29. Söz'de geçen şu nükteyi kâinattan örneklerle izah edebilir misiniz? Ayrıca burada en kısa yol, en yakın cihet gibi kavramlar bulunmaktadır. Hâlbuki Allah için uzun-kısa, uzak-yakın yoktur. Bunu nasıl anlamalıyız?
İlgili yeri aynen buraya alıyoruz:
"Üçüncü Medâr: Akıl ve hikmet ve istikrâ ve tecrübenin şehâdetleriyle sâbit olan hilkat-i mevcûdâttaki adem-i abesiyet ve adem-i isrâf, saadet-i ebediyeye işaret eder. Fıtratta israf ve hilkatte abesiyet olmadığına delil, Sâni‘-i Zülcelâl’in her şeyin hilkatinde en kısa yolu ve en yakın ciheti ve en hafif sûreti ve en güzel keyfiyeti ihtiyâr ve intihâb etmesidir. Ve bazen bir şeyi, yüz vazîfe ile tavzîf etmesidir. Ve bir ince şeye, bin meyve ve gayeleri takmasıdır. Madem israf yok ve abesiyet olmaz. Elbette saadet-i ebediye olacaktır."[1]
Açıklama: Allah'ın kudretine nispetle ağır - hafif, uzun - kısa, uzak - yakın birdir. Ancak Rabbimiz hikmetine binaen en kısa yolu, en hafif sureti ve en güzel keyfiyeti iradesiyle tercih etmektedir. Bu durum Allah'ın Hakîm isminin bir yansımasıdır. Yani Allah (c.c.), Hakîm'dir, hikmet sahibidir, her şeyde birçok fayda ve maslahatlar gözetmektedir, icraatında asla israf yoktur. Zira israf, hikmete zıttır.
Mesela, solunum sırasında vücudumuza giren Oksijen, kandaki Karbon ile birleşerek CO2 (Karbon dioksit) şeklinde vücuttan atılır. Bu vesileyle kan temizlenmiş olur. Hem Ağızdan çıkan bu zehirli gaz, israf edilmeyerek ağızdan çıkarken bir kudret mucizesi olarak kelime meyvelerini vermektedir. Demek Rabbimiz atık hükmündeki kirli gazı bile hikmeti gereği çok faydalı bir işe (konuşmaya) vesile kılmıştır.[2]
Rabbimiz her şeyi bir düzen, bir ölçü, bir denge ve bir ahenk içerisinde yaratmıştır. Bu düzen ve tertibin muhafazası için en yakın ve en kolay ve en kısa yolları tercîh etmiştir.
Mesela, yağmurun yağması şu şekildedir:
Havadaki su buharını oluşturan zerrelere Rabbimiz emreder. Bu zerreler emre itaat ederek toplanıp bulut şeklini alırlar. Yine bir kısım su buharı zerreleri Allah'ın emriyle soğuyup yoğunlaşmakla gaz halinden sıvı hale geçerek yağmur damlalarına dönüşürler. Bu damlalara münasip yaratılan melekler vasıtasıyla da herhangi bir çarpışma, karışma olmadan zahmetsiz, kolay bir şekilde yeryüzüne inerler. Yağmurun yağması hakkında en kısa yol böyle ta'rîf edilebilir.[3]
Rabbimiz zamandan ve mekândan münezzehtir. Allah için uzun-kısa, uzak-yakın yoktur. Yaratılmış olanlara (varlıklara) ait bu tür özellikler Hz. Allah için söz konusu olamaz. Çünkü Allah bütün eksikliklerden, noksanlıklardan uzaktır. "Sâni'-i Zülcelâl’in her şeyin hilkatinde en kısa yolu ve en yakın ciheti ve en hafif sûreti ve en güzel keyfiyeti ihtiyâr ve intihâb etmesi" ifadesinde geçen kısa, yakın, hafif gibi kavramların kullanılmasıyla ilgili olarak şu hususlar öne çıkmaktadır:
1- (Yukarıda misallerle anlattığımız gibi) Allah'ın gücü her şeye yeter. Kudretine nispetle ağır - hafif, uzun - kısa, uzak - yakın birdir. Ancak Rabbimiz hikmetine binaen en kısa yolu, en hafif sureti ve en güzel keyfiyeti tercih etmektedir.
2- İlâhî kudretin her şeyi aynı kolaylıkla yaptığını anlamamız içindir. Meselâ:
"O Vâhid’dir, Ehad’dir. Her şeye kadîrdir. Hiçbir şey ona ağır gelmez. Bir baharı halk etmek (yaratmak), bir çiçek kadar ona kolaydır. Cenneti halk etmek, bir bahar kadar ona rahattır."[4]
Bu konunun detaylı izahı için lütfen bakınız;
https://risale.online/soru-cevap/o-her-seye-gucu-yetendir
[1] Sözler, s. 198.
[2] Sözler, s. 269.
[3] İşârât'ül-İ'câz, s. 118.
[4] Asâ-yı Musâ, s. 205.