Halık-ı Rahimin (merhametli yaratıcının) hazır ve nazır olduğunu nasıl düşünebiliriz?
Bunun yegâne şartı, İhlas Risalesinde de geçtiği gibi tahkiki imana sahip olmaktır. Yani Allahu Teâlâ'nın varlığına, mekândan münezzeh olmakla beraber her şeye o şeyden yakın olduğuna ve her şeyi gördüğüne çok kuvvetli ve delillere dayanan sağlam bir surette iman etmektir.
Bu kuvvetli imana dayanarak her tarafı kuşatan O'nun sanatlarını ve işlerini tefekkür edip, yani dikkatle düşünerek, her an her yerde faaliyet gösterenin O olduğunu, maddî sebeblerin sırf bir perde olup, gerçekte hiç bir etkilerinin bulunmadığını anlamak lazımdır.
Mesela bir padişahın huzurunda olduğumuzu düşünelim. Fakat padişah perdenin gerisinde duruyorsa da orada olduğunu ve bizi izlediğini biliyoruz. Bu durumda insan nasıl bir ruh hâli üzere olur? Evvelen padişahın orada var olduğu bizim için sadece bir bilgi olmakla kalmaz orada olduğunu hissederiz de... İşte buna huzur hâli denir. Yani huzurda olduğunun farkında olmaktır.
Sonra bu huzur halini hissetmekle beraber, hareketlerine dikkat edip onun huzurunda bir yanlışlık yapmaktan sakınma duygusu olur. Eğer ondan bir beklentisi varsa 'onun sevgi ve alakasını kazanmak için ne yapmam lazım' düşüncesi gelişir. O'nu razı etmenin çareleri aranır. O'nun hiddetini çekmekten sakınılır.
İşte bu misal gibi insan merhametli ve yüce yaratıcısının huzurunda olduğunu ve O'nun tarafından görülüp takip edildiğini hissederse O'nun gadabından sakınır ve O'nu razı etmeye çalışır. Bu da Allah'ın rızasını kazanmayı asıl gaye yapmak anlamına gelen ihlası kazanmasına yol açar. İhlas ise, dünya ve ahiret sıkıntılarından kurtuluşun en büyük anahtarıdır.