Neden gölgeli bir Kur'an basmıyorsunuz? Bir yandan Risale yazarken ara ara Kur'anı yazar hem de okumuş oluruz.
Haram lokma, harama nazar ve haramla iştigal vs. Bunların hafızaya kötü etkisi olduğunu biliyoruz. Peki yabancıların ya da haram helal dikkat etmeyip istediği şekilde yiyerek istediği şekilde yaşayıp da çok zeki ve başarılı olmalarının sebebi nedir?
İnsan hasta olduğunda ve sabır gösterdiğinde bunun Allah katında mükafatı nasıl olur?
"Hayat bir haikat-i hariciyedir, vehmi bir emir hakikati hariciyeyi yüklenemez" ne demektir?
Üstad Bediüzzaman Münazaratta, zindan-ı atalete düştüğümüzün sekiz sebebini sayarken en başta "hayat cidaldir" diyor. Başka bir yerde de (mesela 30. söz 2. misal) hayatın bir yardımlaşma (düstur-u teavün) olduğunu söylüyor. Bu iki durumu beraber nasıl anlamalıyız?
Bediüzzaman Hazretleri Tevafuklu Kur’an-ı Kerim’in basımı için Altın biriktirmiş. Bu altınlar onun vefatından sonra Hayrat Vakfı Kurucusu Ahmed Hüsrev Altınbaşak’a teslim edilmiş. O da bu altınlar ile Hayrat Vakfını kurmuş. Tevafuklu Kur’an-ı Kerim basımı nasıl olmuş ve bunlar doğru mudur? İşin aslı nasıldır?
Evet, ekseriyet-i mutlaka ile, hayır ve mehâsin ve kemâlât, vücuda istinad eder ve ona râci olur. Sureten menfi ve ademî de olsa, esası sübutîdir ve vücudîdir. Dalâlet ve şer ve musibetler ve mâsiyetler ve belâlar gibi bütün çirkinliklerin esası, mayası ademdir, nefiydir. Onlardaki fenalık ve çirkinlik, ademden geliyor. Çendan suret-i zâhirîde müsbet ve vücudî de görünseler, esası ademdir, nefiydi...
Halık-ı Rahimin (merhametli yaratıcının) hazır ve nazır olduğunu nasıl düşünebiliriz?
"Ve keza, şuurî olmaksızın, senin lehine ve aleyhine çok fiiller cereyan etmektedir. O fiiller şuurî oldukları halde, şuurun taallûk etmediğinden sâbit olur ki, o fiillerin fâili bir Sâni-i Zîşuurdur. Ne sen fâilsin ve ne senin esbabın!" (Mesnevi Nuriye, Katre, Osmn. 60) Burada geçen “hem şuuri olmaksızın” “hem de şuuri oldukları halde” ifadeleri çelişkili gibi gözüküyor. Bunu nasıl izah edebilir...
Üstad Bediüzzaman hayattayken Hüsrev üstad ile arasının açıldığı söyleniyor. Hüsrev üstad ki Üstad'ın Risalelerde çok övdüğü ve Risalelerde birçok mektubu geçen bir talebedir. Üstad izin verdiği halde Latin harflerine karşı çıkmış mı? Bunu tam olarak nasıl anlamamız gerek?