşikâr görünüyor. Hatta hizmet-i Kur’âniyede en mühim bir arkadaşı ve hâlis bir talebesi olan Hulûsî Bey’e, لِلّٰهِ مُخْلِصًا تَع۪يشُ سَع۪يدًا صَادِقًا بِمَحَبَّت۪ي fıkrasında işaret olduğu gibi, diğer bir kısım talebelerine de işaretler var."

Sekizinci Lema’da geçen şu cümleleri izah eder misiniz?

Tarih: 1.02.2025 16:09:02

Cevap

Elhâsıl: Şu zamanda dellâl-ı Kur’ân ve hâdim-i Furkān olan o zâtın iki ismi var ve iki lakabı var. ‘El-Kürdî’ lakabıyla ‘Molla Said’ ismi, اَنَا لِمُر۪يد۪ي fıkrasında zâhir görünüyor. ‘Nûrsî’ lakabıyla ‘Bedîüzzaman Said’ ismi كُنْ قَادِرِيَّ الْوَقْتِ fıkrasında âşikâr görünüyor.

Bu zamanda Kur’ân’ın yorulmaz bir hizmetkârı ve hakikatlerinin kuvvetli bir dellâlı yani ilân edicisi olan Bediüzzaman Hazretlerinin iki ismi ve iki lakabı vardır. İsimleri; Molla Said ve Bediüzzaman, lakapları ise el-Kürdî ve Nursî’dir.

Risalenin buraya kadarki izahlarında, اَنَا لِمُر۪يد۪ (Ben müridim için) ifadesinde; “el-Kürdî” lakabıyla “Molla Said” ismi hem ebced hem de mana olarak açıkça görünmektedir. “Bediüzzaman Said” ismi ile “Nursî” lakabı ise hem ebced değeri olarak hem de işaret ettiği mana olarak كُنْ قَادِرِيَّ الْوَقْتِ (Vaktin Abdulkadir’i ol!) ifadesinde apaçık ortaya çıkmaktadır.

Hatta hizmet-i Kur’âniyede en mühim bir arkadaşı ve hâlis bir talebesi olan Hulûsî Bey’e, لِلّٰهِ مُخْلِصًا تَع۪يشُ سَع۪يدًا صَادِقًا بِمَحَبَّت۪ي fıkrasında işaret olduğu gibi, diğer bir kısım talebelerine de işaretler var.[1]

Abdulkadir Geylani Hazretlerinin bu sırlı ve kerametli beyitlerinde, sadece Hz. Üstad’ın isimlerine ve lakaplarına değil, bir kısım samimi talebelerine de işaretler vardır.

Mesela, Şeyh Geylani (ks); لِلّٰهِ مُخْلِصًا تَع۪يشُ سَع۪يدًا صَادِقًا بِمَحَبَّت۪ي  (Muhlis olarak Allah için… Muhabbetimle Said (bahtiyar) ve sadık olarak yaşarsın!) cümlesiyle Hz. Üstad’ın Kur’ân hizmetinde mühim bir arkadaşı ve samimi bir talebesi olan Hulusi Bey’e[2] açıkça işaret edip O’ndan haber verdiği gibi, diğer bir kısım talebelerinden de açıkça haber vermektedir. Bu işaretler, birkaç sayfa sonra detaylıca açıklanacaktır.


[2] İbrahim Hulusi Yahyagil; 1895 yılında Elazığ Harput'ta dünyaya geldi. Birinci Dünya Savaşı'nda, Kafkas ve Çanakkale cephelerinde harbe katılmış olup 1950 yılında Albay rütbesi ile emekliye ayrıldı. Üstad Bediüzzaman ile 1929 senesinde Barla’da tanıştı. Bu tanışmadan sonra Hz. Üstad ile devamlı mektuplaşarak sorular sordu. Bu sorulara verilen cevaplarla Mektubat eserinin yazılmasına sebep oldu. Hz. Üstad’ı Barla’da iken dört defa ziyaret eden Hulusi Bey, 1930 senesinde tayinle Isparta’dan ayrıldı. Hayatı boyunca Risale-i Nur Hizmetinde gösterdiği büyük ihlas ve sadakatiyle en seçkin Nur Talebeleri arasında yer aldı. 25 Temmuz 1986’da Elazığ’da nurlu hizmetlerle geçen uzun bir ömrün ardından 91 yaşında vefat etti.


Alâkalı Sorular

Yorum Yap

Yorumlar