Muhakematta geçen "...hilkatte cârî olan kavânîn ve nevâmis-i ilâhiyeye İslâmiyet’i tatbik ve mutâbık olduğunu isbat.." cümlesini izah eder misiniz?
Doğru yerler doğru şekilde kazanılır. Biz imtihanı haksız acılarla yani çektiğimiz acılara sabrederek kazanmışsak, o imtihan ya da o imtihanı yapan bizim gönlümüzü nasıl kazanacak? Cennete çektigimiz acılardan dolayı kabul ediliyorsak, o cennet bizi hak edecek mi? Haksız acının doğru mükafatı olmaz, haksızlığı olur! Biz cenneti kazanmak için kendimizi haksızlığa kurban mı ediyoruz da bize uğradığ...
2.Lem’ada geçen; "Ve o makine-i insaniyede yüzer âlet var. Her birinin elemi ayrı, lezzeti ayrı, vazîfesi ayrı, mükâfâtı ayrıdır." cümlesini açıklar mısınız? Nasıl insandaki her âletin elemi ayrı lezzeti ayrıdır?
Halk arasında "Hıdırellez" tabir edilen günün İslâmî bir kaynağı var mıdır? Bugüne mahsus kutlamaların İslâmiyet'te yeri nedir?
İslam'da kadının yeri nedir? Erkeğin emri altında mıdır? Kadın okuyamaz mı? İslam buna karşı mıdır?
İsti'dad ve kabiliyet arasındaki farklar nelerdir? Her insanda muhakkak istidad varsa neden bazı insanlar kabiliyetsiz oluyor? Bu onların imtihanı mı yoksa böyle olmak onların suçu mu? Bir de her insanın kabiliyetleri bir mi? Mesela ezber istidadını ele alırsak herkesin ezber kabiliyeti bir mi? Bir ise neden bazıları kolay yapıp bazıları zorlanıyor?
İtikad dairesi ve Muamelat dairesinin hükümleri bazen birbirine karıştırılıyor. Bu iki daireye örnekler vererek açıklayabilir misiniz?
"İmtihân ve tecrübe zamanları bittikten sonra, fenâ insanlar وَامْتَازُوا الْيَوْمَ اَيُّهَا الْمُجْرِمُونَ hitâbıyla, yani “Ey mücrimler, bir tarafa çekiliniz!” diye olan tüyler ürpertici, sâikavârî, şiddetli emr-i İlâhî’ye ma‘rûz kalacakları gibi; iyi insanlar da فَادْخُلُوهَا خَالِد۪ينَ hitâbıyla, “Dâimî kalmak üzere cennete giriniz!” diye olan Cenâb-ı Hakk’ın mün‘imâne, şefîkāne, lütufkârâne e...
Kadınlar asker olabilir mi?
Kadınların okuması ve yönetici olmaları caiz midir?