Arama sonuçları: 1158 sonuç bulundu.

33. Söz 26. Pencereyi kısaca izah edip özetler misiniz?
16. Söz’de, Allah’ın bir olmasıyla birlikte bütün kainatı tek başına yaratıp idare etmesi, mekandan münezzeh olmasıyla birlikte her yerde hazır bulunması, İlâhlık mertebesinde olmakla beraber her şeye her şeyden  yakın olması izah edilmiş.  Üstad, böylesine aklı zorlayan bir meseleyi temessül bahsi ile açıklıyor. Sorulan soru ile temessül bahsinin alakasını izah eder misiniz? Bu derin hakikati öze...
29. Sözde "Şeffafiyyet, mukabele, muvazene, intizam, tecerrud ve itaat" sırlarıyla alakalı verilen temsilleri izah eder misiniz?
10.Söz'ün başında yazılan ve ahirdeki tasdiknamede izahı bulunan 193 rakamındaki tevafukları izah eder misiniz?
"Nizâm ve intizâmın ruhu olan ma‘neviyât ve revâbıt ve niseb hebâ olup gider." Cümlesini izah eder misiniz?
"Fakat mümkinatta, hakikî ve tabiî lüzum-u zâtî olmadığından, mümkinatta zıdlar birbirine girebilmiş. Mertebeler tevellüd ederek ihtilafat ile tagayyürat-ı âlem neş'et etmiştir."   Burayı izah eder misiniz?
14.Sözün Hatimesinde geçen "İkinci adam ise, yüzde doksan dokuz dostları buradan gitmişler. Bir kısmı mahvolmuşlar. Bir kısmı ne görür, ne de görünür yerlere sokulmuşlar. Perişan olup gitmişler zanneder. Şu bîçâre adam ise, bütün onlara bedel, yalnız bir misafire ünsiyet edip teselli bulmak ister. Onunla o elîm âlâm-ı firâkı kapamak ister." Biraz izah edebilir misiniz?
" اِهْدِنَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَقِيمَ" ayetinin, hüccet-i tevhide ve bir ders-i hikmete ve bir tâlim-i ahlâka işaret etmesini izah eder misiniz? 
"Sonra pür-merak ve pür-iştiyâk o misâfir-i âlem-i şehâdet, cismânî ve maddî cihetinde mahsûs tâifelerin dillerinden ve lisân-ı hâllerinden ders aldığından, âlem-i gayb ve âlem-i berzahta dahi mütâlaa ile bir seyahat ve bir taharrî-i hakîkat arzu ederken, her tâife-i insaniyede bulunan ve kâinâtın meyvesi olan ve insanın çekirdeği hükmünde bulunan ve küçüklüğüyle beraber ma‘nen kâinât kadar inbisâ...
15. Şuada 9 ve 10. şehadetleri izah ederken Al-i Muhammed (SAV) alimleri için HAKKAL YAKİN tabirini kullanırken, sahabe efendilerimiz için AYNEL YAKiN Tabiri kullanılmış. Niçin bu tabirler kullanılmış. Hakkalyakin mertebesi aynelyakından daha yüksek mertebe değilmi?