Arama sonuçları: 595 sonuç bulundu.

 İşte felsefenin şu esasat-ı fasidesinden ve netaic-i vahîmesindendir ki: İslâm hükemasından İbn-i Sina ve Farabî gibi dâhîler, şaşaa-i surîsine meftun olup, o mesleğe aldanıp, o mesleğe girdiklerinden; âdi bir mü'min derecesini ancak kazanabilmişler. Hattâ İmam-ı Gazalî gibi bir Hüccet-ül İslâm, onlara o dereceyi de vermemiş. (Sözler) Evet İbn-i Sina'nın bazı sözlerini, kanunlarını bazı yerlerde...
Gençlik Rehberi'nde geçen, "Hem senin medar-ı fahrin olan uhuvvet ve hürmet ve hamiyet gibi güzel hasletlerin; incecik bir zamana, büyük bir sahradan bir parmak kadar yere inhisar ve hadsiz zamanda yalnız hazır saate mahsus olduğundan, sun'î ve muvakkat ve sahtekâr ve asılsız ve gâyet cüz'î olup, senin insaniyetin ve kemalâtın o nisbette küçülür, hiçe iner." cümlesini izah edermisiniz?
İhlas Risalesinde geçen, "Samimî ihlâsı kıran adam, bu hulletin en yüksek kulesinin başından sukut eder. Gayet derin bir çukura düşmek ihtimali var; ortada tutunacak yer bulamaz." cümlesiyle iman dairesinden de çıkar manası anlaşılabilir mi?
"Üçüncü Nükte: Bu fakir Said, Eski Said’den çıkmaya çalıştığım bir zamanda, rehbersizlikten ve nefs-i emmârenin gururundan gāyet müdhiş ve ma‘nevî bir fırtına içerisinde akıl ve kalbim hakāik içerisinde yuvarlandılar. Kâh Süreyyâ’dan serâya kâh serâdan Süreyyâ’ya kadar bir sukūtve suûd içerisinde çalkanıyorlardı." Bediüzzaman Hazretleri'nin iç dünyasında meydana gelen bu çalkantılı durumun sebebi ...
"Hem, anlarsın ki, şu fânî masnuât fenâ için değil. Bir parça görünüp, mahvolmak için yaratılmamışlar. Belki, vücudda kısa bir zaman toplanıp, matlûb bir vaziyet alıp; tâ sûretleri alınsın, timsâlleri tutulsun, mânâları bilinsin, neticeleri zaptedilsin. Meselâ, ehl-i ebed için dâimî manzaralar nesc edilsin, hem âlem-i bekâda başka gâyelere medâr olsun." izah eder misiniz?
Hastalar Risalesi 15. Deva'da geçen; "... Öyle çok mübârek hastalıklar var ki, velâyet derecesini ölümle kazandırır. Hem hastalık, dünya aşkını ve alâkasını hafifleştirdiğinden, vefat ile dünyadan, ehl-i dünyâ için gāyet elîm ve acı olan mufârakati tahfîf eder ve bazen de sevdirir" kısmında, hastalıklar ehli dünya için olan ayrılığı nasıl hafifleştirir? Bu kısmı izah eder misiniz? 
"Hayatta hissiyat suretinde kaynayan memzuç nakışlar, pek çok esma ve şuûnât-ı zatiyeye işaret eder, gayet parlak bir surette Hayy-ı Kayyumun şuûnât-ı zatiyesine ayinedarlık eder..." cümlesini izah edebilir misiniz?
21. Lemada geçen "Samimî ihlâsı kıran adam, bu hılletin en yüksek kulesinin başından sukut eder. Gayet derin bir çukura düşmek ihtimali var; ortada tutunacak yer bulamaz." Cümlesindeki ihlasın kırılması ve neticesinde de derin bir çukura düşmek ne demektir?
"Bu hılletin üssül’esâsı, samîmî ihlâstır. Samîmî ihlâsı kıran adam, bu hılletin en yüksek kulesinin başından sukūt eder. Gāyet derin bir çukura düşmek ihtimâli var. Ortada tutunacak yer bulamaz." Üstadımızın burada çukurdan maksadı nedir? Ortada tutunacak yer bulamaz derken, o çukura düşen kişi için hiç ümidin olmadığınımı anlatmak istiyor.?
İhlas Risalesinde geçen, "gayet ağır ve büyük ve umumî ve kudsî bir vazife-i imaniye ve hizmet-i Kur'aniye omuzumuza ihsan-ı İlahî tarafından konulmuştur" cümlesindeki  "ihsan-ı İlahî" meslesini izah eder misiniz?